-Lucilda!-

5 5 0
                                    

"Daryl o iyi olacak mı? Nesi varmış? Neden o şekilde baygındı? Kalıcı bir şey var mı? Psikolojik mi?"
Josseph'in babasının kafasını sorularla doldururken Luci bir anda uyanmıştı ve Daryl'i bir anda unutmuştum. Hızla yanına gittim ve iyi olup olmadığını sordum.
"Kendinde misin?"
"Fazlasıyla!"
Sesinde bir kurmazlık vardı. Bu biraz korkutucu biraz da iticiydi. Ama umrumda değildi. O uyanmıştı ve hiç bir şeyi yoktu. Yeniden gözündeki yansımada kendimi ve anlamsız ifadelerimi görebiliyordum. Benim için mutluluk buydu.
"Neden bayıldın?"
"Yalnız konuşsak daha iyi olmaz mı?"
Bunu duyan Daryl odadan çıkmıştı ve yalnız kalmıştık.
"Gözlerim ne renk?"
Bu soru biraz ilginçti.
"Mavi."
"Yani?"
"Yani?"gerçekten anlamamıştım.
"Ben Lucilda."
Ne! Dalga geçiyorsun? Bu da ne demek! Luci nerede? Ona ne oldu?
"Ne?"
"Benim! Ben! Gerçek ben..."
Bir iki dakika sessizlik hakimdi.
"Artık seni sevdiğimi kendim söyleyebilirim. Seni seven benim Eddie. Senin de sevdiğin benim. Luci sadece bir duvardı ve sen beni seviyordun onu değil."
Hayır eminim ki yanılıyordu. Benim sevdiğim ve aşık olduğum o değildi.
"Artık birlikte olabiliriz."
"Orada dur."
Ona soracaklarım vardı.
"Luci'yle aranızda dün gece ne geçti?"
"Seninle o kadar yakın olmasını istemeyen bendim. Çünkü senin bir yalanı yaşamanı istemedim. O aramızdaki bir duvardı ve buna izin veremezdim."
Hayretle dinliyordum çünkü şu an yapabileceğim başka bir şey yoktu.
"Dün gece sen gittikten sonra kavga ettik. Eğer siz o kadar yakınken irademle kendimi kontrol edip senden uzaklaşabildiysem onu içimden atabilirdim. Kavga ettiğimizde gerçekten de bunu başardım! İnanabiliyor musun? Artık beraber olabiliriz. Sadece sen ve ben, başka kimse karışamaz."
Bence beni takıntı hâline getirmişti ve ben onu istemiyordum.
"Nereye gitti?"
"Nereden bilebilirim! O gittikten sonra bayılmıştım hatırlıyorsan!"
Kızmaya başlamıştı ve ses tonunu her bir dakika daha da yükseltiyordu.
"Hem umurumda değil ve seninde olmamalı sevgilim."
Daha şimdiden kendini sevgilim ilân etmişti? O benle kafayı sıyırmıştı gerçekten. O umurumda bile değildi. Bir an önce Luci'yi bulmalıydım.
Uzaklara bakıp iç çeker gibi;
"Hâlâ onu düşünüyorsun değil mi?"
"Evet."
"Aynı bedende olduğumuzdan dolayı sadece o benim düşüncelerimi ve geçmişimi bilmiyordu. Aynı şekilde ben de her şeyi bilebiliyordum."
Bana o büyük yalandan bahsedecek miydi yoksa?
"O seni kandırıyordu."
"Açıkla?"
"Erza babamı öldürmedi."
"Ne yani o zaman katil kim?"
"Sence"
Bu olamazdı. Gözlerime bakarak bana yalan mı söylemişti? Hayır! Ondan soğumam için Lucilda öyle söylüyordu.
"Yalan söylüyorsun."
"Hıh. İstersen bana inanmayabilirsin."
Her ne kadar inanmak istemesem de sesinde öyle ikna edici bir ton vardı ki...
"Luci babamı öldüren asıl kişi. Çünkü sırrının açığa çıkmasından korkuyordu."
"Ne sırrı?"
"Hıh."
Küçük bir tebessüm etti.
"O aptal bir kız değil. Belki de onun kurnazlığına aşık olmuşsundur."
Sesinde umutsuzluk vardı ama peşimi bırakmayacağına emindim.
"Benim de onu duyabildiğimi bildiği için bu sırrını nasıl becerdiyse hiç düşünmüyordu. Sanki... Sanki kasayı düşünüp içindekini umursamazlıktan gelmek gibi bir şey."
Artık kendimi gördüğüm o mavi gözlerine bakmak içimden gelmiyordu. Ben o elbisesiyle uyumlu zümrüt yeşili gözlerde kendimi görmek istiyordum. Neredeydi şimdi, nasıl duygularla etrafı süzüyordu o gözler?
Herkesin de bir sırrı vardı. Bir kişi yoktu ki gerçekten dürüst...
"Bildiğin başka bir şey var mı?"
"Dolaylı yoldan ben de Erza'nın ileri görüşlü bir muhafız olduğunu biliyorum."
Doktor Daryl gelmişti ve ona bir sakinleştirici vermişti. Büyük bir ihtimal bayılmasını psikolojik olarak düşünüp ona göre davranıyorlardı.
Uyuklamaya başlamıştı ve ben de bunu fırsat bilip kaçmıştım.

DışlanmışlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin