La Gomera / Kanarya Adaları 🌴
Mirei ıslak saçlarını okyanus melteminde usulca havalandırırken adımlarını mutfağa doğru yönlendirdi. Cebindeki telefonundan neşeli bir melodi yülsekliyor keten, dökümlü bluzu ona uygun bir şekilde ahenkle dans ediyordu.
Kendince bir dans figürü daha yaptı genç kız. Sola doğru bir body rolls ve bir de sağa doğru... Sonrası neydi?
Omuzlarını silkti ve hatırlayamadığı dans figürlerini boş verip ritme uygun bir şekilde seke seke amaçladığı yere ulaştı. "Günaydın Kento." diye şakıdı genç adama doğru. Arkadaşı tabletten başını kaldırıp kendisine "Neyin var?" Bakışı atınca da kaşlarını çattı.
"İlla ciddi mi durmam gerek. Benim keyfim yerinde olamaz mı? Hah.. Gören de beni suratsız biri sanacak. Ah... Cidden..."
Mirei sebepsiz atarının ardından mutfağı terk ederken Kento donakalmış bir halde kalakalmıştı. Ağzını bile açmamıştı oysa.
Onaylamaz bir şekilde başını sağa solladıktan sonra derin bir nefes alarak elindeki tabletine döndü genç adam ama bir türlü odaklanamıyordu. Mirei böyle canı sıkkın bi r şekilde mutfaktan çıkınca içi rahat etmemişti.
Tableti tezgaha koyup malikenin ferah koridorlarında ilerlerken ne yaptığını düşündü. Aslında kızın duygusal durumunu umursamasına gerek yoktu. Mirei bir ispanyol boğası ile karşı karşıya kalsa ona iki tane kırmızı pelerin sallayacak kadar gözüpek, mecbur kaldığında kendi yarasını kendisi dikebilecek kadar soğuk kanlı ve 200 km hızla giderken tek bir hataya sebep vermeyecek kadar kontrollü bir kadındı.
Hemcinslerinden oldukça farklıydı. Daha doğrusu öyle olmak zorundaydı. Inagawa Kai ailesinin liderinin kızıydı ve hayatta kalmak için böyle yaşamaya mecburdu. Kento'nun itiraf etmesi gerekirse oldukça iyi idare ediyordu. Fazla iyi hemde.
Konsolda gördüğü anahtarları alarak salondaki kıza ulaştı. "Yakala."
Mirei refleks olarak anahtarı bakmadan yakalayınca gülümsedi genç adam. "Etkileyici." diye mırıldandı bir gram dahi şaşırmamış bir şekilde. "Hadi, dünkü yarışın ikinci roundunu yapalım. Bakalım bugün beni yenebicek misin?"
***
Sehun kiraladığı spor arabayı kaldığı otelin önünde durdurup kontağı kapattı. Arabadan inip bagaja doğru yönelmişti ki ön taraftaki hareketlilik dikkatini çekti.Otelin giriş kapısından bir kız aceleyle dışarı çıktıktan sonra hızlıca etrafı kolaçan edip avını bulmuş sırtlan gibi kendi arabasına doğru yönelince Sehun da ister istemez oraya doğru yöneldi.
Kızla aynı anda sürücü kapısının önünde durmuşlardı. Kız kendilerini şaşkınca izleyen valeye aldırmaksızın hızlıca sordu. "Sen mi kullanmak istersin yoksa bana bırakmayı tercih mi ediyorsun?"
Sehun anlamamış bir şekilde gözlerini kısıp baktı. Tam olarak ne demekti bu?
Kız sabırsız bir şekilde ayaklarını yere vurduktan sonra ivedi bir şekilde şoför tarafının kapısını açıp arabaya binmeye yeltendi. Sehun olayı idrak eder etmez kızı tutup geriye çekti. "Pardon da neden arabamı sana vereyim ki?"
Mirei'nin sabrı kalmamıştı artık. Sakin olması gerekiyordu. Sinirlerine hakim olması gerekiyordu ama olamıyordu. Derin bir nefes alıp verdikten sonra ani bir kararla karşısındaki adamı açık olan kapıdan içeriye doğru itti ve ardından kendine sürücü koltuğunda yer bulur bulmaz arabayı çalıştırdı. Gerçekten açıklama yapacak vakti yoktu şu an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance With Me *Sehun*
FanfictionBir insanın aşık olabileceği en tehlikeli kadın hangisiydi? Ölümüne güzel bir kadın mı yoksa ölüme kafa tutan bir kadın mı? Şüphesiz Oh Sehun ikinci seçeneği seçerdi. Tabi Mirei'yi tanımadan önce.