Kısa fakat eğlenceli bir bölümle tekrar buradayım. Yorum yaparak beni bu diyarda yalnız bırakmazsanız çok mutlu olurum. İyi okumalar. ♥
Medya: Mirei
***
"İşte kalacağın yer. " Elini benim dairem kadar olan ara holde dolaştırıp bana döndü. "Biraz küçük ve rahatsız edici olacak ama umarım rahat edersin."
Birincisi küçük dediği yer koskoca otelin neredeyse tamamını kaplayan bir Penthouse'du ve rahatlıkla 4 büyük daire boyutlarındaydı.
İkisinci rahatsız edilmek böyle bir şey ise kesinlikle rahatsız edilmek istiyordum. Tabi bunlar içimden dile gelen sözlerdi. Dışımdan "Sorun değil..." diye mırıldandım. "Birkaç hafta idare edebilirim."
Bir kaç hafta dediğim anda Mirei'nin değişen yüz ifadesi ile cümlemin sonunu emin olamayan bir güvensizlikle tamamladım. Bir kaç ay? Uzun bir süreydi ve ben tüm bu süre boyunca ne yapacaktım. Kötü kadın Mirei, Lee So Man ile bir olup tüm programımı boşaltmış, reklam çekimlerimin iptal edilemeyenlerini ise Japonya da çekmem için diğer yöneticileri ikna etmişti. Bununla da kalmayıp fanları şüphelendirmemek adına Japonya'da kalış sebebimi dil öğrenmek olarak belirlemiş ve ansızın patlak veren bir mini dizinin kadrosuna dahil olmuştum.
Yine de çoğu zamanım boş olacaktı. Belki de gerçekten Japonca öğrenmeliydim. Bu saçma düzeneğin bir anlamı olurdu böylece. Benim dışımda herkes Serizawa'nın gelip beni öldürmesinden endişe ederken benim tek derdimin boş vakitlerimde ne yapacağım olması ise ayrı bir ironiydi.
Evi bana gezdirmekte olan Mirei'nin koluna dokunup ansızın durdum. Gözüm belindeki silaha takılmıştı yine. "Bu otelin güvenliğinden emin miyiz?" Başımla silahı işaret ettim. "Sen çok rahat bir şekilde bununla girebilmişsin."
Mirei önce gözlerini devirdi sonra hafiften sırıttı. Yüzünde illa bunu söylemem mi gerek ifadesi vardı ve "Bu otel benim." dedi şak diye.
Pekala...
Bunu beklemiyordum...
Bunu kesinlikle beklemiyordum. Bizim falan da dememişti. Direk benim. Hayır o değil ben kendimi zengin sanıyordum bir de.
Konuyu değiştirmek adına kendimi kral suitini andıran odaya Mirei'den önce attım ve "Manzara süpermiş." diye şakıdım abartılı bir görgüsüzlükle. Resmen Oh Sehun olmaktan çıkmıştı bünyem.
Kötü kadın Mirei gülümsedi. "Beğenmene sevindim."
O hala gülümseyip kalacağım yer ile ilgili teknik bilgiler verirken, saçma bir istekle onu izlemeye devam ettim. Akşam güneşinin ışıltısı odanın büyük çoğunluğunu kaplayan aynalarda kristalleşerek yüzüne vuruyor hemen arkasında bulunan sürgülü kapının buzlu camından odaya dolan ışık ise meleksi bir aura katıyordu. Şeytan da bir melekti diye düşündüm o an ona bakarken. Cennetten kovulmadan önce...
***
"Ben geldim!"
Tanıdık tiz ses evin -buraya ev demem büyük terbiyezsizlikti- koridorlarında çınladığında Good Doctor'ın birinci sezonunu izleyip 2 kase ramen yiyerek aniden peydah veren tembelliğimin tadını çıkarıyordum.
Hızlıcan yayıldığım koltukta doğrulup geriye döndüm. Sabah evi tanıtıp gitmesinin üstünden yaklaşık 10 saat geçmişti ve şimdi yine karşımdaydı."Hayırdır?" dedim imalı bir uzatma ile. "24 saat bile olmadan beni ikinci kez görmek istemeni neye borçluyum?"
Üzerindeki ceketi çıkarırken gözlerini devirdi. Topuklu ayakkabılarını köşeye fırlatırken de yüzünü buruşturdu. "Seni görmek istediğimi kim söyledi?"
"Beni görmek istemiyorsan..." kaşla göz arasında yanıma oturup ramenimden otlanışını işaret ettim "... burada ne arıyorsun?"
Yine cevabı bariz olan bir soruyu sormuşum gibi bakıyordu bana. "Kendi evime her gelişimde seni özlediğimi düşüneceksen çok işimiz var Oh Sehun."
Kendi evim mi?!
Benimle mi yaşayacaktı? Daha doğrusu ben onunla mı yaşayacaktım?İmkanı yoktu böyle birşeyin. Exo-L'ler öğrenirse ikimizinde sabahı göremezdik ve kesin öğrenirlerdi. Açıkçası hayranlarım beni Serizawa'dan daha çok korkutuyordu.
Kafamda yaptığım iç sorgulamaları süzen gözlerle izleyen kötü kadın Mirei "Ne düşünüyorsun?" diye sorduğunda "Beraber yaşayamayız!" diye yükseldim aniden. İşin etik kısmını, can güvenliğimizi boşversem de göz ardı edemeyeceğim bir kısım vardı. O bir kadındı. Hem de çok güzel bir kadın. Ayrıca deplasmandaydım ve ben onun sahasından galibiyetle ayrılacak kadar kendime güvenmiyordum.
"Üzgünüm." diye karşılık verdi hiç de üzgün olmayan bir tonda. "Bundan sonraki isteklerini geri çevirmeyeceğim ama bu olmaz. Burada, benimle kalmalısın. Seni yanımdan ayıramam."
Olduça romantik olan bir cümleyi oldukça duygusuz bir şekilde söylemişti. Önemsemeyebilirdim. Karşı da çıkabilirdim. Tabi gözlerinde gördüğüm o şey olmasaydı eğer. Ne olduğunu bende bilmiyordum fakat içimden bir ses çok yakında öğreneceğimi söylüyordu.
***
Mizimkilerin kalacağı ev :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance With Me *Sehun*
FanfictionBir insanın aşık olabileceği en tehlikeli kadın hangisiydi? Ölümüne güzel bir kadın mı yoksa ölüme kafa tutan bir kadın mı? Şüphesiz Oh Sehun ikinci seçeneği seçerdi. Tabi Mirei'yi tanımadan önce.