10

107 11 18
                                    

Bölüme bol bol yorum yapmayı unutmayın lütfen arkadaşlar. Sizinle fikir alışverişinde olmak bana ilham veriyor. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar ^_^

***

"Sen?!" diye haykırdım ultra siyah star gözlüklerimi burnumun üstüne indirip yavaşça doğrulurken. Kahramanlığını yaptığım o çocuğu dizi setimde görmeyi beklemediğimden olsa gerek sesim kontrolümden yüksek çıkmıştı.

"Been." diye garibinden bir karşılık verdi. Benim aksime yüzünde hiçbir şaşkınlık belirtisi yoktu. Seke seke yanıma geldiğinde "Burada ne arıyorsun?" diye sordum. Karanlık Tokyo sokaklarından parıltılı bu dünyaya nasıl adım attın diye sormak istemiştim aslında ama edebim buna müsaade etmedi.

"Seni göreyim diye geldim." dedi oldukça doğal bir şekilde. 

Gözlerimi kısarak sesime gizemli bir hava kattım ve "Buraya girmeyi nasıl başardın?" diye sordum. Gizli taktikleri falan varsa bir iki numara kapmayı umuyordum.

"Hiç zor olmadı." diyerek elini çenesine koydu. "Figüranlık için geldiğimi söyledim."

O, yaptığıyla övünürken ben hafifçe kıkırdadım. Hayır sevimli de bir şeydi. En fazla 19 yaşında duruyordu ve açıkçası gencecik yaşında gecelere karışacak kadar neyle uğraştığını merak ediyordum. "O adamlar seni niye tartaklıyordu?" diye sordum ilgisiz gibi görünmeye çalışarak. Tam bir meraklı melahat olsam da bunu dışarı göstermek istemi..."

"Serizawa diye bir adamın paranoyaklığı işte. Sen bilmezsin zaten. Mühim bir şey değil."

Aha!

"Serizawa mı dedin?" diye daldım olaya. Meraklı gözüküp gözükmemek birden önemli olmamaya başlamıştı.

Çocuk pörtlek gözlerle bana baktı. "Sen de mi Serizawa'ya bulaştın?!"

Yüz ifademi acındırır gibi mimiklere boğduktan sonra umutsuzca başımı sallayıp onayladım. Çocuk da dramatik bir şekilde, olamaz dercesine iki eli ile ağzını kapattı. Sonra da oturduğu tabureyi benim star koltuğuma biraz daha yaklaştırdı. Fısıldayarak "Onu dolandırdın mı yoksa?" diye sormuştu ki "Tövbe de." diye ani bir karşılık verdim. Sonra etraftaki insanları idrak edip ses tonumu düşürdüm. "Sence Serizawa'yı dolandırmaya ihtiyacım var mı bak bakayım?" diye azarladım süzme sazanımı. Beni ne sanıyordu bu çocuk.

Etrafı şöyle bir süzdükten sonra "Pardon." diye mırıldandı. "Senin ünlü olduğunu unuttum bi an. Peki ne münasebetiniz var o zaman. Sana niye takık?"

"Doğrusunu söylemek gerekirse niye takık olduğunu bende bilmiyorum. Tek yaptığım Mirei'ye yardım etmekti. İsteyerek olmadı tabi ama..."

Çocuk "Mirei Kritani mi?!" deyip geriye sinerken hızlıca başımla onayladım. Yüzündeki şok ifadesi, amazondaki çağ dışı kabilelerin akıllı telefonla karşılaşması ile ortaya çıkabilecek türdendi.

"Mirei'yi nerden biliyorsun?" diye sordum. Yine, merakıma yenik düşerek.

Çocuk omuz silkti. "Bu sektörde onu tanımayan yok. Kendisi yer altı dünyasının bir numarası."

Yeraltı dünyası mı? Hayır bu serseri kadının yeryüzünü karıştırdığı yetmiyor bir de yer altına mı bulaşıyordu. Ah kalbim! Kimlerle takılıyordum ben. Şu bacaksız bile benden daha fazla konuya hakimdi ve işin açıkçası bu beni fazlasıyla güvensiz hissettiriyordu. Aniden gelen fikirle kolumu çocuğun omzuna attım. "İş teklifine ne dersin koçum?"

***

Sette işimi bitirip Mark ile yemeğe çıktığımda güneş usulca uzaklaşmış çoktan akşam olmuştu. Normalde gecelere akan bir tip değildim. Öyle gece klüplerinde partileyeyim falan istemezdim ama söylemem gerekirse üyelerimle takılmayı çok özlemiştim. Beraber barbekü yapmayı, kareokede şarkı söylemeyi ve hatta güzel yengelerimin benim için özenle hazırladığı -hazırlattığı- yemekleri yemeyi...

Dance With Me *Sehun*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin