○ Bölüm 11 ○

40 6 7
                                    

Onur ve Pelin ile vedalaşmamızdan sonra onların iyileşme süreçlerinin bir kısmı da olsa yanlarında olduğum için gurur duydum.

Eğer bu olaydan bir ders çıkarmam gerekiyorsa o da aşkın bazı şeyler de işe yaradığıdır. Özellikle de psikolojik hastalıklar da.

Gece nöbetine kadar yapılacak pek bir şey yoktu. Şuan elimde kalan tek hasta Koray'dı. Onun da yanına gitmek istemiyordum.

Tüm bunların yerine doktorların dinlenme odasına girdim. Ömer Hoca içerideydi.

Gülümsemesine karşılık verdim. "Gel Aylin" diyerek yanında ki koltuğu gösterdi. Hemşirelerin gıcık bakışı üzerimde hocanın yanına oturdum.

Yakışıklı bir doktordu. Hemşirelerin bu bakışı doğal karşılanmalıydı açıkçası.

"Hemşirelerden biri seni benim hastamın odasına girerken görmüş." Kötü bir şey miydi bu yaptığım yani anlayamamıştım.

"Evet bir sorun mu var? Umarım oda yasaklı bölge ilan edilmemiştir." diyerek sırıttım.

Gülüşüme kahkaha ile eşlik etmesi biraz rahatlamama neden olmuştu.

"Hayır hayır.." duraksayıp sesini alçattı. "Ben o hastayı birine devretmek istiyorum da. Belki sen gönüllü olursun. Üstelik elinde sadece bir tane hasta kalmış. Staj dosyana bu olay kötü yansır." dudağını büzüp bana baktı. Hemşirelere gittikçe daha çok hak veriyordum.

"Ben buna hayır diyemem açıkçası. Sizin çok fazla hastanız oluyor abimden biliyorum. Yükünüzü hafifletirsem ne mutlu bana. Tabi bir de ileride belki baş hekime dosyamı uzatırken bir desteğinizi görürüm." Göz kırpınca elimi tutup sıktı.

"Her zaman destekçin olurum."
diyerek ayağa kalktı. "Benimle gel dosyasına bir göz at. Uygunsa alırsın."

"Tabi" arkasından gitmeye başladım. Ben odadan çıkarken arkamdan birinin "Kaltak!" adlı bağırışını işittim. Kapı kapanmıştı ama iş işten geçmemişti. Esas kendisi sürtük olan pisliğe edebini vermeliydim.

Ömer Hoca da duymuş olacak ki benimle aynı anda döndü. Geri odaya dönmeden kolumdan tuttu. "Sen dur, ben hallederim."

Benim yerime girdiği odadan sadece bağırış duydum. "Kim o edepsiz?!..." ardından masaya vurulan yumruk ve tekrar yükselen ses. "Hangi edepsiz?!"

Iki dakika sonra odadan kağıtla çıktı. "N'oldu hocam?"

"Böyle şereften yoksun insanlarla uğraşmak bir müddet sonra adamı yoruyor. Bende artık kafa patlatmıyorum. Direk dilekçeyi başhekime veriyorum. O gereğini yapar." Gülümseyerek asansöre ilerledi.

Hemen peşinden gittim ve bastığı kata baktım. On birinci kat.

"Bu binanın son dört katı neden kullanıma açık değil? Hastalara daha rahat imkanlar verilebilir." sorduğum soruyla birlikte gülümsedi.

"Şuan bu katlarda hummalı bir çalışma var. Yedi, sekiz, dokuz ve onuncu katlar tadilatta. En üst katta da baş hekim ve yardımcıları var." Asansör geldiğimizi belli eden sesi çıkardı.

"Neden tadilatta peki?" koluma girip beni yönlendirdi. Ilk defa bu kata çıkıyordum.

"Onu da başhekime sor."

Siyah kapılı odanın girişinde asistan oturuyordu.

Ömer Hoca kibar bir tavırla yanına gitti. "Sevgi Hanım başhekim müsait mi?"

Buyrun anlamında kapıyı işaret etti.

Ilk defa göreceğim adamı çok merak ediyordum açıkçası düşüncesi aklımdan geçerken başhekimin kadın olduğunu gördüm. Saçını turuncuya boyatmış, yüzünde ki tonlarca makyajla da yaşını saklayacağını düşünen bir kadındı izlenimim olarak.

YARIM AKLIMTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang