Abimin odasına girdim. Sorgulayan bakışları arasında yanına oturdum ve dosyayı masasının üstüne koydum.
"Hemen itiraz etmeden söyleyeyim. Ömer Hoca'nın hasta sayısı çok fazlaymış. Benim de Pelinler gidince bir tane hastam kalmıştı. Gönüllü oldum. Ama yine de sana danışmak istedim. Kesin bir şey söylemedim henüz."
Tüyler ürperten sessizlikten sonra konuşmaya başladı. "Bu hastayı daha önce görmedim. Ama Ömer gerçekten şu sıralar çok yoğun. Meslektaşım diye demiyorum üzülüyorum haline. O yüzden bence bir sıkıntı yok."
Tebessümüne karşılık verdim.
Odadan çıkmak için hazırlanırken abim konuşmaya devam etti. "Bugün nöbetin var senin. Kendini fazla yorma. Zaten geceden beri çalışıyorsun. Koray'ın seansından sonra gel benim odamda uyu. Kimse bir şey diyemez merak etme. Yarın hafta sonu zaten. Koray da çıkış yapacak. Onunda üstüne gitme fazla." Bu bana sabah azar çeken abim miydi?
Hafta sonu ne çabuk gelmişti bu arada.
"Tabi" saatime baktım. Abim fazladan iki saattir buradaydı. "Sen de eve git artık. Sabaha güzel bir kahvaltı beklerim."
Göz kırpıp tebessümünü büyüttü. "Her zaman ki gibi olacağından şüphen olmasın."
Odadan çıktım. Koray'ın odasına girmek istemeyen ben şuan onunla vakit geçirmek için can atıyordum. En azından seans yapana kadar yanında kalıp onu izlemek istiyordum.
Bir üst kata çıkıp odasına yöneldim. Kapıya vurmadan girdim bu defa içeri.
Uyuyordu..
Hemde ne güzel bir uyku.
Yatağın kenarına oturdum ve nefes alış verişini izledim bir süre. Çektiği acıları empati yaptıkça daha çok canım yanıyordu. Resmen yüreğim parçalanıyor..
Alınana düşen kumral saçlarını kenara çektim. Köşeli yüzü hafif sakalının ardına gizlenmiş gibiydi. Ve gamzesi.. ondan haberim yoktu. Henüz görmek nasip olmamıştı çünkü.
Elinin içi açıktı ve yara bandı hala duruyordu. Hafifçe açıp kenarından baktım. Küçük bir üfürük verdim rahatlaması için. Kan kurumuştu.
Tekrar yüzüne kaydı gözlerim.
Ve ardından kirpikleri ıslandı, uyanıktı..
Yanından kalkıp yere oturdum.
Dizlerimi kollarımla bağlayıp kafamı gömdüm. Böylesine yorucu bir günü bir daha yaşamak istemiyordum. O şekilde uzun bir süre kaldım. Öyle ki popom bile uyuşmuştu.Koray hala hareket etmiyordu.
Sadece nefes alıp verirken kalkıp inen göğüs kafesi dikkatimi çekiyordu.Ardından derin bir iç çekti ve bana döndü. Gözlerini açıp direk bana baktı. Bende kaçırmadım gözlerimi. Belki de beklediği buydu. Bir kere de onun istediği olmasın ne olacak?
"Artık seans odasına gidebiliriz." Ayağa kalktım ve yere bıraktığım dosyamı aldım. Önde ise bir hareketlenme yoktu. Sessizce bana bakıyordu.
"Hadi.." diyerek elini tutup çektim. Verdiğim tepkiyle sertçe çekti elini ve yavaşça doğruldu yatakta. Bir insan beni bu kadar mı istemez?
Şimdi de oturuyordu. Yanına oturdum ve derince ofladım.
"Beni yormakta bire birsin."
Sessizlikten sonra aklıma takıldı. "Sen yemek yedin mi?"
Belki de o yüzden aksi huysuz ve bitkindi. Eşittir ben oluyorum bu.
KAMU SEDANG MEMBACA
YARIM AKLIM
JugendliteraturGüneşi görmek için yıldızlardan mahrum bırakmayacağım seni.. Ay ışığının tadı damağında kalacak Öylesine seveceksin ki her şeyden vazgeçecek kadar.. delicesine Bana gelince.. ben seni zaten koşulsuz seveceğim Tıpkı yer çekimi gibi öylesine karşı k...