OGRE

277 53 1
                                    

Tüm gece boyunca uğraşıp didinmiş, düşünüp durmuşlardı. Kurtulacak bir açıklık, çıkacak bir delik yoktu. Çaresizce yere çöktüler.
"Buradan kurtulamayacağız" dedi Rowien umutsuzca. Karanlık mahzende sessizce nefes alıp veriyorlardı. Bazen üzerlerinden bir sıçan sıçrayarak geçiyor, bazen de bir böcek sinsice giysilerini tırmanarak korkutuyordu. Hiç bu kadar çaresiz kaldıklarını hatırlamıyorlardı. Asgard olsyadı en azından belki bir çare bulabilirdi. Yeni başlamış bir yolculuk burada, sonsuza kadar böyle bitemezdi. Toprağın derinliklerine kazılmış mahzen oldukça korunaklıydı. Ümitsizlik kalplere işlenmiş bir nakış gibi tüm düşüncelerini saf dışı bırakıyordu. İkisi de (göremeseler de) puslu toprakların dolunaylı gecesinde derin bir uykuya daldılar.
Yer yüzünde işler farklıydı, karanlık ve sinsiydi. Hızlıca karanlıkta akarak ilerliyor hedefine akıyordu. Puslu toprakların tekinsiz ormanında, gecenin geç saatinde ışık saçan asasıyla bir gezgin sisleri yayarak büyük Ogre Alyay'ın evine gidiyordu. Turkuaz rengi pelerini sisler içerisinde uçuşarak ilerliyordu. Kukuletası yüzünü kaplayarak karanlıkta bırakmıştı. İlerledikçe sis ışığına boyun eğerek açılarak kendisine yol veriyordu. Karanlık ardı sıra sisler arasında gizlenerek ilerliyordu. Karanlık ruhlar ağaçlardan suzülerek ışığa yöneliyordu. Sislerin arasından kıvrılarak gezginin dört bir yanını sardılar.  Gezgin puslu ormanın derinliklerinde durdu. Yüzünden endişe akıyordu. Karanlık ruhlar etrafını sararak dört dönüyor, acayip, korkutucu sesler çıkararak yanından geçiyorlardı. Işık kendisine ulaşılmasını engelliyordu. Gezgin hiddetle asasını yere vurdu.
"Çekilin yolumdan cehennemin köpekleri. İninize geri dönün " diye bağırdı. Ardından bir ışık patlaması yaşandı. Karanlık ruhlar teker teker kaçarcasına, sinir bozucu sesler çıkararak geriye döndüler. Gezgin hızla yoluna koyuldu, ileriye, daha ileriye yolaldı. Koca evin geniş kapısına ulaştığında asasıyla hızlıca kapıya vurdu. Geniş evin holünde yayılan tak tak sesleri evin sahibini ve sahibesini uykusundan uyandırdı. Sinirle kapıyı açtıklarında karşılarında hiç ummadıkları biriyle karşılaştılar.
"Senmiydin eski dostum, buyur, gir içeri" diye buyur ettiler. Konuşulması çok şeyler vardı ama gelen konuk yorgundu. Yatağı hazırlandı. Zorlu bir gecenin yarısında gezgin yorgun gözlerini kapatarak kendini uykunun huzurlu ve rahat kollarına bıraktı.

Gün ışıkları dün geceden kalan sisleri dağıtan ışıklarıyla ağır ağır her yana yayılırken, Alyay yatağından çıkarak evin uzun holünde bir kaç tur attıktan sonra dışarı çıkarak sabahın serin havasını içine çekti. Her zaman sabah erkenden uyanmayı adet edinmişti. Evin etrafını kolaçan eder, hayvanlarına göz gezdirirdi.
Tekradan evine yönelip içeri girdi. Karşısına dün gece çat kapı gelen eski dostu çıktı. Pelerinini sırtına geçirmiş kendisini süzüyordu.
"Uyanmışsın" dedi Alyay.
"Pek fazla uyumayı sevmem. Bunu bildiğini sanırdım."
"Unutmadım tabiiki dostum. Dün gece çok geç uyudun. En azından bu saatte uyanacağını tahmin etmezdim" dedi kalın sesli Ogre.
"Ne zaman uyuduğum farketmez. Bedenimin dinleneceği kadar uyurum" dedi Beyaz Büyücü Asgard.
"Seni buralara iten nedir?" diye sordu Alyay. Rahat gözüken kadife koltuklara oturarak.
"Buraya gelmem tamamiyle bir tesadüftü. Larvlar peşimdeyken nereye gittiğime pek dikkat edememişim" dedi Asgard. "Oldukça inatçı yaratıklar."
"Larvlamı?" diye sordu Alyay hayretler içerisinde.
"Onlar Topraklarıma girmeye cesaret edemezler, hatta çok uzaklarda yaşarlar"
"Ne yazıkki topraklarının derinliklerine kadar benim peşimden geldiler. Karanlık gittikçe güçleniyor. Yavaşça ilerleyerek yeni topraklar elde ediyorlar" dedi Asgard ciddiyetle.
"Uçan tavşanlar adına, hiç bir kötü Larv topraklarımda barınmaya cesaret edemez." diye kükredi Alyay sinirle.
"Artık her şey eskisi gibi değil dostum. Zorander çok güçlendi, bundan cesaret alan kötüler korkusuzca ilerliyor. Çok korkunç şeyler oluyor dostum. Batıda yaşayan insanlar hızla göç ediyor."
Alyay telaşla Asgard'ın yüzüne baktı.
"Göç eden insanlarmı?" Şaşkınlık yüzünden okunur gibiydi.
"İnsanlar kolay kolay göç etmezler. Gerekirse savaşırlar ama topraklarından vazgeçmezler."
"Bizleri oldukça korkunç şeyler bekliyor dostum. Zorander boş durmuyor." dedi Asgard.
ikisi de sessizce düşüncelere daldılar.
Gün yükseldi bu arada, çiçekler açtı, hayvanlar uyandı.
Evin sahibesi Çalıböğürtleni kahvaltıyı hazırlamaya başlamıştı. Mis gibi kokan pastırma ikisininde iştahını kabartmıştı. Kısa süre sonra kahvaltı masasında Pastırmadan peynire, baldan, çeşit çeşit reçellere bakılmasından bile zevk alınan lezzetli kahvaltılıķlar vardı.
Kahvaltı yapılırken her türlü sıkıntı unutulmuş gibiydi. İştahla şapırdayan ağızlar, porselen tabaklardan yükselen şıngırtılar doluşmuştu mutfağa.
"Her şey eskisi gibi değil artık, rahat ve huzur uzun sürmüyor" dedi Alyay sessiz havayı dağıtarak.
"Rahat ve huzuru sağlayacak birileri kalmadıysa uzun surmez dostum" diye karşılık verdi asgard.

Seçilmiş [Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin