Dünya Sağlık Örgütü Merkez Binası, İsviçre; Mayıs 2031
Theo Anika'nın boynuna atlamasını beklemiyordu elbette ancak bu kadar sert bir tepki verebileceğini de düşünmemişti. Dolayısıyla da gelen tokata hazırlıksız yakalanmıştı. Hem şaşkınlıkla hem de acıyla haykırdı;
"Aahh!"
Anika'nın da eli acımıştı aslında ama o an hıncından hissetmiyordu bile.
"Lanet olsun! Telefonun üç gündür kapalı! Seni defalarca aramaya çalıştım ve sen beni bir kez olsun aramadın!"
Anika Theo'nun omuzuna bir tane patlattı. Theo hafifçe geriye savruldu.
"Başıma neler geldi bilmiyorsun. Ben senin başına neler geldi bilmiyorum. Sana ulaşamamak ne kadar korkunçtu, bir fikrin var mı? Hele ki böyle-"
Göğsüne bir yumruk.
"-bir-"
Bir yumruk daha.
"-zamanda!"
İki eliyle birden Theo'nun göğsüne vurdu ve Theo arkası arabaya çarpana kadar geriledi.
"Neden bana böyle davranıyorsun? Sanki çok korkunç bir şey yapmışım gibi, sanki seni aldatmışım gibi ya da seninle-"
Son söylediğini duyar duymaz Theo, Anika'nın sözünü bitirmesini beklemeden havaya savurduğu ellerini bileklerinden tuttu ve kendi göğsüne bastırdı. Anika, Theo'nun bu ani hareketi ile ona doğru savruldu ve birkaç uzun saç tutamı, zayıf topuzundan kurtulup yüzüne düştü.
"Anika!"
Anika Theo'nun yüzüne bilerek bakmıyordu. Yüzüne düşen saçlar, ağlamak üzere olan kızarmış gözlerini kapattığı için minnettardı ve başını kaldırıp ona bakmaya (özellikle de şu halde) hiç istekli değildi. Bakışları, Theo'nun ince kazağının üzerindeki yün ilmeklere odaklanmıştı.
"Anika özür dilerim."
Theo, Anika'nın bileklerini bırakmadan ellerini kendi arkasına kenetledi ve Anika'nın kendisine sarılmasını sağladı. Anika'nın alnı Theo'nun köprücük kemiğine değiyordu ama kaslı vücudu sayesinde kemik ona batma hissi vermiyordu.
Theo çenesini Anika'nın saçlarına dayadı;
"Özür dilerim, günışığım. Sana söylediklerim için, telefonumu kapattığım için, seni aramadığım ve endişelendirdiğim için özür dilerim."
Anika bu sefer ona kanmayacağını tekrar edip duruyordu içinden. Benzer olayları daha önce de yaşamışlardı. Theo bazen Anika'ya karşı çok ilgisiz olabiliyordu. Tepesi attığında telefonlara çıkmamak gibi çirkin ve çocukça huyları vardı. Bu sefer kolayca affetmeyecekti, ona kendi zehrini tattırıp yaptığının ne kadar canını acıttığını anlamasını sağlayacaktı. O da onunla konuşmayacak, ona ilgi gösterme-
Theo dudaklarını Anika'nın saçlarına bastırdığında, Anika'nın düşünceleri yarım kaldı. Theo içine derin bir nefes çekti ve bu nefesle birlikte Anika'nın bütün kararlılığı yerle bir oldu.
Çok aşıktı. Dayanamıyordu. Uzak duramıyordu, duramazdı.
Theo'nun beline sarılı kollarını sıkarak daha sıkı sarıldı ona. Theo da Anika'nın kaçmayacağından emin olunca bileklerini tutmaktan vazgeçti ve sarılışına karşılık verdi. Anika'nın alnı hala Theo'nun omuzuna yaslıydı. Theo omzunda serin bir ıslaklık hissetti, Anika kendini daha fazla tutamamıştı. Theo, Anika'nın yüzünü elleri arasına aldı ve omuzundan ayırarak kendisine bakmasını sağladı. Kirpiklerine takılan gözyaşı tanelerini dudaklarıyla sildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimizdeki Düşman
Science FictionOrganik ürünler yetiştirip dünyanın her yerine satış yapan başarılı Türk şirketi Doğa Ana Organik ve şirketin herkesten sakladığı büyük sır. Pek çok kıtada birbirinden bağımsız ve aynı anda gerçekleşen ölümler. Olası bir global virüs salgını. Düny...