Dünya Sağlık Örgütü Merkez Binası, İsviçre; Mayıs 2031
Giulia, elinde haşlanmış iki yumurta beyazı, dilimlenmiş salatalık, bir kase yoğurt ve portakal suyundan oluşan kahvaltı tepsisi ile Catrine'in odasına yürürken, büyük ihtimalle kahve almak için mutfağa doğru yürüyen iş arkadaşı Chloe'ye yakalandı. Chloe idari kısımda çalışıyordu ve pek konuşkan bir kadındı (geveze demek daha doğru olurdu). Chloe abartılı bir el hareketi ile yüzüne düşen saç tutamını savurdu ve Giulia'nın yanına geldi:
"Giulia! Günaydın, tatlım. Bugün harika görünüyorsun!"
Giulia bunun doğru olmadığını biliyordu. Eğer 30lu yaşların sonundaysanız, iki çocuğunuza tek başınıza bakıyorsanız ve çocuklardan bir tanesi gece boyu kabus görüp çığlık atarak evde kimseyi uyutmadıysa, güzel görünmeniz mümkün değildi - eğer makyaj yapmada usta değilseniz elbette. Giulia bir makyaj ustası olmadığı gibi, ruj ve göz kaleminden başka malzemesi de yoktu.
"İltifatın için teşekkür ederim, Chloe. Öyle olmadığımı biliyorum ama yine de sağol."
Chloe'nin dikkati, Giulia'nın elindeki tepsiye kaydı.
"Tatlım, diyete mi başladın? Biliyor musun tam zamanıydı, hatta geç bile kaldığını düşünüyorum. Biraz toparlanmak sana iyi gelecek!"
Giulia'nın sinir kat sayısı katlanarak artıyordu ama sabah sabah Chloe ile tartışmaya girmek yapmak istediği en son şeydi.
"Hayır, Chloe bu benim için değil, Mrs. Egger için."
Chloe elini ağzına götürerek iç çekti. "Ah! Pot kırdım galiba." Sonra da kıkırdamaya başladı.
Ahh ben de senin o ağzını bir kırsam...!
"Bu kadar az ve kalorisi düşük şeyler yemesine şaşmamak gerek. Olağanüstü bir fiziği var. Biliyor musun, üniversitede iken mankenlik yaparak harçlığını çıkarıyormuş, öyle diyorlar. O kadar muhteşem görünüyormuş ki, Moda Tasarım bölümündeki öğrenciler onu model olarak kullanıyormuş!"
"Chloe! İşim var, görüyorsun. İzin ver de gideyim artık."
Chloe fuşya rengi rujlu dudaklarını büzerek gülümsedi, "elbette, tatlım. İşin bitince bana uğra, biraz laflarız hem."
Giulia tepsidekileri dökmemeye çalışarak hızlı adımlarla koridoru terk etti. Şu insanlar, kafalarından haber uydurup başkalarının dedikodusunu yapmaya bayılıyorlardı. Bunun neresi zevkliydi?
Giulia elinde tepsi ile odasından içeri girdiğinde Catrine bilgisayar başında proje raporu üzerinde çalışıyordu. Başını kaldırıp Giulia'ya baktı, Giulia'nın gözlerinden uykusuzluk akıyordu ve kaşları çatılmıştı.
"Buyrun, efendim. Kahvaltınız hazır. Başka bir isteğiniz var mı?"
"Giulia, biz bizeyken bana 'efendim' deme, lütfen. Benden 5 yaş büyüksün sen! Hem söyle bakalım, neden yüzün asık senin?"
Catrine'in gözünden hiç bir şey kaçmazdı. Stajyerleriyle, araştırma ekibindeki gençlerle ve kendisi ile çok ilgilenir, dertlerini dinlerdi ve hiçbir zaman üstünlük taslamazdı - iki gün önce tatilden döndüğü zaman hariç, o gün çok sinirliydi-. Hatta Giulia'nın çocukları hastalandığında veya bakıcıları aniden işi bıraktığında ona yardımcı olmuştu.
"Efen-Catrine, mutfaktan gelirken Chloe ile karşılaştım ve o biraz-"
"Tamam," dedi Catrine elini havaya kaldırarak. "Anlatmana gerek yok, ben anladım."
"Ama Catrine, sizin hakkınız- yani senin hakkında bir söylenti-"
"Giulia," dedi Catrine, "bırak ne söylemek istiyorlarsa söylesinler. Bu zamana kadar neler söylediklerini ikimiz de biliyoruz. Bize bir zararı oldu mu? Ya da onlara bir katkısı? Üzerine gidersen daha da kötü olur. O yüzden aldırma, tamam mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimizdeki Düşman
Ficção CientíficaOrganik ürünler yetiştirip dünyanın her yerine satış yapan başarılı Türk şirketi Doğa Ana Organik ve şirketin herkesten sakladığı büyük sır. Pek çok kıtada birbirinden bağımsız ve aynı anda gerçekleşen ölümler. Olası bir global virüs salgını. Düny...