BÖLÜM 7

27 1 0
                                    

Medya: Säntis Dağı ve Constance Gölü

Alpstein Bölgesi, Constance Gölü, İsviçre; Mayıs 2031

Catrine ve Theo göl kenarında kamp kuralı tam 3 gün olmuştu. 3 gün boyunca doğadaki kuş ve böcek sesleri arasında huzur bulmuşlar, işten güçten ve şehirdeki koşuşturmadan uzaklaşıp kafa dinlemişler ve dışarıdaki soğuk havaya inat aşklarını alevlendirmişlerdi. Bu kamp tatilini uzun zamandır planlıyorlardı, yıllık izinlerinin 7 gününü bu plan için harcayacaklardı.

Plana göre; dört gün Constance Gölü'nün kenarında kamp kuracaklar, beşinci gün çadırı toplayıp Säntis Dağı'na ve dağdan zirveye doğru hikking (çadırda konaklamadan yürüyüş yapmak)* yapacaklardı. Dağın üzerinde bisiklet sürülebilen ve yürünebilen dolambaçlı bir yol vardı ama yol zirveye 15 km kala bitiyordu. Oradan sonra ise Alpin** stili ile tırmanış gerçekleştirip zirveye çıkacaklardı. Dönüş için yanlarına iniş ekipmanları almamışlardı çünkü zirvede teleferik vardı. Teleferik ile aşağı ineceklerdi. Sonrası ise çok güzeldi; göl ve dağ manzaralı bir tepeye konuşlandırılmış müstakil evlerden oluşan bir otelde geriye kalan 3 günlerini geçireceklerdi. İşlerin yoğunluğundan dolayı bir daha böyle romantik bir tatil yapma şansları olmayabilirdi.

Catrine, Dünya Sağlık Örgütü (WHO)'nde Mikrobiyoloji ve Mikrobiyal Hastalıklar İle Mücadele birimlerinin başındaydı. Yapılan deneyleri kontrol etmekten ve yapılacak deneylere onay verilip verilmeyeceğine karar vermekten sorumluydu; ayrıca dünya genelinde yapılan istatistikleri ve bunun gibi pek çok evrak işlerini de kendisi kontrol edip düzenliyordu. Theo ise profesyonel dağcılık yapıyordu. Merkezi Cenevre'de olan Uluslararası Dağcılar Birliği (UIAA)'nde dağcılık eğitmeni ve yönetim kurulu üyesiydi. Yıl boyunca dağcı olmak isteyenlere eğitim veriyor, kurul ile birlikte sıkıcı toplantılara katılıyor ve turizm sezonu geldiğinde tracking***, hikking veya tırmanış yapmak isteyen turistlere rehberlik ediyordu. İkisinin de işleri o kadar yoğundu ki, çoğu haftasonu birbirlerinin evine gittiklerinde, romantik bir yemek yemek veya yatakta özlem gidermek yerine koltukta uyuyakalıyorlardı.

Catrine (bu onun resmi yerlerde kullandığı ismiydi, ikinci adı olan Anika'yı daha çok seviyordu) ve Theo'nun tanışması da, Anika'nın dağcılık sporuna merak salması ile olmuştu. Sürekli spor yapması yüzünden sahip olduğu atletik vücudu, A4 kağıdından hallice beyaz tenli İskandinavlara göre esmer sayılabilecek teni ve hippy tarzı kahverengi saç ve sakalını süsleyen masmavi gözleri ile, Anika'ya elini uzatıp "Merhaba ben Theo, senin eğitmenin olacağım" dediği andan itibaren Anika'nın kalbine girmişti.

Şimdi ise çadırlarında geçirecekleri son gecenin tadını çıkarıyorlardı. Dışarıda yağan yağmurun ağaç dallarında ve çadırın yüzeyinde bıraktığı ses, orman sakinlerinin sesini bastırıyordu; belki de orman sakinleri yağmurdan kaçtıkları için sesleri duyulmuyordu. Tek ışık kaynağı, bulutlu gökyüzünde bile kendine boş bir yer bulmuş olan dolunayın göle ve gölden de çadıra yansıyan ışığıydı. Çadır doğa sporları yapanlar için özel olarak üretilmişti; ne yağmuru ne de soğuğu geçiriyordu. Anika Theo'nun dizlerinin üzerine oturmuş, ay ışığının aydınlattığı gür sakallarını okşuyordu.

"Neden sakallarını bu kadar uzatıyorsun?"

Theo, sorusu karşısında Anika'ya gülümsedi ve Anika'nın sakallarına dokunan ellerini kaşımak için başını sağa sola salladı.

"Neden sordun? Seni rahatsız mı ediyorlar?"

"Hayır tabi ki, hatta sana ayrı bir karizma katıyor ama biliyorsun şimdilerde kimse sakal bırakmıyor."

Avrupa genelinde 2028'de sakal modası bitmiş ve "bebek yüzlü" modası geri dönmüştü. O zamandan beri de bu akım devam ediyordu ama Theo moda gibi şeyleri pek önemseyen biri değildi. Anika'nın ellerini yüzünden çekti ve avuç içlerine birer öpücük kondurdu.

İçimizdeki DüşmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin