#Kehlani - Gangsta
''Ben tüm o rüzgarlara rağmen fırtınalarla bile savaşan kızım.''
3.BÖLÜM: ''KORKU''
Akşamüzeri babam işe gitmek için hazırlandığında onun çıkmasını bekledim. Annemin yanına gidecektim. Alper ise onunla konuştuktan sonra evden çıkmıştı. Muhtemelen yine her sene yaptığını yapıp akşama kadar sokaklarda gezdikten sonra eve gelip uyuyacaktı. Bunu yapmasını istemesem de ona karışamıyordum. Bu kadarına hakkı olduğunu düşünüyordum, çünkü onu korumak için yaptıklarım istemeden de olsa onu kısıtlıyordu.
Babam evden çıkar çıkmaz anahtarı alıp evden ayrıldım. Alper eve dönene kadar geri gelmeliydim. Mezarlık çok uzakta değildi ama yürümem zaman alıyordu. Oraya hep yürüyerek giderdim, mahallenin dışında olsa bile merkeze yakın bir yerde olduğu için beni yormuyordu. Anneme gidiyordum, nasıl yorulabilir ve bunu nasıl belirtebilirdim sanki?
Üzerimdeki ince ceketin yakalarını düzelterek kaldırımları bir bir geçmeye başladım ve az sonra merdiven dibindeki Şerife Teyze ve Münire Teyze sayesinde adımlarımı olduğum yerde sabitledim.
''Aymira bu saatte nereye gidiyorsun?'' diye sordu Şerife Teyze oturduğu merdiven basamağından bana bakarken.
Şerife ve Münire Teyze mahallenin dedikodu ajanı gibiydi. Gazetelerden bile daha çok şey biliyorlardı. Hani olur ya filmlerde elinde çekirdek tüm gün kapı önünde oturup laf yapan kadınlar, hah işte onlar bunlardı. Samimi gözükmeye çalışıp itici olan tiplerdendi.
''Annemin yanına,'' dedim buruk ama mesafeli bir şekilde.
Bana hissiz ve soğuk soğuk bakmaya başladıklarında Şerife Teyze boynuna büküp konuştu. ''Ah be kızım keşke okusaydın, yazık değil mi gençliğine? Çalışıp duruyorsun.''
Bedenimi ona döndürdüm ve isteksizce mırıldandım. ''Şerife Teyze benim okumak gibi bir şansım mı vardı? Allah âşkına yapma.''
Onlar beni küçüklükten beri tanır, bilirlerdi. Münire Teyze araya girdi. ''Olsun, insanın içinde olduktan sonra her şeyi yapar.''
Neden böyle davrandıklarını çok iyi anlıyordum. Bunlar benim başarımı neden istesinler ki? Sadece damarıma basmak hoşlarına gitmişti. Demiştim işte, samimi gözükmeye çalışarak bir hayli itici olan tabakayı oluşturuyorlardı. Sıkıntıyla nefes alıp verdikten sonra dudaklarımı ıslattım ve bir adım yanlarına yaklaşıp gözlerimi kıstım.
''Bırakın siz şimdi beni. Sahi Şeyda ne yaptı? En son okulu bırakmıştı galiba,'' diye başladım sözlerime. Şerife Teyzenin bir anda bakışları diğer tarafa kaydı. Hız kesmedim ve direkt Münire Teyzeye döndüm. ''Rümeysa okulu bitireli üç yıl oldu iş bulabildi mi bari? Kesinlikle merakımdan soruyorum,'' dedim ve ses tonumu tok bir şekilde artırdım. ''Asla bir art niyet yok emin olabilirsiniz.''
İkisi birden sustuklarında kendimi geri çektim. Lafımı esirgemeyen biriydim, çünkü damarıma basmaya çalışıyorlardı. En sevmediğim insan özelliklerinden birisi de buydu işte. Kendinin ne olduğuna bakmadan karşısındakini küçük görüp eleştirip, bir de bununla yetinmeyip onu aşağı çekmeye çalışanlardı fakat bilmedikleri şey; hayat herkese aynı imkânı sunmuyordu, mühim olanın bu olduğunu savunmuyordum ama geri plana da atamazdım.
''Neyse işiniz vardır sizin, ne bileyim,'' dedim ve düşünceli bir halde başımı hafifçe yukarı kaldırdım. ''Şey,'' dedim aklıma aniden bir fikir düşerken. ''Bakkalın oğlu var ya, aşağı mahalledeki kasabın kızını seviyormuş. Haydi yine iyisiniz. Benden size malzeme,'' deyip ekşimiş bir ifadeyle yanlarından ayrıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEDA CADDESİ | Raflarda
Teen FictionHer şey bir kurşunun değil de, bir çift kara gözün kurbanı olmakla başladı. Bedenimde ki değil, ruhumdaki ölü tohumların yeşermesiyle attı nabzım. Ve o günden sonra üzerimdeki çiğ toprağı atıp yaşamaya başladım. "Çünkü burası Veda Caddesi," dedi ka...