Bölüm 4

668 23 3
                                    




Buraya geleli 3 gün olmuştu ve O'nu hiç görmedim...

Odanın içinde delirmek üzereydim. Ben uyurken bir tepsinin içinde yemeklerimi bırakıyordu. Sanki hapishane hatta hücre hayatı yaşıyordum. Duvarlar üzerime üzerime geliyordu. Hatta bir ara camları kırmayı denedim ama her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüştü. Camlar kırılmıyordu.

Oda da kendime ya da ona zarar verebileceğim hiç bir şey yoktu ki ona zarar verebilecek biri de değildim. Güçlü olduğu her halinden belli oluyordu. Bense oldukça zayıf çok kolay hastalanan biriydim. Benim bağışıklık sistemim bile zayıftı ve kendimde bu işkenceye daha fazla dayanacak gücü bulamıyordum.

Günlerdir yılmadan kapıyı tekmelemiştim. Hiçbir sonuç yoktu. Artık pes etmiştim. Bugün olayı kabullenme günümdü resmen. Verdiği hiçbir yemeği yemedim. Psikolojim o kadar sarsılmıştı ki boğuluyordum. Gözümden usanmadan akan yaşlar yavaşça süzülerek yastığımı ıslatıyordu. Aklımdan bir sürü işkence bir sürü cinayet senaryoları geçiyordu. İzlediğim bütün filmler fragman gibi gözümün önüne geliyordu.

Bozulan piskolojim ve son gücümle dudaklarımı araladım...

"Gel.Lütfen gel artık delirmek üzereyim."

Sesim oldukça güçsüz çıkmıştı ama o beni duydu. Kapının kilit sesiyle gözlerimi araladım. Yataktan kalkacak durumda değildim. Sanki on kişi beni saatlerce dövmüş gibi yorgun hissediyordum kendimi.

Temkinli bir şekilde yaklaştı bana.

"Konuşalım" dedim bütün savunmasızlığımla yalvarır gibi.

"Bahçeye çıkalım biraz hava al." dedi.

Sesi soğuktu. Zorlukla doğruldum yatakta. Dün akşam yemeğini de yemediğim için tansiyonum düşmüştü muhtemelen. Ayağa kalktığımda gözlerim karardı. Tam yere düşecektim ki beni tuttu;

"Henna!" dedi korkuyla.

Sırtım onun göğsünde hemen arkamdaydı. Kaç saniyede yatağın diğer tarafından yanıma gelmişti bilemiyordum ama beni düşmeden yakalamıştı. Güçlü kollarını hissedebiliyordum. Elimi tutuyordu. Buz gibiydi...

Gözlerinin içine baktım.

"İyi misin?" dedi endişeyle.

"Adımı... Ben söylemedim."

İsmimi ben demeden bilmişti. Bu adam ne zamandır takip ediyordu beni? Hakkımda ne biliyordu? En önemlisi benden ne istiyordu?

Kımıldamadı. Olduğu yerde kaldı öylece. Beni de bırakmıyordu.

"Ben" dedi. Sesinde yoğunluk vardı. Kadife sesini tenimde hissediyordum.

Onunla göz göze geldiğimiz anda aramızdaki elektriği ikimizde hissedebiliyorduk. Bana çok farklı bakıyordu. Yutkunduğunu boynundaki hareketlenmeden anlayabiliyordum. Derin bir nefes aldı ama bu nefesten çok kokumu içine çekmeye benziyordu. Gözlerini kapattı;

"Ben, seni senden daha iyi tanıyorum Henna, emin ol!"

Korkuyla ittim onu. Refleks gibiydi bu hareketim. Pek kımıldatamasam da ayağa kalktı. Ben de onu ittiğim için yere düştüm. Birden ağlamaya başladım ama gözyaşlarım benden bağımsızca süzülüyordu yanaklarımdan. Sırtımı duvara yaslayıp dizlerimi kendime doğru çektim.

"Nolur bana tecavüz edip bu ormana gömme! İşgence falan da yapma. Ben sana ne yaptım ki. Kötü biri değilimdir. Beni bırak! Yemin ederim hiç kimseye bir şey anlatmam."

Hıçkırıklarla yalvarıyordum ona.Kollarımı bacaklarımda kenetleyip çenemi diz kapaklarım koydum. Tepki göstermeyecektim çünkü 3 gün daha bu şekilde cezalandırılmak istemiyordum. Bağırmadan sessizce ve istemsizce ağlıyor bir yandan da yalvarıyordum.

YAN BENİMLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin