Biliyorum bebeklerim çok uzun zamandır yazmıyorum ama çok fazla okuyucusu yok bu hikayemin maalesef :( Multimedia'daki Elena (hemşire).
Bu Louis’nin Adelyn’in tabiriyle yeni evindeki ilk günüydü ve beklediği gibi kötü geçmemişti. Buraya alışabileceğini hissediyordu hatta.
Kapı üç kez tıklatıldı ve cevap beklemeksizin Elena elinde bir tepsiyle içeri girdi. ‘’Akşam yemeği.’’ Ayağıyla kapıyı kapatıp yatağında yatan Louis’ye yaklaştı ve ayaklı aparatı yatağa çekip üzerine tepsiyi koyduğunda Louis kalkıp oturur pozisyona geçti. Menüsünü şöyle bir inceledi; Levrek çorbası, kepekli ekmek, mantarlı salata ve meyve suyu.
Paketli çatal ve kaşığı açarken
‘’Yine tepemde dikilmemen için uyarsam mı acaba diye düşünüyorum.’’
‘’Seninle işim var.’’ Elena yandaki yatağa oturdu ve elleriyle gözlerini ovuşturup esnedi. Louis yorgun hemşiresine baktı.
‘’Buraya kaçta geliyorsun?’’ diye sordu Louis çorbasından bir kaşık alıp.
‘’Sabah altıda.’’
‘’Peki, kaçta gidiyorsun?’’
‘’Sekiz. Yani akşam yemeklerini verip herkesin yediğinden emin olup formaları dolduktan sonra.’’ Louis kaşlarını kaldırdı
‘’Gerçekten fazla çalışıyorsun.’’
‘’Söylediğin iyi oldu farkında değildim.’’ Dedi Elena Louis’ye tip tip bakıp.
‘’Neden kalan enerjini bana laf sokmaya çalışarak harcıyorsun ki?’’ dedi Louis gülerek.
‘’Kendime ayırabildiğim kişisel zamanımın ne kadar sınırlı olduğunu öğrendin, bu da benim mesai içinde edindiğim yeni ve tek hobim.’’ Louis Elenaya ve gözaltlarının çökmüşlüğüne baktı
‘’Neden ben yemeğimi yiyene kadar yatağa oturmak yerine uzanmıyorsun? Bu gün yemeği yavaş yiyeceğim sanırım.’’ Elena kaşlarını kaldırdı.
‘’Ben mi?’’ Louis kaşlarını çattı ve başını iki yana salladı. ‘’Sence kiminle konuşuyorum?’’
‘’Daha sabah beni terslemiyor muydun?’’
‘’Ah ne yaparsan yap ben sadece teklif ettim.’’ Dedi Louis ve televizyonu açıp çorbasını içmeye devam etti.
Elena gerçekten bu teklifi geri çeviremeyecek kadar yorgundu ayrıca şu anda minnettardıda.
Yatağın yastığını yorganın altından üzerine çıkardı ve yatağa uzandı. ‘’Yemeğini bitir, uyumuyorum sadece uzanıyorum.’’ Cevap olarak sadece uzun bir nefes duydu.
Louis yemeğini uzatarak yarım saatte yedi ve sonunda yerinden kalkıp Elena’nın başucuna geldi.
‘’Elena.’’ Omzunu dürttü. ‘’Elena.’’ Hemşire bir şeyler mırıldanıp kıpırdandı ‘’Elena.’’ Dedi Louis daha yüksek bir sesle. Elena gözlerini açtı. ‘’Ah tanrım uyumuşum.’’ Hızla kalkıp saçlarını açtı ve tekrar daha düzgün bir atkuyruğu halinde topladı. ‘’Sadece yarım saattir uyuyorsun, uyandırmayacaktım ama diğer hastalara bakman gerektiğini düşündüm.’’
Elena başını salladı. ‘’Teşekkürler Louis sen bir tanesin.’’ Elena uykunun sersemliği ve minnettarlığının verdiği sevgiyle Louis’nin yanağına bir öpücük kondurdu ve boş tepsiyi kaptığı gibi kapıya koştu. ‘’Yarın görüşürüz.’’
Louis bu işten pek hoşlanmamıştı. Yani öpücükten, hala çok fazla temas onu panikletiyordu hatta kızdırıyordu ama Elena’nın niyeti kötü değildi hatta genç kadın bunu tamamen refleksle yapmıştı ama Louis rahatsız olmuştu.
‘’Görüşürüz.’’ Diye bağırdı Louis arkasından ve yatağına döndü kolunu başının altına koyup televizyonuna odaklandı. Bir süre zap yaptı ama ilgisini çeken bir şey yoktu. Çoğu zaman saçma olduklarını düşündüğü realty şovlardan birini izlemek istemiyordu veya haber. Güzel diyebileceği bir filmde bulamamıştı. Böyle zamanlarda ne diye televizyon var diye düşünmeden edemiyordu.
Derken kapı açıldı, odası karanlıktı ve koridordaki ışık gelen bu davetsiz misafirinin arkasından vurduğu için Louis bu misafirin yüzünü göremiyordu.
‘’Elena?’’ diye sordu Louis kolunu başının altından çıkardı ve yataktan destek alıp kalktı.
‘’Ne çabuk arkadaş ediniyorsun.’’ Sesin sahibini tanıdığında gözleri yerinden fırlayacakmış gibi açıldı.
‘’Adelyn. Merhaba… Burayı nasıl buldun?’’ Adelyn kapıyı kapatıp ışığı açtı ve az önce Elena’nın yattığı yatağın üzerine bacaklarını altına toplayıp oturdu. ‘’Çok zor değil.’’ Louis de kendi yatağına oturdu.
‘’Oda arkadaşın yok mu?’’ diye sordu Adelyn etrafına bakıp odayı inceledi.
‘’Hayır, senin var mı?’’
‘’Hayır ki bundan gayet memnunum aslında odamda benden başka bir psikomanyak istemiyorum.’’ Louis bu deyime güldü.
‘’Evet bende.’’ Louis dayanamadı ve sordu ‘’O gün Elena odana geldi, senin de mi hemşiren o?’’
Adelyn yatakta daha da yayıldı. ‘’Evet. Elena iyi biridir. İyi ve yorgun. Buradaki herkes çok fazla çalışıyor tanrım ve böyle düşündükçe kendimi şanslı hissediyorum çünkü burada kıçını devirip yatan benim.’’ Louis kıkırdadı
‘’Biz hastayız Adelyn.’’
‘’Öksürük, inleme, iltihaplı yaralar? Yok. Öyleyse bunda kötü bir yan göremiyorum. Yani kıçımızı devirip yatıyoruz. Ayrıca yeri gelmişken söylemek istiyorum, devirip yatmak için harika bir kıçın var.’’ Louis neredeyse tükürüğünde boğulacaktı.
‘’Kıçım mı var? Ya-yani kıçıma mı baktın?’’
‘’Dün odadan çıkarken gözüme çarptı.’’ Louis yavaşça başını salladı ve boğazını temizledi. ‘’Anladım.’’
Kısa bir sessizlik.
‘’İlaçlarını hangi saatlerde veriyorlar?’’ Louis dudağını sarkıttı. ‘’Bilmiyorum bunu sormadım.’’ Adelyn onaylamayan bir tavırla başını iki yana salladı ‘’Ne kadar savsaksın böyle. Dosyana baksana.’’
Louis Elena’nın doldurduğu –çizelge ya da her neyse- dosyaya bakmak için kalkıp çekmeceli şifonyerin üzerinde duran dosyasını aldı ve pembe, üzerinde siyah mürekkep, büyük kalın harflerle adı yazan kapağını açtı. Saatler ve ilaç isimlerini şöyle bir inceledi. ‘’Sabah kahvaltısında, öğlen yemeğinde ve gece üçte.’’ Yüzünü buruşturdu ‘’Gece üç mü? Neden bu kadar geç bir saatte? Yani uykumdan uyandırılmamın mantığı ne olacak?’’
Adelyn omuz silkti. ‘’Bilmiyorum.’’
‘’İyi de bugün hiç ilaç vermediler.’’
‘’Büyük ihtimalle sana bir günlük ve ya birkaç günlük adaptasyon süresi tanımışlar. Hangi hemşire gece hemşiren peki?’’ Louis hemşiresinin adını aradı.
‘’Lisa Bunch.’’
‘’Ah benimki o değil.’’ Dedi Adelyn bileğindeki bileklikle oynarken. Louis dosyasını aldığı yere bıraktı.
‘’Bir şeyler yapmak ister misin?’’ diye teklif etti. Hoş, ne yapabileceklerini bilmiyordu.
‘’Hayır teşekkürler, gitsem iyi olacak odamda olmadığımı fark etmelerini istemiyorum.’’
‘’Kafeteryada olduğunu düşünürler.’’ Adelyn kalkıp tişörtünü düzeltti. ‘’Pek odamdan çıkmam.’’ Louis başını salladı. Bir yandan gitmesini istemiyordu ama bir diğer yanıda yakız kalmak istiyordu. Adelyn arakasını dönmüşken ‘’Şey, Adelyn?’’ Adelyn omzunun üzerinden ona baktı.
‘’Evet?’’ Louis dudaklarını yaladı.
‘’Yarın yine görüşürüz değil mi?’’
Adelyn gülümsedi ‘’Tabi, Lou.’’ …
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SPEKTRUM (Louis Tomlinson Fanf.-Türkçe)
FanficKonuşuyorlar, konuşuyorlar, konuşuyorlar...Lanet olsun ki herkes sadece konuşuyor! Ama kimse onun ne istediğini sormuyor! Neden onun ne istediğini kimse sormuyor? Neden sadece bir kez onu dinlemiyorlar?! Ama birisi dinleyecek, o ıssız yolun kenarınd...