18. Bölüm

538 39 6
                                    

Louis bunu kendisine yaptığında asla ardından bir şey hissetmezdi. Kanı temizleme gereği dahi duymazdı, çoğu zaman aynanın karşısına geçer ve kırmızı sıvının ne zaman donup akmayı bırakacağını tahmin etmeye çalışırdı. Ürkütücü bir oyundu bu. Ama şu an kan gölü içinde uzandığı odası bu oyuna bin basardı.

Kendini uzun zama sonra tekrar kesmekle kalmamış birde sadistçe bir ilişkiye atılmıştı.

"Bu sefer şikayet edemezsin." Louis yuvarlanıp üzerine çıkan Adelyn'e baktı. Saçlarının çoğu kan içinde kalmıştı ki neredeyse Louis'nin midesi bulanacaktı. Kendisini bu şekilde bir çeşit satanist gibi hissediyordu.

Adelyn'in ağırlığını göğsünde hissetttiğinde ve bu ağırlık yavaş yavaş nefesini kesmeye başladığında "Üzerimden iner misin?" dedi ve yana dönüp Adelyn'i üzerinden attı.

Adelyn somurtup bir kenara fırlattıkları -daha doğrusu kendi kendine fırlattığı- sütyeni aldı ve giydi.

"Önce duş alsaydın ya hemşiren kanı görecek, başımızı belaya sokacaksın." diye çemkirdi Louis ve ayağa kalktı.

"Kes artık şunu, tek gecelik ilişkilerden kaçmaya çalışan erkekler gibi davranıyorsun. Parayı göğüslerime mi sıkıştırmak istersin yoksa komodine mi koyacaksın?"

Louis yüzünü ekşitti.

"Biz sevişmedik Adel."

"Biliyorum!"

Louis hiç bunu yaptığında kendisini rahatlamış hissetmezdi, sadece yapardı. Sanki tanrıya verilen kurbanlar gibi Bridget için kan akıtırdı. Ve ne kadar hastalıklı bir şey yaptığının da farkında olurdu.

Bu kez değişen tek şey bunu yanında biriyle yapmıştı hemde bir kızla yapmıştı. Tuvaletteki bütün kağıtları ve kağıt havluları yere atıp yeri temizlemeye başladı.

Besbelli Bridget'in anısına bir kez daha hakaret etmişti.

"Üzgünüm Lou tamam mı? Her şeyi deniyorum. Benimle vakit geçirmekten hoşlanmanı istiyorum."

Louis kirli peçeteleri tuvalete attı ve Adelyn'e döndü. "Adelyn kim sana birini keserek onu etkileyebileceğini söyledi, bir katil ya da bir sapık?"

Adelyn gözlerini devirdi "Ah tanrı aşkına! Halinden gayet te menundun ama buraya kadar!"

Adelyn sinirle esyalarini topladı ve dışarıya fırladı.

Louis bu delinin peşinden koşmalı mı yoksa odasını bir an önce temizlemeli mi diye düşündü. Gerizekalı odadan kan ve kesikler içinde çıkmıştı! Her yer kamera doluydu Louis'yi saldırgan manyağın teki sanacalardı!

Louis panikle elleri titreyerek işine geri döndü ve yerleri temizlemeye devam etti. Dolaptaki havlu kağıtları da aldı ve paketlerden çıkardı.

Neredeyse ağlamak üzereydi. En azından küçük göleti temizlemişti ama hala uğraşıyordu. İşlemiş kanı halıdan çıkarmaya çalıştıkça kağıtlar paramparça oluyordu ve konu kana gelincede tabiki hiç bir işe yaramıyordu.

Louis çaresizlikle yere oturdu.

Belki temizlik malzemelerini aramalıydı, belki yere yatıp hemşireyi beklemeli ve Adelyn'in ona saldırdığını söylemeliydi. Hayır.

Belki de Elenayı beklemeli ve ona olan biteni anlatmalıydı. Zaten görecekti.

Şeytani bir aine ev sahipliği yapmış bir halı Louis'ye dik dik bakıyordu ve Louis de aklına gelebilecek başka bir fikir bekliyordu.

Ve en doğrusu Elena'yı beklemek olacak gibiydi. Bu işi hallettikten sonra çıkıp o gerizekalı kızı bulması gerekiyordu ama odasından çıkmaktan korkuyordu. Sanki yeniden üzerine "Katil!" diye atlayacak bir sürü insan onu dışarıda bekliyor gibi korkuyordu.

Etrafına kayıp bir şey arar gibi baktı ve sonunda gidip temizlenmesi gerektiğini fark etti.

Su kesik derisine vurdukça Louis yüzünü buruşturdu.

Bu gece rüyasında ne göreceğini çok iyi biliyordu. Zombi bir kız. Ya peşinden koşacaktı ya da kovalanacaktı ama ne şekilde olursa olsun bu gece Bridget'i göreceğini çok iyi biliyordu.

Louis's POV

Saat kaç olmuştu bilmiyordum. Sadece hala soğuk su dolu küvetin içinde oturuyordum.

Uyumak yok.

Bridget'i bir kez daha o şekilde görmek istemiyordum.

Onu her öyle gördüğümde uyandığım zaman kendimi paramparça etmek istiyordum. Bu kez yok.

Elena bana yardım edecekti. Umarım Adelyn'e de ederdi tabi. O kız beni yoldan çıkarıyordu hatta şu an ki halime bakılırsa şarampolden yuvralıyordu.

Ama onu bulmalıydım.

Ne biçim olduğunu değil ama onunla bir ilişkim olduğunu unutamazdım. Benim için bir anlamı vardı.

"Louis bu n-"  sonuna kadsr açılan kapıdan ağzı açık bana bakan Elena'ya baktım.

Kırmızıya dönmüş suya bakıyordu.

"Elena ben... Ben yapmak istemedim..."

Kendisini toparlayıp yanıma yaklaşmaya başladı.

"B-biliyorum. Sorun yok. Geçmiş zaten. Şimdi senden istediğim küvetten çık tamam mı?" küvetin içinde ayağa kalktım.

"Şey, Özür dilerim." dolabı açıp bir banyo havlusu aldı.

"Gel. Üşüyeceksin." havluyu üzerime sardı ve dışarı çıkmama yardım etti.

Küvetin giderini açtı ve beni odaya doğru nazikçe itti.

"Gel." yatağa oturttu.

"İyisin." dedi güven verircesine. "Sadece bana ne olduğunu anlat."

Yutkundum. "Adelyn buradaydı."

"Demek buradaydı."

"Evet. Birbirimizin odasına gitmek yasak biliyorum ama açıkçası uzun zamandır her gece geliyordu."

Elena bacak bacak üstüne atıp dirseğini bacağının üzerine koydu ve çenesini eline dayayıp kuşlarını kaldırdı. "Kilo kaybetmenle Adeline'nin bir ilgisi olabilir mi?" "Adelyn." diye düzelttim.

"Ayrıca ben kilo kaybetmiş olamam. Kilo alsaydım bir ilgisi olurdu. Bak nereden bulduğunu bilmiyorum ama tatlı bir şeyler yiyorduk."

"Yemeğini ne yapıyordun peki yemiryordun değil mi?" önce mahcubiyetler gözlerine baktım ve sonrs yenilmişlikle pes ettim.

"Atacak bir yer buluyordum."

"Louis, sana güvendiğim için tepende dikilmiyordum."

"Çok üzgünüm." Elena neredeyse acıyarak bana baktı ve sonra elini uzatıp ayağa kalktı. "Gel."

"Lütfen doktora gösterme ve bahsetme, bu yüzden seni bekledim. Onunda benimde başımız belaya girecek. Ayrıca senin de."

"Merak etme, yasalarına ben bakacağım."

" Ve Adelyn. Onu kızdırdım ve o halde çıkıp gitti, ona da yardım etmen gerek."

"Endişelenme, önce seni halledelim sonra odasına gideriz tamam mı?"

...

SPEKTRUM (Louis Tomlinson Fanf.-Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin