"Ne istediğini biliyorum."
Louis's POV
Odasına ne yaptığı hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Şu an ne yaptığı hakkında da öyle.
"Bu ne şimdi."
Bana elma vermek için mi yatağımdan kaldırıp getirmişti yani.
"Oradan bakınca pamuk prensese benziyor muyum ben! Sana ne ihtiyacım olan şeyin elma olduğu fikrini oluşturdu? Benim huzura ihtiyacım var tamam mı, rahat bırak."
Arkamı dönmüş gidiyordum ki zayıf ve Üzgün bir ses fazla tepki gösterdiğimi farkettirdi.
"Piknik yapmak hoşuna gider diye düşünmüştüm."
"Bağırdığım için üzgünüm."
"Sorun değil. Sinirlerinin bozuk olduğunu bildiğim için bunu planlanmıştım."
"Teşekkür ederim."
Yere oturmuş -nereden olduğunu bilmediğim- aşırdığı şeyleri yiyorduk. Iki elma muffin ve reçel.
"Bunları nerden buluyorsun gercekten?"
parmaklarındaki reçeli yalarken sırıttı. "Bu bir sır."
"Gerçekten."
"Gerçekten bir sır."
"Beni beslemek zorunda değilsin biliyorsun."
Gözlerini devirdi "Niye içine zehir koymuşum gibi davranıyorsun, sadece biraz iyi hissetmeni sağlamak istiyorum."
"Biliyorum teşekkür ederim. Burda takıldığın başka birisi yok mu?" biraz belli ediyor olabilirdim ama odama dönmek ve birdaha çıkmamak istiyordum.
Yemek yemek ya da dertleşmek falan değil.
Artık burada kalmak da iyi bir fikir gibi gelmiyordu.
"Şey pek sayılmaz." anladığımı belirten bir ses çıkardım ve yere bakarak başımı salladım.
Öylece oturuyorduk ve o bana bakıyordu.
"İlaçlar işe yaramıyor ha?" Kafamı kaldirmadan cevapladım.
"Pek sayılmaz."
"Bunun için üzgünüm. Ama bence biraz daha beklemelisin iki haftadır buradasın ilaçların dozunu falan arttırabilirler ya da başka bir şey."
Ayağa kalktım "Teşekkür ederim. Hemşire gece ilacım için geldiğinde odamda olsam iyi olur."
O da ayağa kalktı ve kapıya doğru yürüdü. Ama zannettiğim gibi kapıyı açmadı. Kapıya yaslandı ve "Kaçmaya çalışmaktan vazgeç Louis seni ısırmıyorum değil mi?"
Bezmişçe nefesimi dışarıya verdim. "Gerçekten. Kaçmaya çalışıyor olsam bile hemşire geldiğinde odamda olmalıyım, öyle veya böyle."
ayağını yere sürterek yere ve tekrar bana baktı. "Seninle vakit geçirmeyi seviyorum. Konuşmayı, biliyorsun bizim kimyamız bu sayılır, tanışmamız gibi."
Öylece kapının önünde dikilip kedi yavrusu gibi bana bakmasına daha fazla dayanamadım ve bağırdım.
"Tamam, bende seninle vakit geçirmeyi seviyorum tamam mı çekil artık sana söyledim sinirlerimi bozuyorsun!"
Mavi gözlerinin altında biriken gözyaşlarıyla bana baktı ve sesi titreyerek "Neden bana bağırıp duruyorsun, benim başka kimsem yok." dedi ve elini koluma doğru uzattı.
"Sana bana dokunma demiştim! Dokunma bana!" Eli yanmış gibi geri çekildi.
"Sana dokunmam sadece biraz daha kal."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SPEKTRUM (Louis Tomlinson Fanf.-Türkçe)
Fiksi PenggemarKonuşuyorlar, konuşuyorlar, konuşuyorlar...Lanet olsun ki herkes sadece konuşuyor! Ama kimse onun ne istediğini sormuyor! Neden onun ne istediğini kimse sormuyor? Neden sadece bir kez onu dinlemiyorlar?! Ama birisi dinleyecek, o ıssız yolun kenarınd...