Multimedia: Selim Andaş
Elya'dan
"Çınar eve kız mı attınız oğlum?! " Ya ne bağırıyorsun sabah sabah kadın? Gece boyu uyumadım zaten.
" Anne ne kız atması?"
"Kız atmadıysanız, bu don kimin? "
" Yenge dur bi anlatacağız. " Bir saniye. Ben beynimi sikeyim. Çınar'ın annesi mi lan bu? Gözlerimi araladım. Yemyeşil bi odadaydık. Misafir odaları bu kadar güzelse ömür boyu misafirleri olabilirdim.Bir hışımla yataktan kalktım. Üzerimde yok denecek pjamalar vardı. Umarım kızlar giydirmiştir. Yerdeki yumuşak şeye (tahminimce fareye) basmamla çığlık atmam bir oldu. Ve odanın içinden üç çığlık sesi duymam ve ardından Çınar'ın annesinin çığlığını duymam. Sanırım ezdiğim şey Deniz'di.
Annemin aramasını reddettikten sonra, sınırı aştığımızı düşünerek hemen aşağı indim. Bu tiple aşağı inecek götü nereden bulmuştum?
Gözlüklü sarışın kadın beni süzdükten sonra Çınar'a döndü. Çınar da bana 'Ne bok yiyiyorsun' bakışını atıyordu.
"Oğlum bu ne? " Ardımdan diğer kızlar da indi. Kadın aynı soruyu çoğul ekiyle sordu.
" Oğlum bunlar ne? "
" Kız. " diye yanıtladı Çağatay. Herkes Çağatay'a sanki 'sıçmık' demiş gibi bakarken cevabını " Kızlar " diye düzeltti ve beyniyle ilişkiye girmiş olduğu kanıtlandı.
Artık devreye girmem gerekiyordu.
" Teyzecim. "
" Samimiyete gerek yok. Adım Banu. " Çınar'ın adam bozma kabiliyetini kimden aldığı çok açık ortadaydı. Gözlerimi devirmeyi son anda engelledikten sonra devam ettim."Banu Hanım, ben Elya. Çınar 'ın okuldan arkadaşıyım." Göz ucuyla Çınar' a baktım. Tırnaklarını yiyiyordu. Gerilmişti. Hadi ama! Eve kim bilir şu ana kadar kaç kız attı. 'Eve çok kız atmıştır ama hiç biri annesiyle sohbet etmemiştir' diye yanıtladı beni iç sesim.
"Başımıza kötü bi olay geldi ve eve gidemeyecek halde olduğumuz için evinize misafir olduk. " Etrafa baktım. Ben anne olsam ben de böyle tepki verirdim.
" Verdiğimiz rahatsızlık için özür dileriz. " Deniz " Aynen" diyip ortalığı toplamaya girişince kadın iyice çıldırdı.
"Dalga mı geçiyorsunuz siz benimle! Evime gelip, benim kıyafetlerimi giyip, benim oğlumla yatıyorsunuz şimdi de gelmiş özür diliyorsunuz. "Ciddi miydi? Ama benim sabrımın da saygımın da ne yazık ki bir sınırı vardı.
"Ne senin evine, ne senin kıyafetlerine, ne de oğluna hiç meraklı değilim." Çınar'la göz göze geldik. Kaşlarını çatmış beni dinliyordu.
"Mecburiyetim dolayısıyla burdayım. Özrümü de diledim. Bir daha mecbur dahi olsam burda olmamam gerektiğini de gayet net anladım. " diyip odaya çıktım. Banu denen hanımefendi(!) arkamdan durmam gerektiğini söylese de çoktan çıkmıştım.
Kızlar da üstlerini benim kadar hızlı giyindikten sonra aşağı indik. Kimsenin yüzüne bakmadan kapıyı açtım.
" Durun durun, bu halde gidemezsiniz. Ben bırakırım. " dedi Emre.
" Gerek yok." diyip çıktım. Melis'i durdurdu.
"Dün olanları unutmayın. Önce hastaneye ordan okula gidiyoruz. İtiraz istemiyorum. " diyip o da evden çıktı.Yol boyu kimse konuşmadı. Annemi arayıp okulda olduğumu söyledim. Çıkışta da Denizler'e gidip ders notları alacağımı.
Bizi özel hastaneye getirmişti.
" Emre bizim kolejimiz yok kardeş. Ben bi yerlerimi satsam yine buranın muayane masraflarını ödeyemem. Devlet hastanesine götür bizi. "" Elya. Dün o evde olduğun için başına bunlar geldi. Evet belki bizimle olmasan da sana zarar verecekti o piç ama Çınar vesile oldu gibi bi şey. O yüzden bırak. Bu bi yardım değil, yapmamız gereken şey. " İç çektikten sonra arabanın kapısını açtım. Hala başım ağrıyordu ve ara ara gözlerim kararıyordu. Evet o piç bana kesinlikle bir şey yapmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRTE DÖRT #Wattys2016
Novela Juvenil"Gülümseyişi ölümü anımsatıyordu. Ölüm kokuyordu sanki. O kadar yakındık ki ölüme. " " Ya ölürsek? " Gözlerine baktım. Bi şey ifade etmiyordu. Yine de içine çekmeyi başarıyordu. " Beraber olduğumuz sürece ölmüşüz, kalmışız.. Hepsi boş güzel...