Kayıp

19.1K 868 19
                                    

Mustafa'nın anlatımından:

Son kez mutfağa girip kendime bir elma aldım. Gidip ayakkabılarımı giydim ve çıktım evden. Pastaneye doğru giderken elimde ki elmayı kemiriyordum. Kendime yarın için New York bileti almıştım. Gitmeye kararlıydım. Doğrusunu söylemek gerekirse, sadece Alev'i ve arabamı değil, Ryan'ı da çok özlemiştim. Onu seviyordum, ama aşık mıydım bilmiyorum. Hem onu kim sevmez ki? Uzun siyah saçları ve mavi gözleriyle herkese taş çıkartıyordu. Bu düşüncelerden arınmak için kafamı sallayıp ofladım. Önüne vardığım pastanenin basamaklarını çıkarak girdim içeriye. Aman Tanrım çok güzel olmuş.
- Alina? Burası çok güzel olmuş. - diye bağırdım
Cevap gelmeyince bakınmaya başladım. Mutfağa yönelip oraya baktım, ama yoktu.
- Alina? - diye bağırdım yine
Gidip tuvaletleri de kontrol ettim, ama yoktu. Nereye gitti bu kız ya? Hadi bakkala falan gittiyse kapıyı neden açık bıraktı? Telefonu cebimden çıkarıp çaldırdım. Bi kaç saniye sonra sehpanın üzerinde duran çantasından çalmaya başladı telefonu. Kapatıp çantasını aldım ve açıp içine baktım. Telefonu buradaydı, cüzdanı buradaydı, ehliyeti bile buradaydı. Kendisi yoktu. Eve mi gitti yoksa? Telefondan Başak teyzeyi aradım.
- Efendim oğlum? - dedi açınca
- Şey, Başak teyze Alina evde mi? - dedim
- Hayır, pastanede değil mi?
- Yok. Ya kesin bir yerlere gitti haber vermeden. Endişelenme sen. - dedim
- Peki. Onu bulunca beni ara tamam mı?
- Tamam.
Ona endişelenme dedim de ben endişelenmeye başlıyorum. Neden her şeyini burada bırakıp gitti? Ne oldu? Daha fazla dayanamam ben? Ya başına bir sey geldiyse? Elimdeki telefondan hemen Kerem'i aradım. Nereye kayboldu bu kız?

Kerem'in anlatımından:

- Hakan Erdem'e içkilerin yerini gösterdin mi? - dedim telefonuyla oynayan Hakan'a bakarak
Telefonu bırakıp kalktı hemen.
- Gösterdim tabi göstermez miyim. - dedi
- Oğlum akşama açılışımız var, yüzlerce insan gelecek buraya. Sen niye telefonunla oynuyorsun?
- Şey ya, paşamı özledim ben.
- Hakan sen bir saat önce ayrıldın oğlundan. - dedim gülerek
- Ne yapayım özlüyorum. Burnumda tütüyor kokusu. Onsuz yapamıyorum. Sen de baba ol anlarsın.
- Benim sevgilim küçük daha, çocuk için çok erken.
- Ya ne olur bir tane bebekten?
- Alina'ya söylede öldürsün seni.
- Tamam sustum.
- Şimdi telefonu bırak ve bize yardım et. Açılıştan sonra istediğin kadar vakit geçir paşanla.
- Peki, geldim işte.
- Sana dediğim şeyi yaptın mı? - dedim kulüpte dolaşmaya başlayarak
- Evet, sehpalar hazır, içkiler hazır, her şey tamam aslında ya. - dedi Hakan arkamdan gelerek
Ona gülerek sevgilimin tasarladığı kulübün haline bir baktım. Gerçekten çok güzel olmuştu. Her şey yeni açılış için hazırdı.
Çalan telefonumla durdum ve onu cebimden çıkarıp açtım.
- Efendim Mustafa? - dedim
- Alina senin yanında mı? - diye sordu hemen
- Hayır, pastanede olacağını söyledi.
- O yok.
- Ne demek yok?
- Ona yardım etmek için pastaneye geldim. Kapı açık, eşyaları burda, ama kendisi yok.
- Mustafa ne diyorsun sen? Her yere baktın mı?
- Baktım, ama yok. Evi aradım orada da değil. Yok Kerem.
- Hemen geliyorum! - dedim ve telefonu kapatıp çıkışa yöneldim
- Kerem ne oluyor? - dedi Hakan bana yetişerek
- Alina kayıp.

Alina'nın anlatımından:

Boynumdaki acıyla gözlerimi yavaşça açıp odadaki ışığa alışmaya çalıştım. Elimi boynuma koyup biraz ovdum, ama acı geçmedi. Kendime biraz gelince etrafa bakınmaya başladım. Kocaman bir odadaydım. Yattığım yerden kalktım, ama karşımda ki sandalyeye oturmuş beni izleyen Eren'i görünce durdum.
- Uyuyan güzel en sonunda uyandı. - dedi sırıtarak
- Ne yaptığını sanıyorsun sen? - dedim sesimin sert çıkmasını umarak, ama yeni uyandığım için cılız ve sessizdi
- Seni kaçırdım bebeğim. - dedi gülerek
- Sen tam bir gerizekalısın biliyorsun değil mi?
- Seni kaçırdım, hesaplarıma göre birazdan sevgilin seni buraya almaya gelecek ve ben istediğimi almadan o da istediğini alamayacak! Bu mu gerizekalılık?
- Sen o kafayla hesap mı yürütüyorsun?
- Gül bakalım bebeğim. Benim istediğim tek şey para. O sevgilinden parayı alayım bakalım sonunda kim gülecek .
- Kerem'in sana para vereceğinden neden bu kadar eminsin?
- Biliyorum çünkü Alina. Eğer ki bana o parayı vermezse çünkü sana zarar vereceğim.
- Bana zarar vereceksin öyle mi? - dedim yataktan kalkmaya çalışarak
Elimin yatağa kelepçeli olduğunu görünce kaşlarımı kaldırıp baktım ona.
- Sana zarar vermek istemediğimi biliyorsun Alina. Ama istediğimi alamazsam... - dedi belindeki silahı göstererek
- Gerçekten mi? Beni yatağa kelepçeledin ve silahla mı korkutuyorsun?
- Şimdi o çeneni kapat ve yemeğini ye. - dedi önüme bir tabak koyarak
- Kerem sana o parayı vermeyecek! - dedim
- Sen öyle san. - dedi ve gülerek odadan çıktı
Sinirle önümdeki sandalyeye tekme attım. Allah kahretsin ben şimdi buradan nasıl kurtulacağım?
- Eren? - diye bağırdım
Kapının diğer tarafında konuşma sesleri geliyordu ve saniyeler sonra Eren odaya girdi.
- Ne var güzelim? Beni mi özledin? - dedi sırıtarak
- Kelepçeyi çözer misin? Lavaboyu kullanmam gerek. - dedim
- Bana saldırıp kaçmayacağını nereden bileyim?
- Çünkü Kerem'in geleceğini biliyorum. Sana sardılıp kendimi yoramam.
Tereddütle cebinden çıkardığı anahtarla açtı kelepçeyi. Elimi ovarak kalktım yataktan.
- Banyo şurada. - dedi Eren odanın içinde ki kapıyı göstererek
Ona bakmadan oraya gittim ve girince kapıyı kilitledim. Elimi yüzümü yıkadım soğuk suyla. Telefonum pastanede kalmıştı. Kahretsin. Eren bana bişey yapar mı? Hayır. Kendimi tehlikede hissetmiyordum. Kerem'in beni almaya geleceğini biliyorum. O gelecek! Sakin ol Alina. Böyle soğuk kanlı olmaya devam. Derin nefesler alıp vererek çıktım banyodan. Eren yatağa yayılmış elinde ki çakmakla oynuyordu. Yavaşça karşıdaki sandalyeye oturdum.
- Dövmen halâ duruyor mu? - dedi birden
Kafamı kaldırıp baktım ona. Aklına bu mu gelmişti şimdi? Bir sene önce beraber gidip yaptırdığımız o salak dövmeler.
- Hayır. - dedim
- Yalan söylüyorsun. - dedi bana bakarak
Ceketimi çıkarıp dirseğimin üst kısmında kalan dövmeyi gösterdim. Tabi o zaman yaptırdığım yarım kalbin üzerinde değişiklikler yapılmıştı ve yeni hali bir düş kapanıydı.
- Halâ orada, sadece değişmiş. - dedi
- Dövmeyi sildirmek yenisini yaptırmaktan daha pahalıydı. - dedim omuzlarımı kaldırarak
Kahkaha attı. Sonra yattığı yerden kalkıp oturur pozisyona geldi.
- Hayır. Bu demek oluyor ki sen beni halâ deliler gibi seviyorsun. - dedi elime dokunmaya çalışarak
- O dönem geçti. - dedim geriye çekilerek
- Bir defa bile bana Kerem'e davrandığın gibi davransaydın şimdiye kadar nişanlanmıştık bile.
- Ben mi? Peki sen hiç Kerem'in bana baktığı gibi aşk dolu bakışlarla baktın mı? Seni seviyorum dedin mi?
- Demedim! Senin bana bağlanmanı istemiyordum çünkü. - dedi sessizce
- Bağlanmak mı? Eren biz sevgiliydik. - Seni kendimden uzak tutmaya çalıştım, battığım bu pisliğin içine seni sürüklemek istemedim, ama sen gelip o s*ktiğimin kahvesine üzerime döktün ve bende aptal gibi sana aşık oldum. - diye bağırdı yatakta hışımla kalkarak
- Aşık oldun da ne oldu? Benimle hiç ilgilendin mi? Senin tek yaptığın o zıkkımla uğraşmaktı. - diye bağırdım ben de kalkarak
- Sana bulaştırmamaya çalıştım!
- Ama bulaştırdın! Senin yüzünden silahlı çatışmanın ortasında kaldım. Yaralandım ve sana en çok ihtiyacım olduğu zaman sen yanımda değildin.
- Yanına gelmeye çalıştım, ama seni yaralayan şerefsiz beni de yakaladı ve bırakmadı. Günlerce orada nasıl işkenceler gördüm biliyor musun sen? Peki serbest bırakıldığımda ne oldu tahmin et? Sen gitmiştin. Hiçbir şey söylemeden, bir not bile bırakmadan gitmiştin. - diye bağırdı
- O olaydan sonra beni orada bırakırlar mı sandın?
- Sen beni beklersin sandım. Senin beni sevdiğini sandım!
- Seni sevmeseydim sana katlanmazdım bile. Gece yarıları evden kaçıp senin yanına gelmezdim. Ama artık bitti. Kerem beni almaya gelecek ve senden kurtulacak. Artık benden, abimden, ailemden uzak duracaksın!
- Söz vermiyorum.
- Odadan çıkar mısın? - dedim
Kaşlarını çatıp derin bir nefes verip hızla çıktı odadan. Sinirle yine yatağa oturdum. Kerem nerede kaldı ki? Anlamadı mı benim yokluğumu?

Baş Belası KüçüğümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin