Seni seviyorum

42.9K 1.7K 10
                                    

Kerem'in anlatımından:

Halâ karşımda oturan kadına bakıyordum. Evime gelip öylece hamile olduğunu söylemişti. Benden? Bir de Alina onu göstererek ayrılma sebebimiz bu dedi. Ne yani Alina bu kadının hamile olduğunu biliyor muydu? Ya da en önemlisi ona bunu kim söylemişti? Kim kandırmıştı onu? Biri bizi çok büyük bir yalanın içine düşürmüştü. Kim yapabilirdi bunu?
Ben karşımda oturan kızı hayatımda hiç görmemiştim. Adını da söylemişti, ama hatırlamıyordum.
- İsminiz neydi? - dedim
- Açelya.
- Açelya? Ben Açelya isminde hiç birini tanımıyorum. Bir yanlışınız olmalı. Ben sizi ilk defa görüyorum.
- Kerem hatırla o geceyi. Kulüpteydin ve kör kütük sarhoştun. O zaman seninle birlikte olduk. - dedi isyan edercesine
- Bana bunu detaylı anlat! - dedim
- Ne? - dedi afallayarak
- Bana o geceyi anlat.
- Peki. Bir akşam arkadaşlarımla kulübe gittik. Yan masada sen ve bir kaç arkadaşın vardı. Dediğim gibi kör kütüktün ve arkadaşlarınla bizim masamıza geldiniz. Konuştuk, sonra sen beni öptün ve kulüpten çıkarak bir otele gittik. O kısmı geçiyorum. Sabah uyandığımda sen halâ uyuyordun, ben de evime gittim. Ama hamile olduğumu öğrenince seni aramaya başladım.
- Tarih? - dedim kaşlarımı çatarak
- Ne?
- Bana o günün tarihini söyle.
Alt dudağını ısırdı ve bir şey hesaplıyormuş gibi gözlerini yana kaydırdı.
- Tam bir ay önce. - dedi bir süre sonra
Tam bir ay ha? Gülmekle yetindim.
Söylediği her şey yalandı. Ben asla kör kütük sarhoş olmam, kulüpte sürtüklere bakmam, otele gitmem ve en önemliside tam otuz gün önce ben İstanbul'da bile değildim.
- Sen bana şu kağıda telefon numaranı yaz ben sana ulaşırım. - diyerek ona bir kağıt verdim
Yazmayı bitirince ayağa kalktı.
- Ben gideyim artık. Ama sen istersen burada kalabilirim, bakıyorum da galiba seni hırpalamışlar. Sana yardım ederim.
- Git! - dedim sert ses tonuyla
- Peki. Yarın görüşürüz o zaman. -
Kapıdan çıkınca bir oh çektim.
Kimdi bu kadın? Neden yalan söylüyordu? Ne istiyordu bizden?

Alina'nın anlatımından:

Yatağıma yatmış son zamanda neler yaşadığımı düşünüyordum. Kerem'le 24 saatliğine sevgili olduk, Koray gelip bana Kerem'in başka bir kadından bebek beklediğini söyledi, babamın yolladığı biri Kerem'i hastanelik etti, bu sabah o kadını gördüm, az önce Koray'ın bana aşık olduğunu ve aslında herşeyin büyük bir yalan olduğunu öğrendim. Bu benim için çok ağırdı.
Başta daha Kerem ile konuşmalıydım. Onun meğersem hiçbir suçu yokmuş. Of ya gerizekalı Alina. Git sen Koray'a inan sevgilinden ayrıl. Belliydi zaten Kerem'in hiçbir şeyden haberi yoktu, garibim birde boş yere trip yedi. Ha birde dayak yedi, ama onun nedenini bilmiyorum. Babam İzmir'den dönünce konuşuruz.
İstanbul'a geldiğim günden beri Kerem'in belki de benim ruh ikizim olabileceğini düşünüyorum. Beni bir kaç günde kendine aşık eden adam. 
Ama ben onu çok özledim. Pazartesiye kadar da dayanamam. Ama ben onun yanına gidersem ve o beni istemezse? O kadınlaysa? Ya ben onu paramparça yaparım. Sinirlendim şimdi. Yataktan kalktım ve üzerime montuma giyerek çıktım odamdan. Saat gecenin biriydi ve muhtemelen herkes uyuyordu. Yine de sessizce alt kata indim. Mutfaktan gelen sesle durdum. Kim var şimdi orada? Kafamı uzatıp baktım kapıdan. Mustafa ıslık çalarak kendine sandviç yapıyordu. Rahatlıkla derin bir nefes verdim. Annem veya babam olmadığı için mutluydum.
Mutfağa girdiğimde Mustafa kafasını bir saniyelik sandiviçinden kaldırıp baktı bana. 
- Nereye gidiyorsun? - dedi
- Kerem'in yanına.
- Ya geç kaldıysan?
- Neye? - dedim kaşlarımı çatarak
- Ona.
- Umarım kalmamışımdır.
- Umarım.
Arkasına yaslanıp yemeye başlayınca gözlerini benden ayırmadan baktı.
- Sen birine geç kalmışsın. Gözlerindeki acıyı görüyorum. - dedim sessizce
Sadece gülmekle yetindi. Doğru düşünüyordum. Belli ki vardı bir acısı.
- Bence artık gitmelisin. - dedi
- Peki. Eğer biri uyanıp yokluğumu anlarsa...
- Korkmana gerek yok. Seni kurtarmanın bir yolunu bulurum. - dedi beni bölerek
- Tamam.
- Ama sen de beni yemek yerken görmedin. Ablam beni diyetteyim sanıyor da. - dedi gülerek
- Peki. Teşekkür ederim Mustafa.
Mutfaktan çıktıktan sonra spor ayakkabılarımı giyip hızla çıktım evden.

Kerem'in anlatımından:

Uyku tutmadığı için koltukta yatmış maç izliyordum. Olanlardan sonra nasıl uyku tutar ki?
Alina'yı özlemiştim. Ona sarılmak, öpmek istiyordum. Şimdi gelse, barışsak, sonra beraber uyusak. Saçmalama Kerem. Kız ordan buraya nasıl gelsin gece vakti?
Birden çalan kapıyla irkildim. Kim gelmişti bu saatte? Yoksa Açelya geri mi gelmişti? Kalkıp söylenerek kapıya yöneldim.
- Bir sen eksiktin hayatımda. Hiç derdim tasam yoktu zaten benim!
Kapıyı açıp karşımdakini görünce küçük bir şok yaşadım. Karşımda minyon pijamalarıyla duruyordu Alina.
- Alina? - dedim
- Merhaba. - dedi sessizce
- Merhaba.
- Yalnız...yani müsait misin?
- Evet yalnızım.
- Seninle konuşmak istediğim bir konu var. İçeri geçebilir miyim? Hem  biraz üşümeye başladım. - dedi gözlerini benden kaçırarak
- Tabi.
O içeri girince kapıyı kapattım. Ama hala şoku üzerimden atamamıştım.
- Otursana. - dedim
- Peki. - dedi ve koltuğa oturdu
- Nasıl geldin? - dedim yanına oturarak
- Taksiyle.
- Seni dinliyorum, konuşmak istediğin konu ne?
- İkimiz.
Derin bir nefes aldı ve konuşmaya devam etti:
- Özür dilerim. Seni yapmadığın bir şey ile suçladım ve ilişkimizden vazgeçtim. Başkalarına inandım, ama sana inanmadım. Her şeyin durumana az önce vardım. Herşey yalanmış Kerem. O kadının hamileliği yalan. Bizi ayırmak için yapmışlar bunu. - dedi gözlerime bakarak
- Biliyorum. Kadın bana o kadar çok yalan söyledi ki. - dedim
- Gerçekten mi?
- Evet.
O gülünce ben de onu seyrettim. Bir insan bu kadar mı güzel gülebilir?
Kafama dank eden şeyle çattım kaşlarımı.
- Sana o kadının benden hamile olduğunu kim söyledi? - dedim
Birden gülmeyi kesti, on saniye sonra konuştu:
- Özel numaradan mesaj geldi. - dedi
- Ne yani telefonuna gelen bir mesaj yüzünden mi ayrıldın benden Alina?
- Özür dilerim.
- O kadını elime geçirirsem çok fena yapacağım. - dedim dişlerimin arasından
- Ona zarar verme. Ya gerçekten hamileyse?
- O bizi ayırdı ve senin düşündün şey onun hamile olup olmaması mı?
Hiç beklemediğim bir anda yerinden kalktı ve kucağıma oturup beni öptü. Bu kız bu ani hareketleri ile beni öldürecek yemin ediyorum. Ellerimi beline dolayıp öpücüğünü karşılık verdim.
- Üzgünüm sevgilim. Yaptığım herşey için pişmanım. Beni affedecek misin? - dedi
- Kızmadım ki sana. - dedim ve sıkıca sarıldım
- Bi sakıncası yoksa bu akşam sizinle kalabilir miyim Kerem bey?
- Sormanız hata küçük hanım. - dedim yüzüne öpücükler kondurarak
Gülerek ellerini bana sarıp kafasını boynuma gömdü, ben de o mis kokulu saçlarını öptüm.
Kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı.
- Kerem? - dedi
- Söyle sevgilim?
Bunu duyunca gülümseyip devam etti:
- Seni seviyorum. - dedi sessizce
- Ben de seni seviyorum küçüğüm. Hem de çok.

Baş Belası KüçüğümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin