Alina'nın anlatımından:
Gözlerimi belime dolanan el ile açtım. Dikkat ederek arkamı döndüm ve uyuyan Kerem'e baktım. Dudaklarını şişirmiş uyuyordu yine. Gülümseyip yanağına dokundum. Yeni çıkmaya başlayan sakalları parmaklarıma battığında birden kirli sakalı ne kadar sevdiğimi fark ettim onun yüzünde. Uzanıp burnunu öptüm ve sessizce kalktım yataktan. Komodinin üzerinden telefonumu aldım ve saate baktım. Saat sabahın beşi. Peki hafta arası bile saat altıda zor kalkan bir insan nasıl oldu da pazar günü pat diye kalkıverdi saat beşte? Aşktan galiba. Değişmeye mi başladım yoksa ben?
Kerem'i bir kez daha öpüp odadan çıkıp, sonra evden de çıktım. E ben şimdi eve nasıl döneceğim?
Neyle geldiysen onunla dön Alina.
Taksiyle mi gelmiştim ben? Galiba taksiyle. Evet ya kesin taksiyle. Offf kafama Kerem vurmuştu. Pardon, kafama aşk vurmuştu. Ama Kerem de olabilir. Baksana her beş kelimeden biri Kerem oluyor. Adam bildiğin kanıma girmiş.
Önümde duran Range Rover'a baktım.
Aklıma gelen fikirle gülümsedim. Eve dönüp arabanın anahtarlarını aldım sessizce Kerem'i uyandırmamaya özen göstererek. Arabanın kapılarını açıp bindim. İlk önce keremi takalım. Bak yine Kerem dedim ya. Kemer o kemer. Kemerimi taktım ve arabayı çalıştırdım.
Bu yaptığım şey için Kerem beni öldürecekti, ama ne yapalım, söz verdi. Gaza bastım ve eve doğru sürdüm.Kerem'in anlatımından:
Birden çalan telefonla irkildim. Gözlerimi açıp Alina'yı aradım yatakta, ama yoktu. Telefonu elime alıp açtım.
- Kerem Soylu? - dedi karşıdaki
- Evet buyrun? - dedim yataktan kalkarak
- Ben İstanbul emniyet şubesinden arıyorum. Az önce sizin aracınızla kaza olmuş. - dedi adam
- Ne?
- Korkmanıza gerek yok, yaralanan yokmuş. Sadece arabada hasar varmış.
- Peki ya kim sürüyormuş arabayı?
- Onu bilmiyorum, şu anda buraya geliyor. Arabanızla kaza yapan kişiyi sorguya çekmek zorundayız, çünkü diğer sürücü şikayetçi. Arabanızı almak için buyrun lütfen.
- Hemen geliyorum.
Telefonu kapatıp hızlıca eşofmanımın üzerine bir tişört geçirdim.
- Alina? - diye seslendim giyinirken
Ses gelmeyince bir kaç defa daha seslendim. Belli ki Alina erkenden çıkmıştı evden. Cüzdanımı alıp hızlı adımlarla çıktım evde. Diğer arabaya atlayıp yola koyuldum.Alina'nın anlatımından:
- Son defa soruyorum kızım. Neden ehliyetsiz araba kullandın? - dedi polis
- Çünkü kullanmayı biliyorum. Zaten ehliyetimi bu hafta arası alacağım. Ne var bunda bu kadar anlamadım? - dedim
- Ehliyetini almadan veda ettin ya evladım. Aşk olsun sana. - dedi
- Ne diyorsun polis amca ya? Niye benim ehliyetim alınıyor? Diğer sürücü hatalıydı bi kere. Makas yaptı. Niye onun ehliyeti alınmıyor. Ehliyeti bırak adamı buraya bile getirmediniz oracıkta bıraktınız.
- Kızım senin kafan mı güzel? Alkol sıfır yazıyor burda. Anlamadım gitti.
- Yok amca Keremliyim ben.
- Arabanın sahibi Kerem mi? Korkmana gerek yok. Aradılar onu şu an yolda. Gelir birazdan.
- Ne yaptın amca sen? - dedim
- Kerem Soylu'yu arattım evladım. Ne var bunda bu kadar şaşırıcak? Araba onun.
- Of amca ya. Kerem beni öldürecek. Sormadan aldım arabayı.
- Kerem senin neyin oluyor?
- Sevgilim olur kendisim. - dedim sırıtarak
- Korkma. Kıyamaz sana. - dedi amca gülerek
- Kerem'i tanıyor musunuz?
- Babası asker arkadaşımdı.
- Ya bende ki şansa bak. Kocaman İstanbul'da getirildiğim şubenin müdürü sevgilimin babasının asker arkadaşı. - dedim
- Rahmetli babası. - dedi amca üzgün bir şekilde
- Evet.
- Seni tanısaydı belki severdi.
- Niye belki amca? Bende sevilmeyecek tip mi var?
- Yok be kızım. Tatlı birine benziyorsun da rahmetli oğullarını çok severdi, hatta bazen Ayten'den bile kıskanırdı. Gelin istemiyoru. - dedi amca gülümseyerek
Tıklatılan kapıyla isyan ettim. Hayır ya Kerem kesin beni öldürecekti.
- Gel. - dedi amca gülmeye devam ederek
Beklediğim gibi. Kerem içeri hışımla daldı. Dingonun ahırı mı burası? Yavaş girsene.
- Alina? - dedi şaşırmış bir yüz ifadesiyle
- Efendim sevgilim? - dedim tatlı olmaya çalışarak
- Sen burada ne yapıyorsun? Hem kaşına ne oldu? Yoksa arabayı...Sen yaptın değil mi?
- Kim? Ben mi? Ne arabası? Günahımı alıyorsun sevgilim. Salih bey amca biraz yardım etsen. - dedim polis amcaya bakarak
Adam sadece bize gülüyordu.
- İnanmıyorum sana Alina. Salih amca diğer sürücü şikayetini çekmesi için ne yapabilirim? - dedi Kerem
- Hiçbir şey oğlum. Ben konuştum onunla geri aldı şikayetini.
- Teşekkür ederim Salih amca.
- Rica ederim. Hem korkma senin ehliyetini falan almayacağım. Bir dahakine daha dikkatli olman için seni biraz korkutmaya çalıştım. - dedi bana bakarak
- Şimdi gidebilirmiyim ben? - dedim ayağa kalkarak
- Evet.
- Çok teşekkür ederim Salih amca. - dedim ve kapıya doğru yöneldim
Birden pijamamın alt kısmını sıkıca kavrayan bir el beni geriye doğru çekti. Geri vites Kerem'in yanına döndüm.
- Teşekkür ederim Salih amca. - dedi Kerem
- Lafı mı olur. Yine beklerim.
- Tövbe de amca ya. - dedim
- Alina düş önüme. - dedi Kerem
Salih amcanın odasından çıkınca Kerem pijamamı bıraktı ve bana baktı.
- Özür dilerim. - dedim ayaklarıma bakarak
- Bu kadar sorumsuz olma Alina. Ya sana bir şey olsaydı? - diye azarladı Kerem
- Ama hiçbir şey olmadı. Sadece kaşım patladı Kerem. Büyütmeye gerek yok.
- Peki. Bu seferlik öyle olsun. Ama bir daha yalnız başına ehliyetsiz yola çıkarsan...-
- Biliyorum. Biliyorum. Bitirmene gerek yok.
Kerem'in elini sıkıca tuttum ve yürümeye başladık.
- Şimdi ne yapıyoruz? - dedi
- Benim eve gitmem lazım. Annem uyanmadan odamda olmalıyım.
- Peki. Gel bırakayım seni.Koray'ın anlatımından:
Temiz havayı çektim ciğerlerime. Sabahları ne de güzeldi sahil. Kokusu, görüntüsü, sesi bile bir hayli değişikti.
Yanıma oturan kişiyle açtım gözlerimi. Emin gelmişti.
- Söyle bakalım. O piçi na yapacağız? - dedi
- Hoşgeldin kardeşim. - dedim gülerek
- Hoşbuldum. Ama o şerefsizi öldürmek için sabırsızlanıyorum.
- Öldürmeyeceğiz. - dedim
- Ne? Peki ya Zehra ne olacak? Eğer biz o adamı öldürmezsek o Zehra'yı öldürecek. Tıpkı İrem gibi mi olsun istiyorsun? Sevdiğin bir kişiyi kaybetmek çok zor Koray.
- Biliyorum. Unnutuysan annemle babamı kaybettim ben.
- Özür dilerim. - dedi Emin
- Onu öldürmek yok. Süründürmek var. Bu dosyada onunla ilgili herşey var. Bir kaç gün sonra deposunda mal alımı olacakmış. Polisi ara ve onu ihbar et. Sonra da dosyadaki numaraları ara. Onlar bizim için çalışan polis. Mesut'u hapisaneye tıkmak için herşeyi yaparlar.
- Peki sen ne yapacaksın? - dedi
- Gideceğim.
- Ne?
- Bi süreliğine yurtdışına gideceğim.
- Neden?
- Abime çok büyük bir ihanet ettim.
Biraz uzaklaşmaya ihtiyacım var.
- Peki ya Zehra? - dedi
- Sana emanet. - dedim
Oturduğum yerden kalktım. Emin'de kalkınca sarıldım ona.
- Bunu Alina'ya ver. - dedim elimdeki zarfı vererek
- O kim?
- Abimin sevgilisi.
- O kızla aranda bişey mi oldu yoksa? O yüzden mi gidiyorsun?
- Hayır. Beni en iyi anlayan kişi o.
- Peki. Hemen gidip vereceğim.
- Yarın ver. Ben yokken.
- Tamam kardeşim.
- Hoşçakal kardeşim. -dedim
- Hoşçakal.
![](https://img.wattpad.com/cover/37244590-288-k192009.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baş Belası Küçüğüm
Novela Juvenil- Kerem. - diye başladı Ama bitirmesine izin vermedim. Onu kapıya doğru ittim ve kalçasından tutup kaldırdım. Kollarımın arasında mahsur kaldı. Ellerini korkuyla omuzlarıma koydu. - Beni yere in...- Onu ilk gördüğümden beri yapmak istediğim ş...