19

8.1K 692 107
                                    

*medyayla okumanız önemle rica olunur*

sabah kalktığımda jungkookun kafasının hala göğüsümde olduğunu farkettim. nazikçe dönüp telefonuma baktım. öğlen olmuştu bile ve jungkookun uçağının kalkmasına yalnızca 2 saat kalmıştı. jungkookun alnına bir öpücük kondurdum ve kalkması gerektiğini kulağına fısıldadım. jungkook zaten genelde çok derin uyumadığından dolayı kulağına fısıldarken uyandı. bir anda olanlara anlam vermeye çalışırcasına bana baktı.

"biraz daha uyursan uçağı kaçıracaksın."

jungkook hızlıca ayağa kalkıp biraz aşağı düşen pijamasını karnına kadar çektikten emin olduktan sonra tuvalete girdi, yüzünü yıkayıp saçlarını düzelttikten sonra yerden pantolonunu alıp şaşkınlıkla giymeye başladı.

"sanırım havaalanına beni sen bırakmayacaksın, bana gülmek yerine kalkıp hazırlansana!"

"tamam efendi hazretleri, hemen kalkıp hazırlanacağım."

fazla salaş olan tişörtümü ve blucinimi giydikten sonra jungkookun hala hazırlanmaya çalıştığını gördüm.

"hadi ama jungkook sadece uçağa bineceksin."

"sende biraz özensen iyi edersin jimin iş yerinden bir çalışanın seni bu halinle görürse bir daha ciddiye alacağını sanmıyorum."

"ciddiye almazsa kovulur kookie"

"ah..tabi"

cüzdanını ve biletini cebine koyduktan sonra önceden hazırlamış olduğu valizini eline alıp kapıya doğru yöneldi.

sonunda jeju havaalanına gelmiştik. uçağın kalkmasına 1 saat kalmıştı ve uçak kalkmadan yarım saat önce jungkook uçağa binmeliydi. bir ekrana bir de birbirimize bakıp aptal aptal gülüyorduk nedensizce.

"oraya gittiğinde ben olmayacağım yani içtiğinde kusmuğunu kimse temizlemeyecek jungkook bu yüzden orada içmemeni öneririm."

"gerçekten son sözleriniz bunlar mı bay park?"

"son" kelimesi içimi acıtıyordu. gerçekten jungkooka yüzyüze söylediğim son sözler olabilirdi. belki o döndüğünde ben çoktan gitmiş olacaktım.

"bir de orada çok yaramazlık yapma, gelip seni azarlayamam biliyorsun seyahatlerden çok hoşlanmam."

"biliyorum jimin."

kırmızı beresinin altından acı bir gülümsemeyle karşılık verdiğinde uçak listesine baktım ve gitme zamanı gelmişti. sarılmak için kollarımı açtığımda dudağıma doğru eğilmişti.

"jungkook havaalanındayız, bu doğru değil."

neyin doğru olduğu umrumda değildi fakat eğer son kez öpüşürsek onu bir daha bırakamazdım ve yavaş yavaş ölümümü görürdü.

yüzüme dudaklarını yok edip baktığında bir anda sarıldı ve omzumda hıçkırıklara boğuldu.

"seni çok özleyeceğim jimin, hemde çok."

cevap vermemiştim ağzımı açarsam gözyaşlarımın onun omzunu ıslatacağını biliyordum.
"hadi git şimdi küçük bunny"

last kiss > jikook ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin