"gerçekten merak ediyorsan, onu buraya çağıracağım."
"çağır."
jungkook odadan ayrıldığında getireceği kişinin kim olabileceğini düşünüyordum. biraz bu düşüncemi derinleştirdikten sonra kapının gıcırtısıyla kafamı kaldırdım.
"bak jimin! bu benim yeni arkadaşım. o bir japon."
karşımdaki şeyin mükemmelliğine inanamayarak gözlerimi birkaç kere kırpıştırdım. sanırım bu güzelliği görmeden ölmemem gerektiği için getirdiği japonyanın erkek tanrısıydı.
"m-merhaba ben jimin"
"merhaba ben haruko, jungkookun sevgilisiyim"
jungkookun sinirlenerek karşımdaki tanrıyı dürttüğünü gördüğümde içimdeki acıyla dudaklarımı sıkarak gülümsemiştim.
"siz ikiniz gerçekten çok yakışmışsınız"
"jimin aslında biz sevgili değiliz"
yanındakini tekrar yalan söylemesi için dürttüğünde haruko jungkooka garip bir şekilde bakıyordu.
"sorun yok jungkook sakin ol. kim ölü birini bekler ki?"
ağzımdan küçük bir kahkaha çıktığında jungkook ve sevgilisine dönüp kollarımda sürekli duran iğneleri acı bir gülüşle gösterdim.
"cevap vereyim kimse beklemez jungkook"
kalbim şuan olanlardan dolayı ezilmiş gibiydi fakat gülüyordum. acınla dalga geçersen acını daha az hissedersin. ben kendimi hissetmiyordum.
"jimin özür dilerim"
"bu özür dilenecek bişey değil jungkook sevgilinin yanında beni daha acınası bir duruma sokuyorsun"
jungkooka dönüp göz kırptığımda sevgilisi odadan çıkmıştı.
"keşke gitmeseydi daha nasıl tanıştığınızı falan anlatmamıştınız oysa ki"
jungkook odadan bir eliyle gözyaşlarını tutup hıçkırarak çıkmıştı. dönmesini istemiyordum. çünkü nefesim daralıyordu ve ben acizdim.
___________________
yazarken göğüsümde sigara söndürdüler resmen, bu nasıl acı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
last kiss > jikook ✅
Фанфикfakat sen Jimin, "ben yokkende aşk vardı" diyorsun. gece yokken yıldızlar varmış gibi, yağmur olmadan gökkuşağı çıkıyormuş gibi...