GÖKYÜZÜNDE BİR GÖKÇE (Bölüm 20)

20 5 0
                                    

Gökçe : Öncelikle her şey için sana çok teşekkür ediyorum. Yaşattıkların için sana ne kadar minnet duyuyorum bilemezsin. İyi ki seni tanımışım. Ömrümün en güzel yılları senin yanındayken geçti.

O güne kadar seninle evlenmeyi bile düşünüyordum. Fakat o gün beni benden alan bir mektup beni parçaladı. Hayatım boyunca babamı affetmeyeceğim. O günden sonra annem beni zor yatıştırdı. Ağlamaktan uyuyamadım. Uyuduğumda ise hep rüyalarıma girdin. Senin hakkını nasıl öderim bilemiyorum. O mektubu okuyana kadar 'sevgimize engel olacak kadar güçlü bir şey yok çünkü bizim sevdamız çok güçlü' diyordum. Fakat nereden bilebilirdim Yağız. !

Bir bilsen ciğerim nasıl yanıyor. Bir bilsen nasıl dağıldığımı. O mektubu okuduğum andan itibaren düşündüm yağız. Bu yolun sonu nereye varacak diye. Kaç gecemi gündüz ettim. Sonra oturup düşündüm. Faruk ile bu konuyu görüşmek için onu bize davet ettim çünkü evden dışarıya çıkamadım sürekli annemin yanında olmam gerektiğinden. Oturduk konuştuk o da her şeyi anlattı bana. Faruk on üç yaşındayken babası tam göğsünün üzerine benim ismimi yazdırmış. Ve o dövme yapıldığından dört saat sonra babası vefat etmiş. Faruk yıllarca düşünmüş. Neden böyle bir şey yaptı diye. Aklına ben gelmişim sonra fakat sormaya cesaret edememiş. Ben çağırıp her şeyi anlattığımda o da bana dövmesini göstermişti. İçim burkulmuştu yağız. ! Durumu benden farksızdı aslında. O da birisini delicesine seviyordu. O günden sonra düşündük taşındık ve karar verdik ki büyüklerimizin sözünü asla çiğneyemezdik. Faruk kararı verir vermez ayrıldı sevdiği kızdan. Bunu sahiden istediğinden yaptığını zannetmiyorum. O da benim gibi babasının işareti ile cezalandıracaktı kendisini. Ben sana haber veremediğim Yağız. Bunu söylemeye cesaret edemedim. Düğünümüz var yarın Yağız. Eğer gelebilecek gücü kendinde buluyorsan Faruk ile seni orada görmekten çok mutlu oluruz. ' Dedi ve yanında duranın Faruk olduğunu belli edermişçesine ellerinden tuttu ve bize müsaade Yağız. Sana bundan sonraki hayatında mutluluklar diliyorum. Sakın bana kızma tüm kızgınlığın babama olsun Yağız. Hoşça kal.

Yağız neye uğradığını şaşırdı ve sevdiği kadının başka bir erkekle el ele masasından kalktığını izledi. Bir şey yapamadığı için kendisine kızıyordu. Gökçe arkasına döndüğünde Yağızın gözlerinden süzüldü yanaklarına birer birer damlalar. Ve hiçbir şey yokmuş gibi dönüp gözyaşlarını sildi ve avucunun içindeki yaşlardan öpüp 'yarın geleceğinden şüphem yok yağız. Eğer beni gerçekten seviyorsan son kez de olsa yanımda olursun.'dedi ve yine izini kaybettirdi.

Duydukları kulaklarında çınlıyordu Yağızın. Kendisini içkiye vurdu. İçti de içti, dur bilmek bilmedi. Ağladıkça, avucunu yumruk yaptı ve vurdu masaya. Nasıl olurda bir kağıt parçası hayatını mahveder insanın diye iç çekti. Hayatının mutluluğunu bulmuşken, sevdiğinin avucunun içinden kayıp gitmesine dayanamadı. Kadehin dibini gördü. Bir kadeh daha saki dedi. Gece izini sabaha bırakmıştı, güneş doğmaya yüz tutmuştu. Yaşamak istemiyordu. Hayatım diye andığı insanı kaybettiyse, hayatta olmasına sebep kalmamıştı. Ölmek istiyordu fakat ölümü bu kadar ucuz olmamalıydı. Sabah olmuş, güneş açmış ve şehirde hareket başlamıştı. Yağız, mekandan salınarak çıkmayı başarmış yürümeye devam ediyordu.

***



Gökyüzünde Bir GökçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin