----------- Bir Yıl Sonra--------
Gökçe ve Faruk dünya evine gireli tam birinci yıllarını kutlayacaklardı bu gün. Ta ki o haber gelene kadar. Yıkılmıştı Gökçe... Yağız, Gökçenin yokluğuna daha fazla dayanamayıp bir avuç hapı yutmuş ve intihar etmiş. Gökçeye haberi Yağızın annesi vermiş telefonda sesi titrek bir halde. Yıkılmış kadıncağız.
Haberi alır almaz Gökçe ve Faruk taziye evine gitmişler. Yağızın annesi Muazzez hanım Gökçeyi Yağızın odasına götürdü ve Faruk'a 'Oğlum sen burada bekle benim kızıma anlatacaklarım var' dediğinde. Faruk ne kadar anlayışlı biri olduğunu ispatlarcasına geçip oturuyor bir kenara ve usulca bekleyişe koyuluyor. Gökçe odaya girer girmez şaşkınlığına hakim olamıyor. Kaç yıl sevdiği ve hatta evliliğin eşiğinden döndüğü adamın evine hiç gitmemişti. Fakat içeriye girer girmez karşı duvarda beraber çekildikleri fotoğraflarını gördüğünde gözleri doluyor.
Muazzez hanım ; 'Bak kızım ! Benim oğlum böyle severdi işte seni.' Diyor oğlunun sevgisini kanıtlamak istercesine. Gökçenin dili lal oluyor ve konuşamıyor uzun süre. 'Oğlum giderken sana bir şey bırakmış kızım! Ben okumaya cesaret edemedim.' Diyerek ağlamaya başlıyor. Ve Gökçe, Mektup kağıdını eline aldığında dokunduğu her saniye Yağızın ellerine dokunuyor gibi hissediyor. Okumaya başlıyor :
Hatırlar mısın ? 'minik serçem' derdim sana. Çünkü ben o gün serçe parmağımı kaldırım taşına vurmasaydım eğer seni tanımıyor olacaktım. Minik serçe parmağım bana seni tanıma lütuf'unu layık gördü. Ben sana hep layık olmaya çalıştım. Senin sevdiğinden de çok sevmeye çalıştım seni. Gülüşüne ömür demişken ben, sen benim ömrümü çaldın benden. Şimdi yaşamanın anlamı ne. ? Küskünüm sana sevgili, beni her gün ölmek için dua ettirdiğin için. Sende haklısın babadır, sözü özüne işliyor insanın. Fakat bende böyle bir sonu hak edecek biri miydim. ?değildim yani en azından bu sonu hak etmediğimi düşünüyorum. Belki bana kızacaksın, intihar ettiğim için. Hatta şuanda bu mektubu okumakta seni şahit tuttuğum için de affetmeyeceksin. İnsan vücudu bir morgda ölmüyor sadece, ben öldüm öldüm dirildim. Yani o soğuk dolaplara girebilmek için gidiyorum. Belki soğuk acıyı kesiyordur. Hem anneler buz koymaz mıydı ? bir yerlerimizi çarptığımızda. Bende yıllar önce sana çarpmıştım ve o zaman yanımda annem yoktu. Şimdi yetmezmiş gibi bir kez daha çarptım yokluğuna. Yine buz koyacak kimsem yoktu etrafımda. Bende buz gibi dolaba girmeyi seçiyorum artık. Beni senden kopartan bir mektup parçasıydı. Ve bu yüzden seni de benden alan şey bir mektup olsun istedim. Minik serçem ' benim tek suçum seni sevmekti demiştim' hatırladın mı.? Sana da yazıklar olsun sevgili. Beni haklı çıkarttığın için. 'Bu mutlu günümüzde eğer gelecek gücü bulabilirsen seni de aramızda görmekten mutluluk duyarız demiştin' şimdi aynı şeyi ben sana söylüyorum Minik Serçem ' Cenaze namazıma gelecek gücü kendinde bulabilirsen eğer seni de bekliyorum.
***
2 ay sonra Gökçe hamilelik testi sonuçlarını aldığında mutluluktan havaya uçuyordu çünkü evliliklerinin ilk meyvesini tadacaklardı. Faruk adının ne olacağını sorduğunda: Yağız olacak ! O ölmedi, onu yaşatacağım.'dedi ve doğan çocuklarının adını Yağız koydular.
-----SON-----
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzünde Bir Gökçe
Teen FictionGece yarısıydı ve ben her gece olduğu gibi yine kendimi gecenin sessizliğine atıverdim. Evden çıktığımda bir kış gecesinde olduğumu unutmuştum, kısa giyindiğimin farkına vardım ve hemen geri dönmek istedim fakat ben dışarıya çıkalı epeyce bir süre o...
