Eve yetişene kadar gözlerimi açamadım. Başım dönerken eve geldik. Kapıyı Sırma açtı ve beni kanlar içinde görünce yaralandığımı sandı. Michael ona yaralanmadığımı anlatırken ben David'in kucağından inip Freya'nın odasına çıktım. Hala ruhu dönmemişti bedenine. Melek kanatlarını açmış odanın ortasında oturuyordu. Anladığım kadarıyla ruhu aramak için transa girmişti. Kendi odama geçip odamdaki banyoyu kullandım. Üzerimdeki kandan kurtulunca yorgun bir şekilde temiz kıyafetler giyip tekrar Freya'nın yanına döndüm. Freya'nın yanındaki tabureye oturdum. Birkaç dakika sonra omzumda Freya'nın elini hissettim; ama yoktu. Ruhu odadaydı belki de bedenine dönmüştü. Heyecanla nefesimi tutarken Freya gözlerini açtı. Freya vazgeçmemiş beni yalnız bırakmamıştı.
Sevinçle bağırdım "Freya uyandı!"
-Freya
Gözlerimi açıp önce tavana uzun uzun baktım. Mysrila'nın ardından Melek ve David'in sevinçli sesleri bakışlarımı tavandan çekip onlara çevirmeme neden oldu.
"Böyle bağırmaya devam ederseniz bende ölmeye devam edeceğim" dedim yataktan kalkarken. Mysrila ağlayarak bana sarılınca önce şampuan hemen ardından da insan kanı kokusunu alınca şaşırdım.
"Mysrila birilerine zarar mı verdin?" sorum sarıldığım kardeşimin kaskatı kesilmesine sebep olurken cevap veremedi.
"Bunları sonra konuşalım. Yemek yemen ve enerjini toparlaman gerek. Kramisha et çorbası yapmıştı" David konuyu değiştirirken Mysrila kollarımdan çıktı.
"Ben getireyim sana hemen!" Çorba getirme bahanesi ile suçluluğundan kaçıyordu.
"Mysrila ne yaptıysan istemeden yaptın; bundan ikizim olduğun kadar eminim" dedim. Kardeşim bana döndüğünde gözleri yaşlarla dolmuştu bile.
"Dönüşümümü kontrol edemiyorum. Bir sürü avcıyı öldürdüm!"
Ne diyeceğimi düşünürken Kramisha elinde çorba tabağının bulunduğu tepsi ile içeri girdi.
"Yemeğini yedikten sonra aşağı gel de konuşalım. Ayrıca alttaki vahşi köpek her an bana saldırabilir. Onunla bir bağın olmadığını sadece ruhsal bir yakınlığınız olduğunu anlatmalısın. Sabrımı sınamaya devam ederse kafasını koparacağım!"
David'in bahsettiği Justin idi ve kesinlikle aşağı inip bu problemi halletmem gerekiyordu. Çorbayı hızlıca içip yataktan kalktım. Kurtinsan olmanın en büyük faydası açık yaralarınızın çabuk iyileşmesiydi. Benim kanımda peri, cadı ve daha bilmediğim birçok canlının kanı olduğu için bu iyileşme süreci daha da hızlı geçmişti. Çorba kasesini bir dikişte içip ayağa kalktım.
"Biraz daha dinlenseydin?"
"Sağ ol Kramisha ama çok işimiz var..." dedim. David'in yanından geçerken beni tutup hızlıca öptü. Yanaklarımın ısındığını hissederken diğerlerinin şaşkınlıkla bize baktıklarını gördüm. Evet aramızda olanları az buz tahmin ediyorlardı ama görmek ayrı bir şeydi.
Elimle yavaşça David'i itip gülümsedim. Diğerlerine bakmadan odadan çıkıp aşağı indim; diğerleri de peşimden geliyorlardı.
"Freya!" Sırma sevinçle boynuma atılınca aynı sevinçle ona sarıldım. Benim için çok korkmuş olmalılardı. Ben de kendim için korkmuştum ta ki ismini hatırlayamadığım biri tarafından yardım için gönderilmiş Elingal'ı görene kadar. Elingal bedenime dönmeme yardımcı olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgar Gezginleri
FantasyBiri yarı kurt yarı cadı, diğeri yarı cadı yarı peri iki kız. Kader gerçekliklerini birbirinden farklı yazmasına rağmen kendi gerçeklikleri için uğraşan iki özgür ruh. Hiçbir yere kendisini ait hissetmemiş yuva kelimesini birbirlerinde bulmuş iki RÜ...