Acaba neden: daha güçlü bir yol bulamam
Savaşmak için Zaman denen kanlı zalimle?
Ve çürümemen neden başka bir kutlu yoldan
Değil de yalnız benim kısır dizelerimde?
Şimdi en mutlu çağın doruğu senin yerin;
Bak can atıyor nice el değmemiş bahçeler
Erdemle sana canlı çiçekler vermek için:
Bu düzmece eşlerden sana çok daha benzer.
Ancak yaşam düzeltir yaşam çizgilerini;
Zamanın kalemi, toy kalemim can katamaz
Ve iç değerlerinde, dış görkeminle seni
Yansıtıp insanların gözünde yaşatamaz.
Varlığını sebil et: sana kalır varlığın;
Kendi elinle çiz ki sürsün bahtiyarlığın.Sone 16 W. Shakespeare
"Sadece o değil bende sana çekmişim Sırma. Tuvalet her şeyden önce gelir" Mysrila'nın laflarından sonra kahkaha atmaya başlamıştık. Ama daha fazla yanlarında kalmayıp tuvalete koştum. Her katta tuvaletlerin olması benim için büyük şanstı.
Tuvaletten çıktığımda kimseyi göremedim. Seslerini duyuyordum ama kendileri yoktu ortada.. Kulak kabartınca üst katlarda olduklarını anladım. Peşlerinden yukarı çıkınca sabah Linet'in yattığı odada olduklarını gördüm. Aldıkları kıyafetleri içerideki dolaba koyuyorlardı.
"O dolabın yeteceğini sanmıyorum" dedim geldiğimi belli ederek. O kıyafetlere daldıkları için beni duymamışlardı bile. Yanlarına gidip Kramisha'yı dürtünce ufak bir çığlık yağmuruna tutuldum. Kahkaha atarken onlarda bana katıldılar.
"Mobilyaları yenilememiz gerekiyor" dedi Eve. Doğru söylüyordu bazı odalarda hiç mobilya yoktu. Bir dolaba hepimiz kıyafetleri sığdırmaya çalışacaktık.
"Şöyle yapsak. Arabadaki yapı malzemelerini siz içeriye taşıyın. Kramisha bize yemek yapsın. Ben Sırma ve Dilan gidip mobilya bakalım. Ne dersiniz?" dedim. Tekrar çarşıya gitmek istemiyordum ama düzenimizi hemen kurmak istiyordum. Günlerden Cuma idi ve pazartesi kaydolacağım okula gidecektim. Hafta sonu ise bütün mobilyacılar açık olmazdı. Ama ben evime en güzellerini almayı kafama koymuştum.
"İyi plan. Yapı malzemelerini içeri taşıdık zaten. Siz hemen çıkın. Saat 3'ü çoktan geçti. İki saate her yer kapanır; hızlı olmalıyız" deyince gülümsedim. Tuvalette çok kalmış olmalıydım. En son sarayda tuvalete girdiğim düşünülürse neyse neyse iğrençleşmemeliyim.
Alt kata inip dışarı çıktık. Evin dışına çıkınca bir an yine midem bulandığını anlayınca nedenini anladım. Kramisha'nın büyülü bariyerleri bende bu etkiyi yapıyordu. Nitekim Kramisha Sırma ve Dilan'ın da çıkması için bariyeri kısa sürelik iptal etti. Arabama ilerlerken izlendiğimizi hissettim. Çaktırmadan etrafa bakınca evin arka tarafındaki koruda sarı renkli gözler görünce ürperdim.
"Herkes içeri geçsin çabuk!" sesimi bir yerlerden bulup çıkarınca Dilan ve Sırma sorarcasına bana baktılar. Kramisha bir şeyler olduğunu anlamış içeridekilere sesleniyordu. "Size içeri geçin dedim!" ben lafımı bitirmeden korudaki çalıların arasından enerjilerini saklamayan iki leprikon çıktı. Boyları en fazla yüz altmış santimdi ve ikisinin de saç ve sakalları kızıla çalan sarı rengindeydi. Gözleri sarının en açık haliydi.
"Merhaba güzel bayanlar. Ben Anderson bu da kardeşim Acren. Siz yeni komşularımızsınız sanırım" dedi yeşil renk tulum giyen leprikon.
"Evet yeni taşındık buraya" dedim. diğerlerinin bariyerlerinin diğer tarafında olduklarından emin olunca gerilmem bir nebze azalmıştı. Onlara elimle orada kalmalarını belirttim. Bu iki leprikon bana zarar veremezlerdi. Zaten saldıracak gibi de değillerdi.
"Sanırım büyü yapabilen biri var aranızda" dedi Acren Kramisha'ya bakarak.
"Siktir!" aklımdan geçen küfrü bastırıp gülümsedim "Evet Kramisha melez bir berav cinidir" dedim. Beravlar ev cinleri denen bir ırktı. Sadece bozulan eşyaları onarır ve ateş oluşturabilirlerdi. Melez bir berav ise daha az büyü yapabilirdi. Bu yüzden berav demek sorunda kalmıştım. Böylece güçlü olduğunu anlamayacaklardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgar Gezginleri
FantasyBiri yarı kurt yarı cadı, diğeri yarı cadı yarı peri iki kız. Kader gerçekliklerini birbirinden farklı yazmasına rağmen kendi gerçeklikleri için uğraşan iki özgür ruh. Hiçbir yere kendisini ait hissetmemiş yuva kelimesini birbirlerinde bulmuş iki RÜ...