Çok sıcak bir yaz sabahına uyandığınızı düşünün. Bu sabahın hayatınızda bazı değişimlere ki o değişimlerin geleceğinizde sağlam olaylara sebep olacağını bilemezsiniz elbet. Öyle günlere ve anlara dönüm noktası deriz. O gün benim dönüm noktamın yaşandığı gündü ve asla o sabahı unutamazdım.Her cümlemde bir kırgınlığımı, bir özlemimi, bir acımı ve nefretimi, sevgimi, vatanımı hissedeceksiniz.İçiniz yanacaksa da benim yandığım kadar yanmayacaksınız. Yanmamalısınız. Kurduğum hayallerin o güne kadar basit hayaller olduğunu asıl hayallerin şimdi kurulduğunu bilemezdim tabi. ilk hayallerimin kurulduğunu güne gidiyoruz ve her şey böyle başlıyor.
Temmuz sabahı. Bilirsiniz o temmuz sıcaklarını.Ağustostan da sıcak olduğu olur bazen.Ne kadar sıcaksa artık İstanbul'un sıcağında balkonda uyuyarak bulmuşum ferahlığı.Sabah saatleri 9-10 gibi bir telefonun sesiyle uyandım ve uyanışımın bir dönüm noktasının başladığı yer olacağını bilemezdim. Arayan bir yüzbaşı.Telefonda kibar bir tonla sabahın ilk sesini ondan işittim.
-Oğuz Ertürk ile mi görüşüyorum?
-Evet buyrun
-Kara Harp Okulu'ndan arıyorum Oğuz.Ben Yüzbaşı Sezer
Tabi komutanım falan yok o sıralar.tamam efendim olur efendimle yapacağım bir konuşma oldu aramızda.Ben Yüzbaşı dediğinde zaten bi heyecan sarmıştı bedenimi.Abi de desem çok hor görmezdi sanırım.
-Dinliyorum efendim
-Oğuz, yedek 365 olarak beklediğiniz Harbiyeden size sıra geldi.Yarın sabah harbiye de olmanız gerekmekte.İstenilen evraklar ve malzemeler sitemizde mevcuttur.Tebrik ederiz.
Konuşmamı peki efendimle bitirdim.Bi değişik duyguydu o an.Tabi öncesinde mülakatlara gittim Ankara'ya, testlerden başarıyla geçsem de yedekten geleceğini sanmazdım.Sonradan anladım neden asil kazanan insanların bırakmak istediklerini.O ortama ilk girdiğiniz anda bile bırakma duygusu başlıyorsa insanda anlamamak çok zor olması gerek bir şey olur. Biraz sevinç ve şaşkınlıkla aileme haber verdim ve o anla başladı dönüm noktam ve yaşayacağım anılarım, dostluklarım, acılarım, sevdalarım.Bir temmuz sabahında İstanbul'da uyandım bu zorlu harbiye yoluna.
İstanbul'un orta halli semtlerinden birinde doğmuş tekstil işçisi bir babanın ve ev hanımı bir annenin ilk evladıyım. Hayalleri olan idealleri peşinde yılmadan koşabilen biri olduğumu ilerleyen yaşlarımda daha iyi anladım. Subay olma ümidiyle, hayaliyle başlayan serüvenime Menteş kampıyla başladım.Kamptan bahsedersek biraz bildiğiniz askeri bir kamp.İzmir'in Urla ilçesinde tatilci yaşlı ve emekli insanların sıklıkla tercih ettiği ve gençler için de vazgeçilmez yazlık yerlerinden biri Menteş.Tabi bu dışarıdan bakılan kısmı.Hani derler etrafımızda askeriye en güzel yerleri kapmış gibisinden.Evet İzmir'in sayılı yerlerinden biridir Menteş kampının arazisi ve o kadar acının, dostluğun yaşandığı bir ikinci yeri de anca Eğirdir'de görebilirsiniz ki oraya da ilerleyen süreçte geleceğim.
Haberi aldığımda ilk önce anne babamla paylaşmayı beklerdim.İstem dışı yarime gitti parmaklarım telefon tuşlarında.Çok efendi bir aile kızı olan Zeynep de benim Harbiye yolumda her şeyim oldu. Üniversite öğrencisi Zeynep'le de dershane yıllarımda tanıştım.Telefondaki sesini duymamla anlattım yüzbaşı diyaloğumu.
-Balım günaydın. Bi hayırlı olsununu alırım
-Oğuz istemediğimi biliyorsun yoksa haber mi geldi?
-Evet biraz önce aradı Yüzbaşı.Ankara'ya çağrıldım
Zeynep yutkundu. Hiç istemedi başından beri asker olmamı. Vatan sevgisinden şüphem yok yeri gelir benden fazla savunur vatan konusu gelince.Benim yaşayacağım zorlukları ve ayrı kalmamızı istemediği sesinin tonlarına kadar vurmuştu güzel gözlümün.O tonla da devam etti konuşmamız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Meskenim Dağlardır Dağlar
Non-FictionBir Subay nasıl yetişir.Aşık olursa neler yapabilir ve vatan sevgisi her şeyin üstesinde gelirse neleri göze alabilir.Anlatılan her şey gerçektir ve ilk ağızdan okumaktasınız. Okuyacaklarınız bile sizi yormaya yetecekken vatan uğruna bunları yaşayan...