Ömür.Süresini bilemediğimiz ama belli bir süre nefes alabildiğimiz iki zaman arası.Doğum ve ölüm arasında bir zaman.Bu zaman uzun olur kısa olur ki bu kısalık uzunluk da görecelidir.Bana bi elli yıl uzun gelebilirken başkasına yetmiş kısa gelebilir.En nihayetinde yetmişin yarısı otuz beş; yolun yarısı eder diyenlerin de kırk altısında ölüme erdiği şu hayatta kimsenin kaç yıl yaşayacağını bilebilme kabiliyeti yoktur.
Senelerin hızlı geçmesi vardır bir de.Küçükken on yaşlarında büyümeye can atarken kırkı görünce yaşımızı söylemeye çekiniriz.Her yaşın kendine göre değerini bilemeyiz ama en güzel yaşların da sağlıklı yaşların olduğu da aşikardır.Böyle çakı gibi yirmili yaşlarında.Dimdik.At gibi koşan arı gibi uçan balık gibi yüzülen yaşlar.Bu yaşları değerlendirmek için bi Harbiye?İyi bir seçenek gibi gözüküyor.
Yaşlarımızın akıp gittiği şu hayatımızda bilmenizi istediğim sadece bir şey var.Şu yeni okumuş olduğunuz bölümün en tepesine gidin bakalım.İlk cümlem ne diyor."Ömür" diyor değil mi? Evet o en başta okuduğunuz zamandan iki dakika sonrasındayız şuan ancak siz "ömür" dediğiniz zamana bile gidemiyorsunuz.Yaşadığınız yaşandı iyisiyle kötüsüyle.Bu yaşadığınız yaşınızı daha yaşayamayacaksınız.Bu yüzden önemlidir geçirdiğin zaman.Sayfanın başındaki zamana bile gidemezken yaşlanınca bu bölümü okuduğum yaşlarımda olsaydım diye yakınacağınızı düşünerek yaşayın yaşantınızı.
Hayatımın en güzel yılları olacağını düşündüğüm on sekiz ve yirmi üç dörtlü yaşlarımda harbiye yollarında dirsek çürüttük.Şaka değil he.Hem Ankara'daki akademik eğitimlerimde masada çürüttüm o dirseği hem de İzmir'de Isparta'da taşta toprakta çürüttüm o dirsekleri.Geçmedi mi sanıyorsunuz aklımdan yaşıtlarımın ne yaptıkları.Ayakkabımın sağ arka kenarı boyasız diye haftasonumu cezalı geçirdiğim bir okulu okurken yaşıtlarımın her gününü bizim ödül olarak saydığımız haftasonu izinleri gibi geçirmesinin zorluğunu düşünmedim mi yaşamadım mı sanıyorsunuz?Düşündük ama uğruna feda etmek diye bir tabir var ya.İşte o feda ettiğimiz zamandı."Uğruna" kısmı ise vatan, millet, bayrak.Bu uğurda geçen yıllarımıza acımıyor aksine mutlu da oluyorduk.
Ömür dediğimiz serüvende asla pişmanlık yaşayacağımız şeyler yapmamalıyız.Kimse bizim mesleğimize karışmamalı.Öğretmen olmayı sevdiğim için yapmalıyım.Devlete girdim mi arkam sağlam diye değil.Bir ressama yeterli değer verilmez belki ama içindeki yeteneği değer verilmiyor diye mesleğe dönüştürmezsen kabullenmiş olursun bu kaderine terkedilen sanatı.Hayatta pişmanlıklarımızsa olacak.Elbette hatalar olabilir ama tekrar söylüyorum yaşanan geçmiştir ve geçmiş de geçmişte kalmıştır.Geçmişe takılarak yaşamak da geleceğinize geçmişten daha ağır etkiler yapabilir.Varsa gelecekten bahsedecek buyursun gelsin şöyle.Dinleriz.Bir şiir gibi dinleriz.Belki biz de bir şiir gibi anlatırız.
##############
Boş verin geçmişi
Var mı gelecekten bahsedecek?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Meskenim Dağlardır Dağlar
No FicciónBir Subay nasıl yetişir.Aşık olursa neler yapabilir ve vatan sevgisi her şeyin üstesinde gelirse neleri göze alabilir.Anlatılan her şey gerçektir ve ilk ağızdan okumaktasınız. Okuyacaklarınız bile sizi yormaya yetecekken vatan uğruna bunları yaşayan...