Artık kampta belli bir süre kalmıştık ancak hala tam harbiyeli olamamıştık.Askerlik yemini edene kadar hepimiz birer harbiyeli adayıydık.Yine bir sabah sporuyla güne başlıyoruz.Komutanımız eksiklerin tamamlanmasıyla koşu için ısınma hareketlerine başladı.Vücudumuzun türlü yerlerini koşu öncesi uyarıyorduk ama o saatte gözlerim değil sağ ayak baş parmağım bile uyuyordu.Komutanın yükses sesli komutları ve havanın gri renginden sarı renge doğru dönmesiyle biz de kendimize gelmiştik ve koşuya başlamıştık.En önde Bölük komutanı gider ve arkasında biz.Bizlerin de düzenini sağlamak üzere bölük komutanın emrindeki takım komutanlarımız var.Hepsi bizim geçtiğimiz bu yollardan zamanında geçmiş ve alınlarının akıyla şanlı yuva harbiyeden mezun olmuş insanlardı.Koşarken nefes bile almakta zorlandığımız olsa da söylenen marşlar daha da zevk veriyordu koşu esnasında.Komutanımız önden bağırıyor ve her söylediğini tekrar ediyorduk.
#Başım dağ, saçlarım kardır ( Başım dağ saçlarım kardır )
#Deli rüzgarlarım vardır (Deli rüzgarlarım vardır)
#Ovalar bana çok dardır (Ovalar bana çok dardır )
#Beenim meskenim ( Beenim meskenim)
#Daağlardır dağlar (Daağlardır dağlar )
Bu marşın aslında Sabahattin ALİ'nin şiiri olduğunu daha sonraları öğrenmiştim.Sanki bizim için yazılmıştı.Çünkü her tarafımız dağ bir yanımız denizdi.Herkes ter içinde kalmış, arkada koşmakta zorlananlar ve geride kalanlar yeni bir gruplaşma oluşturmuştu.Komutan ön taraftan seslendi:
-İçinizde kızlar var beyler, arkada kalmaya utanmıyor musunuz?
Gerçekten de arkada kalanlar arasında kız yoktu ve erkeklere de komutanın sözüyle bir azim gelmişti.Gelmek zorundaydı çünkü koşu sonrası kimsenin alay konusu olmaya niyeti yoktu.Koşu yaklaşık 3 km gibi kısa bir mesafeyle tamamlanmıştı.Kısa diyorum çünkü kampın son günü bunun kat kat fazlasını koşacaktık.Koşunun ardından hemen seyyar duşlara girdik ve deniz kenarında havlu ve terliklerimizle komutanın gelmesini bekliyorduk.Güneş yavaş yavaş yükselmekte ve komutanın ayak sesleri kulağımıza gelmekteydi.
-Şınav vaziyeti al!
Herkes şınav vaziyetini almış ve komutanın emrini beklerken parmaklarımıza batan kum ve taşların acısını da bir yandan çekmek zorunda kalmıştık.Sabrımızı ölçer gibi uzun bir süre de ses çıkmadı komutandan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Meskenim Dağlardır Dağlar
Non-FictionBir Subay nasıl yetişir.Aşık olursa neler yapabilir ve vatan sevgisi her şeyin üstesinde gelirse neleri göze alabilir.Anlatılan her şey gerçektir ve ilk ağızdan okumaktasınız. Okuyacaklarınız bile sizi yormaya yetecekken vatan uğruna bunları yaşayan...