Kırılan Kalbin Parçaları

6.3K 316 111
                                    

İçimde bir ateş yaktılar

Sönmüyor

Cayır cayır yanmaya devam ediyor

Ölüyorum...

DÜZENLENMİŞTİR. OY VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN

Ertesi gün

Tik tak tik tak tik tak tik tak... Gecenin bilmem kaçı. Saatin sesi beynimi delip geçerken gözlerimi daldığı yerden kopardım ve kafamı ellerimin arasına alıp derin bir soluk ikram ettim ciğerlerime. Sözde bu gün okula gidip Toprak hocadan özür dileyecektim ama bugün okula gitmemiştim. Birazcık korku, çokça yorgunluk ve sınav stresiyle evdeydim. Saate baktım ve dört saatin ardından yeterince çalıştığıma kendimi ikna ettim. Birazdan ağabeylerim eve gelirdi. Dün yaşananları ve yarın ne olacağını aklımdan def ederek gerinerek odadan çıktım ve sofrayı kuran anneme yardım etmek için mis gibi kokuların geldiği mutfağa gittim. Ama annem çoktan her şeyi hazırlamıştı bile.

'Of annem yine döktürmüşsün be!'

Dedim masaya bakıp ufak bir ıslık öttürerek. Annem hoş bir kahkaha atarken kapı çaldı ve koşarak açmaya gittim. Ağabeylerim gelmişti! Giray ağabeyimin elindeki ekmek poşetini aldım ve ona sımsıkı sarıldım. Ondan ayrıldığımda Gökalp ağabeyim kollarını açmış bana bakıyordu. Ona da sarılıp yanaklarına sımsıkı iki öpücük kondurdum. Sonra onlar önde ben arkada mutfağa girdik. Ağabeylerim annemle de selamlaştıktan sonra masaya kurulduk. İstemsizce dört senedir boş olan o sandalyeye diktim gözümü. Dört sene öncesine kadar babamın oturduğu sandalyeye...

Masada hafif bir uğultu vardı ama o andan o kadar çok kopuktum ki... Giray ağabeyim bana sesleninceye kadar kaç dakika o sandalyede oturan babamın muhayyeline baktım bilmiyorum.

'Ne oldu Papatyam? Âşık mı oldun da daldın uzaklara?'

Dalga geçtiği muzip gülüşünden belli olan ağabeyime dudaklarımı büzerek baktım. Nereye ve neden baktığımı benden iyi bildiğinden emindim. Konuyu değiştirme çabasını içimden alkışlarken başka bir konuya atladım.

'Uykum geldi benim ya.'

Harbiden de üzerime bir ağırlık çökmüştü sanki. Aniden gelen esnememi bastıramayarak masadan kalktım ve anneme 'Ellerine sağlık' dedikten sonra tekrar odama geçtim. Baygın gözlerle çantamı düzenleyip yatağa uzandım ve kafamdaki bir dolu düşünceyle uyuya kaldım...

***

Saat 07.00'da alarmın kulaklarımı acıtan o sesiyle uyandım. Daha fazla bu işkenceye maruz kalamayacağımı anlayınca alarmı kapattım ve yataktan kalktım. Aniden kalkınca başım dönmüştü sanki. Kafamı hızla sağa sola sallayarak saçma bir kendine gelme çabasına girdim. Odadan çıkıp lavaboya girdim ve işlerimi halledip odama geçtim. Hızlıca üzerime etek ve gömleğimi geçirip ceketimi giydim ve aynanın karşısına geçip saçımı topladım. Kirpiklerime rimel sürdüğüm sırada odamın kapısı açıldı.

Annem yüzünde sabah güneşinden bile sıcak olan gülümseyişiyle bana bakarak 'Kahvaltı hazır kızım hazırlandıysan gel' dedi.

Sırıtarak 'Tamam dedim ve annem odadan çıktığında diğer gözüme de rimel sürdüm. Dudak nemlendiricimi dudaklarıma yayıp çantama koydum. Etrafa hızlıca göz gezdirip çantamı arkamdan sürüyerek mutfağa geldim. Gökalp ağabeyim gazete okuyordu. Bu görüntü karşısında kafamda başka bir muhayyel canlanırken, o muhayyelin nefesimin üstüne sinmesine izin vermeden kıkırdadım. Bana ne olduğunu anlam veremediğim ama sevimli olan bir bakış fırlatınca 'Emekli yaşlı amcalara benziyorsun' dedim. Homurdanmaktan başka bir şey yapmadı. Ben de sandalyeye kuruldum ve ağzıma bir zeytin attım. Ardından da ufak bir parça ekmeği de ağzıma atıp çayımı doldurdum. Birkaç lokma daha yemiştim ki Giray ağabeyim içeriden seslendi

Hoca Branşın Ne?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin