Hırka

3.4K 150 9
                                    

DÜZENLENDİ! YENİDEN OKUYUN LÜTFEN!

Pek olayın olmadığı ama bazı olaylara temel olan bir bölümle karşınızdayım. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Olaylar kızışıyor. İyi okumalar! 

Multi: Hırka

Not: Şarkıyı seslendirme kısmını OnurCan Özcan'ın seslendirme şekline göre yazdım. Multi sadece gitar ile söyleniyor. Özellikle o kısmı dinleyerek okumanızı öneririm. 

Birçok fay hattına ev sahipliği yapan bedenimde, içinde geçmişi barındıran ana fay hattı kırıldı ve bedenim şiddetli depremlerle sarsılmaya başladı. Ölüme gebe çığlıklar yükseldi içimden. Birden fazla gözyaşı intihar etmek için aktı gözümden. Bedenimdeki sarsılmayı durduramadım. Kafamda sağa sola koşan tilkiler kafamdaki enkazın altında kalırlarken son kelimelerini fısıldadılar: Babanın katili artık özgür!

Eve geleli on dakika bile olmamıştı. Serviste bir şeyleri kırmamak, bağırarak ağlamamak için kendimi zor tutmuştum ama şimdi kendimi tutamıyordum. Salonun ortasında sinirle sağa sola volta atıyordum. Annem korku dolu gözlerle beni izliyordu. Annem, hışımla ettiğim talep üzerine Giray ve Gökalp'i aramıştı. Yoldalardı ve geleceklerdi.

Çağan denen adamın bana verdiği zarfı eve gelir gelmez çantamdan çıkarmıştım ve zarf elimde durmaktan buruşmuştu.

'Papatya ne oldu kızım? Neden bir şey söylemiyorsun?' Anneme cevap vermedim.

Elimdeki zarfı biraz daha sıktım ama hemen sonra çaprazımda duran koltuğa oturdum ve açtım. İçindeki katlanmış kâğıdı çıkarıp okumaya başladım.

'Fazla vaktiniz yok Soner kardeşler. Babanızın kaderini paylaşmak istemiyorsanız eğer işbirliğine olumsuz yaklaşmayın. İşin içine polisi katarsanız olacakları biliyorsunuz.'

XxX

Bilgisayar çıktısı olan bir kâğıttı. Bu kısa yazıda gözlerim sadece dört kelimeyi defalarca kez eşeledi. 'Babanızın kaderini paylaşmak istemiyorsanız...' Nefesim boğazıma oturdu. Gözlerimi sımsıkı kapattım ve gözlerimden art arda akan birkaç damla gözyaşının intihar etmesine izin verdim. Ağlıyor olmam annemi daha fazla endişelendirmiş olmalı ki sesini daha da yükselterek kurduğu cümleyi sertleştirdi.

'Papatya ne oluyor dedim sana!' Kızardığına emin olduğum gözlerimi açtım ve annemin gözlerinin içine baktım. Korku ve endişe oradaydı. Annemin gözlerinde birbirlerine sarılmış bir halde bana bakıyorlardı. Dudağımı kanatacak kadar kuvvetli bir şekilde ısırdım ve cevap vermeyeceğimi belirten bir ifade yerleştirdim yüzüme.

Sonra aklıma dank etti. Giray'ın, Gökalp'in, annemin ve hatta Toprak hocanın... Hepsi bir şeyler biliyordu. Hepsi o adamın hapisten çıktığını biliyordu!

Zil, fırtına öncesi sessizliği ortadan ikiye yararak çaldığında annem kapıyı açmaya gitti. Ben ise irkilerek yerimden kalktım ve bakışlarımı salonun girişine diktim. Giray ağabeyim çatık kaşlarla içeriye girdi.

'Ne oldu Papatya? Neden bizi apar topar eve çağırdın?' Gökalp ağabeyim de içeri girdi ve ardından annem gözüktü. Konuşmadan önce derin bir nefes doldurdum ciğerlerime.

'Asıl bunu benim sormam gerekmiyor mu? Yani neler olduğunu. Ne dersiniz?'

Gökalp ve annem sessiz kalırken, Giray 'Ne saçmalıyorsun kızım?' dedi.

Kafamı geriye yatırarak ölmek isteyen gözyaşlarımı oldukları yerde tutmaya çalıştım ama nafileydi. Yaşlar önüne koyduğum engele rağmen yanağımda özgürlüğe giden ıslak bir yol çizdi. O an fark ettim ki ölümün önüne hiçbir şey geçemezdi. Kafamı indirdim ve Üçünün de yüzüne baktım. Sonra birkaç adımda yanlarına ulaştım ve elimdeki kâğıdı Giray'a verdim.

Hoca Branşın Ne?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin