Bölüm Şarkısı: Ferah Zeydan Yanlışız Senle
Zannetme Hiç Bitti Her Şey
Deyip Gitmek Çok Kolaydır
Bazen Acı Öyle Bir Şey
Yaşaması Zor Olaydır
Hatıralar Dalga Dalga
Vurup Vurup Fırsatıyla
Kalır Kalır Durur
İntikamı Var
Bir Gün Geçse Bir Gün Geçmez
Ben Affetsem Seni Aşk Affetmez
Aman Aman Yine Yalan
Demek Ki Biz Boşa Yanmışız Senle
Bir Gün Geçse Bir Gün Geçmez
Ben Affetsem Seni Aşk Affetmez
Aman Aman Yine Yalan
Dedim Ki Biz Büyük Yanlışız Senle
Fark etmez Hiç Geçti Artık
Dedim Ama Hep Yalandır
Benim Senden Ayrı Kalmam...
Durduk Yere Ağlamamdır
Ferah Zeydan
Toprak Hocadan:
Herkesin içinde yaşadığı görünmez sınırları vardır ve kişinin isteği dâhilinde diğer kişiler bu sınırları aşabilir veya bu sınırların kıyısına bile yaklaşamaz. Herkesin yaşamı, inancı, kültürü farklıdır ve insanın kendisi dışında kalanlar tüm bunlara saygı duymak zorundadır.
Ertesi gün yine okula gitmek için hazırlandım ve çantamı alarak evden çıktım. Gözlerim anında asansör bekleyen Papatya'yı buldu. Bana kısa bir bakış fırlatarak asansöre bindi. Ben binmedim çünkü bir kadınla özellikle bu kadar küçük bir alanda birkaç saniye bile olsa kalmam halvetti. Halvet, kimsenin göremeyeceği ve istekleri dışında kimsenin giremeyeceği, ev veya kapısı kilitli oda gibi kapalı veya kapalı sayılan bir yerde yalnız başlarına kalmak manasına geliyordu. Asansör her ne kadar kapalı olsa bile, her katta durma ihtimalinin olması ve her an başkasının asansöre binmesinin mümkün olmasından dolayı halvet gerçekleşmezdi.
Bununla birlikte, elektrik kesintisi veya arızalanma gibi bir durumda asansörde uzun süre mahsur kalma olabileceğinden, asansöre bir bayanla erkeğin yalnız olarak binmekten kaçınması daha uygun bir davranıştı. Bu yüzden her ihtimali göz önüne alarak merdivenleri tercih ettim. Ayrıca spor da oluyordu benim için. Dış kapıdan çıktığımda yine merdivenlerin aşağısında Papatya'yı gördüm. O servise binerken ben de arabama bindim ve okula gittim.
Okula hâlâ tam anlamıyla uyum sağlayamamıştım. Sonuçta iki gündür buradaydım. Ama emindim ki buraya alışırdım çünkü ortam çok sıcaktı. Öğretmenler odasına girip öğretmen arkadaşlarıma selam verdim ve dolabımdan bir iki not kâğıdı aldım. Ders programına baktığımda dersim 12-A sınıfınaydı yine. Öğretmenler zili çalınca yukarıya çıktım ve içimden bir 'Bismillah!' çekerek sınıfa girdim.
Derse başlayalı ne kadar olmuştu bilmiyordum ama konumuz namazdı. 'Aranızda namaz kılan var mı?' deyince, birkaç kişi parmak kaldırdı. Açıkçası bu derste öğrencilerime bir şeyler öğretmek istiyordum. Kafamı sallayıp namaz kılanları onayladım. 'Peki, kılmayanlar neden kılmıyorlar?' diye bir soru yönelttim sonra. Sınıftan bir uğultu yükselince sesimi yükselterek sınıfı susturdum. 'Cevap vermek isteyenler el kaldırsın!' Birkaç kişi el kaldırdı. Sınıftakilere sırasıyla söz hakkı veriyordum. En son Papatya'yı kaldırdım. Kısa bir konuşmanın ardından ailesinin de ona pek fazla şey öğretmediğini söyleyince espri amaçlı bir cümle kurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hoca Branşın Ne?
SpiritualitéLisedeyken öğretmenine hayran olabilirdin, ona karşı ilgi duyabilirdin, ondan hoşlanabilirdin ve hatta ona aşık olabilirdin. Bu bir matematik öğretmeni olabilirdi. Bir edebiyat öğretmeni, bir beden eğitimi öğretmeni yahut bir müzik öğretmeni. Peki y...