Hoca Branşın Ne?

Gelecek Bölümden

Yeni bölümü tamamlamadan önce birazcık heyecan katayım dedim :D Sizce neler olacak? Yorumları alayım lütfen :D

'Gel şuraya biraz. Tamam, dön yüzünü bana. Hah oldu.'

'Böyle mi çekeceğiz fotoğrafı hocam? Siz ailenizin yerinde olsanız oğlunuzun yanında askerlik arkadaşı gibi duran kızın sevgilisi olduğuna inanır mısınız?'

Dudaklarını büzerek yüzüme baktı. Gülmemek için suratımı kastım.

'Bilmem. Olmadı değil mi?' Dedi masum diyebileceğim bir ses tonuyla.

'Hayır olmadı.'

'Nasıl olmalı peki?'

Biraz kazısam altında derin anlamları görebileceğim gözlerine, o toprağı eşelemeden baktım, baktım ve baktım... İçimin sızladığını fark edene kadar baktım...

'Kollarınızı uzatın.' Dedim hemen sonra. Bir şeyler anlamasından korkmuştum. Dediğime uyarak kollarını kaldırdı ve yüzüme ne yapmaya çalıştığımı anlamak için uğraştığını belli eden bir bakış attı. Çok beklemedim. Bekleyemedim. Sanki rol yapıyormuş gibi kollarının arasına girdim. Kendimi tutmak zordu. Sanki duygusuz gibi davranmak, öylesine sarılmış gibi yapmak...

Sonra bir kolumu boynuna, bir kolumu beline sardım tereddütsüzce. Hemen ardından çenemi omzuna yerleştirdim. Sanki yerim her zaman onun kollarının arasıydı ve nefes alabileceğim tek yer onun boynunun çukuruydu. Bedeni kasıldı.

'Kolunuzu belime sarın hocam. Tereddütle değil. Gerçekten sarılın. Çekeceğiniz fotoğrafa herhangi bir sahtelik yansıtmayın.' Diye konuştum kısık sayılabilecek bir sesle.

Kısa bir an duraksadı. Sonra belime sarıldı. Ağlamamak için zor tuttum kendimi. Gerçekmiş gibi yaşamak istedim. Ona sarılı olduğum anı zihnimin hiç unutmayacağım şeyleri depolayan bölümüne gönderdim.

Yaptığımız yanlıştı. Yaptığımız günahtı. Yaptığımız haramdı. En çok günah hangimize aitti? Bunu bilmiyordum. Onun, yaptığımız yanlışın farkında olup olmadığını düşündüm. Birbirimize sarılırken ve ben onun kokusunu içime çekerken telefonunu fotoğrafımızı çekmek için havaya kaldırdığını fark ettim sonra.

'Hocam, yüzünüzü saçlarımın arasına yaklaştırın ve hafiften tebessüm edin. Mutluymuş gibi, içten gülümseyin.'

Sarıldığımız an uzadıkça bedenim hafif hafif titriyordu. Bunu onun fark etmemesi için çabaladım. Direktifime uydu. Yüzünü saçlarıma yaklaştırdı. Nefesi saçlarımın arasından tenime döküldü. Sonra fotoğrafı çektiğine dair bir 'klik' sesi yükseldi telefondan...