Papatyalar Güçlü Çiçeklerdir

4.4K 199 32
                                    

(Not: Bölüm şarkısı yazarken dinlediğim parça olduğu için ekledim. İsterseniz dinleyebilirsiniz. Dinleyemeyenler için pek bir anlam ifade etmese de sözleri aşağıda)

Bölüm şarkısı: Birileri: Zamanın dışında, Boşluğun içinde.

Nasıl hissedeceğini şaşırmış bir vaziyetteyim Duygular, düşünceler Arapsaçına dönmüş

Kimseler üzülmesin diye düşünen o adam

Ruhunun orta yerinde ölü bulunmuş

Zihninin derinlerinde ne bulunur insanın

Verdiği mutluluk mu donmuş nehre uzanmanın

Nerededir bu kendi kendine yardım bölümü?

Epeyce bi' vakittir onu aramadayım

Ama belki de hataların hepsi benim

Belki de şikâyet etmemeliyim

Bütün zayıflıklarım ve başıma bela bu canavarlar

Beni boğmadan onları ben yok etmeliyim

Satmak istedim bugün bütün saatlerimi

Artık onların da ölçebileceği bi' zaman yok

Göklerin yarıldığı bi' gün olmalı bugün

Zamanın dışındayım, süzülüyorum

Önceki bölümden...

'Kusura bakma oğlum. Bu hengâmenin içinde... Allah razı olsun sen de geldin bizimle. Gökalp senin Papatya'mın öğretmeni olduğunu söyledi. '

'Ne kusuru? Allah sizden de razı olsun. Ve evet efendim Papatya'nın öğretmeniyim.'

'Hangi dersine giriyorsun peki?'

Dediğinde, boğuk bir ses hepimizin dikkatini üzerine çekti. 'Anne rahat bırak adamı ya!' Sitem dolu bu sözler içimize ferahlık serperken aynı zamanda da yüzünüzde bir tebessüm oluşturmuştu...

Şimdiki zaman Papatya'dan devam...

Konuşma sesleri ilk önce kulağıma çok uzaktan gelirken, bir süre içerisinde kendime gelmiştim ve sesleri daha net duymakla birlikte birbirinden de rahatlıkla ayırt edebiliyordum. Toprak hocanın sesini duymak, vücudumda tuhaf bir elektrik akımının geçmesine neden olurken, yanlış duyup duymadığımı merak ettim. Hayal gücümün yüksek seviyeli bir ürünü de olabilirdi bu nihayetinde. Gözlerimi araladım ve başımdaki ağrının verdiği müsaade süresince gözlerimi etrafta gezdirdim. Ama hayır hayal değildi! Toprak hoca buradaydı! Annemin cümlesine odaklandım.

'Hangi dersine giriyorsun peki?' İşte burada konuya el atmam gerekiyordu.

'Anne rahat bırak adamı ya!'

Boğuk çıkan sesim bana biraz tuhaf gelmişti açıkçası. Herkes anlık bir duraksama yaşasa da hafif tebessümlerle bana bakıyordu. 'Annen bir şey söylemedi Papatya. Ne bu sitem?' dedi Toprak hoca.

Sanrım 'senin için endişelendik ama burada her şey yolunda!' mesajı vermeye çalışıyordu bana.

O zaman ben de çirkefliğimi konuşturarak 'iyiyim ben ya' tiplemesinde karşılık verebilirdim ha? Pislik yapacağımı belirten bir yüz ifadesiyle baktım yüzüne. Gökalp ağabeyimin boğazından tuhaf bir ses çıktığında çirkeflik yapacağımı anladığını fark ettim ve kolumdaki serumu hafiften çekiştirerek hiç bozuntuya vermeden ciyak bir ses tonuyla 'Ay sizi olası bir soru bombardımanından kurtaranda kabahat! Papatya niye engellesin ki annesini zaten? Hayır, yani Papatya kim ki? Papatya Toprak hocayı niye düşünsün ki? Ben tutmasaydım annemi eğer, ben girmeseydim araya eğer ne olacağını siz nereden bilesiniz ki? Ay nefesim kesildi! Sen de kusura bakma anne ama yani soru sormaya bir başladın mı dıdısının dıdısına kadar soruyorsun! Ben sana sorma demiyorum ki! Sor ama şimdi sorma. Senin kızın burada yatıyor. Senin kızının elini tutup onun çocukluk halini hatırlayıp gözlerin dolacağına gelmişsin adamın branşını soruyorsun. Size de teessüf ederim yani hocam. Sizin de arkamdan dua okumanız gerekiyordu. Hele sen Gökalp ağabey! Sen-' Kendimi kaptırmış giderken ben, Giray ağabeyimin odaya girmiş meğer. 'Bir sus kızım ya! Kafamızı götürdün. Sus bir sus' dedi. Çirkefliği geçtiğimin farkına vardım. Ne çok şey biriktirmişim meğerse ya ben! Derken, kendime geldim. Ve gözlerimden kırgınlığın harladığı alevler çıkararak Giray'a döndüm. Sıktığım dişlerimin arasından çıkan sesim tıslamaya benziyordu. 'Sana ne? Sen kimsin ki? Sakın bir daha bana emir verme. Sakın bir daha benimle konuşma! Hatta mümkünse defol git hayatımdan! İstemiyorum seni. Sen kötü bir adamsın! Git. GİT!' Gözlerime hücum eden yaşlar eşliğinde bir kez daha bağırdım. 'DEFOL GİT!' 'Papatya sakin ol!' diyerek Gökalp ağabeyim geldi yanıma. Annem ve Toprak hoca da ayakucuma kadar gelmişlerdi. Duygu geçişlerim çok hızlı oluyordu ve bu beni korkutuyordu açıkçası. Ama kırgındım zaten. Ne diye bunu bilerek gelip bana sataşıyordu ki? Gökalp ağabeyim gelip yanıma oturdu ve beni kendisine çekerek sarıldı. Başımı onun göğsüne yaslayarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Annem Giray'a 'Sen çık Giray' dedi. Ağlamam şiddetini biraz daha arttırdı. Gökalp ağabeyimin parmaklarının saçlarımda dolaştığını hissettim. 'Sulu gözlü birisi olduğunu düşünmemiştim' Toprak hocadan başkası değildi bunu söyleyen. Burnumu içime çekerek kesik kesik hıçkırıklarımın arasında kafamı kaldırdım ve Toprak hocaya döndüm. Bana bakarak gülümsüyordu. Suratımın kıpkırmızı olduğunu biliyordum. Alt dudağımı dişlerimin arasına kıstırdım ve çattığım kaşlarımın altından yüzüne baktım.

Hoca Branşın Ne?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin