Suho evden çıkar çıkmaz yatak odasına gidip valizimi hazırladım. Alabileceğim kadar kıyafet ve eşyayı alıp ailemin evine gittim.
Her şeyi hiçbir ayrıntısını atlamadan anlattım. Hamile olduğum kısmı hariç. Şimdilik onlara söyleyemezdim. Suho'ya söyleyip bizi barıştırmaya çalışabilirler.Babam çok sinirlendi çünkü şu hayatta tahammül edemeyeceği tek şey birinin beni incitmesiydi. Annem barışmaktan bahsedecekken babam onu engelledi. Suho'nun ailesini arayıp evliliğin bittiğini söyledi. Onlar da başta kabullenmek istemedi ama diğer gün artık ne olduysa Suho onlarla mı konuştu bilmem, ikna oldular.
Bizim mahkemeye gitmemize gerek kalmadan duruşma avukatlar aracılığıyla yapıldı ve resmi olarak boşandık.
Şokta olduğum için ne boşanmamıza ağlayabildim ne de hamileliğime sevinebildim.Annemler bir ara eski evime gidip bütün eşyalarımı getirmişti.
Yemeden içmeden kesilmeye başladığımı ve sürekli banyoya koşup içimdekileri çıkardığımı gördüklerinde depresyona girmemden endişelenip doktora gitmeyi önerdiler. Sanırım gerçeği söyleme vakti."Size itiraf etmek istediğim bir şey var. Sanırım çok geç olmadan söylemem gerek."
"Nedir Jiyon korkutma bizi?"
"Bunu kimseye söylememeniz şartıyla itiraf ediyorum. Hamileyim."
Duyduklarına inanamayan ailem hastaneden aldığım raporu görünce ağlamaya başladı. Benim adıma hem sevinip hem de üzüldüler doğal olarak. Suho'nun bana söylediklerini onlar da unutamıyor tabii ki.
İçime sığdıramadığım düşüncelerimi onlarla paylaşma vakti.
"Anne, baba. Ben buradan uzaklaşmak istiyorum. Herhangi bir şekilde onunla aynı havayı solumak istemiyorum. Üstelik yarın öbür gün karnım büyüdüğünde onlardan biri görürse ne yaparım? O adam bu çocuğu hak etmiyor. Bu sadece benim çocuğum. O bilmeden büyütmek istiyorum evladımı."
Annem: "Merak etme kızım biz hep yanında olacağız. Nereye istersen gidelim, seninle geleceğim."
Babam: "Zaten ben de uzun zamandır şu şirketi bırakıp emekliye ayrılmak istiyordum. İyi oldu. Artık torunumla ilgilenirim. Ben işleri ayarlamaya başlıyorum siz uçak bileti bakın."
Babam İspanya - Kore ortaklığıyla çalışan bir tekstil şirketinin Kore ayağını yürütüyordu. Bizler de 10 yıl önce İspanya'dan buraya böyle gelmiştik zaten. Geçen yıl şirketin tüm hisselerini satın alıp şirketin tek sahibi olan babam artık emekliye ayrılıp sıcak bir memleket istediğini söylemişti. Sanırım Yunanistan bizim için uygun bir yer.
Hocalık yaptığım özel üniversiteye gidip istifamı teslim ettim ve arkadaşlarımla vedalaştım. Boşanmaktan bu kadar etkilendiğimi sanıp benim adıma üzülmüşlerdi ama ben tam aksine hamile olduğum için mutluydum ama kimseye bir şey çaktırmadan ayrıldım.
**
Yunanistan'a vardığımızda satın aldığımız bahçeli evin kapısından girerken tam karşımızda duran denize baktım. Bu yeni hayat umarım bana ve çocuğuma iyi gelir diye geçirdim içimden.
Daha başımı Suho'nun olmadığı bir yastığa koyamıyorken bambaşka bir ülkede nasıl çocuk doğurup bakacaktım bilmiyorum ama onu görmezsem bir şeylerin üstesinden daha kolay geleceğime emindim en azından.
**
- 5 yıl sonra -
"Song Taemin! Mini-ya!"
"Efendim anne?"
"Oğlum neden ceketini giymeden çıkıyorsun bahçeye?"
"Büyük babamla top oynamak istemiştim."
"Baba biliyorsun soğuk almaması gerek."
"Kızım Yunanistan'ın yazında ne soğuk alması? Terlerse onun için daha kötü."
"Pekala Song Taemin şimdi oynamaya gidebilirsin."
"Anne neden soyadımı söyleyip duruyorsun? Mini-ya demeni daha çok seviyorum."
"Biliyorum kuzum ama senin adın Song Taemin. Bunu unutmaman için tekrarlamak istiyorum hepsi bu."
"Neden unutayım ki?"
"Hadi büyük babanı bekletme koş!"
Boynuma sarılıp yanağıma bir öpücük bırakıp koşturan minik Taemin'e bakınca yine gözlerim doldu.
Babasını çok küçükken kaybettiğine inandırdığım oğlum; annem, babam ve benden yeterince sevgi alıyor olmalı ki babası hakkında pek soru sormuyordu.
Parkta tanıştığımız çocukların ailesini görünce babasını sorar diye beklerken tam aksine bir keresinde "Kocan yok diye çok üzülüyor musun anne? Üzülme ben senin kocan olurum" demişti.
Kendisi için değil benim için endişelenmişti. Ne kadar yufka yürekli ve zeki bir çocuk olduğunu o zaman anlamıştım. Bana çekmiş olmalı.
Bahçeye, bizim yanımıza öksürerek gelen annemi görünce hemen yanına gittim ve koluna girip bahçe koltuğuna oturttum. Annem çok hastaydı. Akciğer kanseriydi ve sayılı günü kaldığını doktorumuz bize itiraf etmişti bile.
Geçen hafta yine kontrole gittiğimizde doktorum ve buradaki en iyi arkadaşım Nikolas, beni üzen o cümlesini yine kurmuştu:
"Annen son günlerini mutlu geçirmek istiyor. Onu toprağına götür."
"Bunu yapamam Niko başka bir şey söyle."
"Kendini ya da Taemin'i düşünmeyi bir kenara bırak. Bunu annen için yapacaksın. Kadıncağızın çok az ömrü kaldı. Bari son demlerinde ülkesini görsün."
Evet doğru, kendimi, gururumu, her şeyimi bir kenara bırakıp 5 yıl önce benden vazgeçen adamın olduğu ülkeye gitmeliyim.
Bizimkilere ülkemize dönelim dediğimde ikisi de ağlamaya başladı. Bana bunu teklif etmeye çekinmişler. Çünkü oğlum için burada olduğumuzu onlar da biliyordu ve beni üzmek istememişlerdi. Sorun olmadığını güzelce anlattım. Annemin mutluluğu gözlerinden okunuyordu.
Babam hazırlıkları yapmaya başladı.
Kore'ye dönmemiz gerektiğine ikna olduğumdan beri Taemin'e daha çok Song Taemin diye seslenmeye başlamıştım. Song Taemin olduğunu unutmasın istiyordum.Oğlumu nüfusa kaydederken baba adı için tabii ki de Kim Junmyeon demedik çünkü öyle birini artık tanımıyoruz. O yüzden benim babamın adıyla nüfusa kaydettirmiştik.
Çok korkuyorum ya oraya gidince onu görürsem? Ya o Taemin'i görürse? Aman görsün! Ben bir şey demedikçe anlamaz! Oğlum da bilmez. Evet.
O zalim adamı oğluma tabii ki de baba olarak tanıtmayacaktım. Ama her şeye hazırlıklı olmakta fayda vardı. Yeni bir hayat bizi Kore'de bekliyordu. Yine yeniden.
- Bölüm sonu -
Herkese merhaba 💕
Arkadaşlar ilk bölümler her zaman geçiş ve tanıtım amaçlı yazıldığı için hikayeye tam girilmez çünkü bir şeylerin netleşmesi ve havada kalmaması gerekir. Bu hikayenin ekşın olmadan yazılacağını sanmayın. Burada da çok eğleneceğiz söz ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ailem Sensin / Suho ✔
Fanfic"Bana bir daha Suho demezsen sevinirim. Sen de herkes gibi adımla seslen. Senin koruyucun değilim artık. Suho demene gerek yok. Adım Junmyeon." "Sana böyle seslenmemi sen istemiştin. Ailemizin koruyucusu olduğunu bu yüzden-" "Aile nedir biliyor mu...