Hastaneye vardığımızda onu acilden direkt bir odaya aldılar ben de kucağımda Taemin'le kapının önünde kaldım. Birkaç dakika boyunca öylece beklediğimde bir şey olmayınca koridordaki sandalyelere çöktüm.
Biraz zaman geçtiğinde Suho'nun telefonu çaldı. Arayan babamdı.
"Alo? Junmyeon oğlum?"
"Baba benim Jiyon."
"Jiyon? Kızım seni aradım açmadın ben de Junmyeon'a sorayım dedim. Nasılsın daha iyi misin?"
"E-evet iyiyim."
"Taemin nasıl, uyudu mu? Uyku saati yaklaşıyor."
"Birazdan uyur. Hatta kucağımda ama gözleri kapanmak üzere."
"Tamam o zaman ben kapatayım uyusun. Senin telefonun nerede? Junmyeon hala orada mı kalıyor?"
"Bugün Baekhyun'a yemeğe geldik baba."
"Yemekte misiniz yani? Sohbetinizi mi böldüm onu mu diyorsun? Kapatayım mı?"
"Yani ondan demedim ama çok müsait değilim."
"Tamam tamam kapatıyorum. Öpüyorum ikinizi de. Ha bir de kendi telefonunu aç önce. Junmyeon'un telefonunu değil."
"Tamam baba, öpüyorum."
Hızlıca kapattım çünkü zaten üzgün olan babam bir de Suho için endişelenmesin. Duysa anında yola çıkıp gelmeye çalışır. Bu saatte uçağa binip apar topar gelmesini istemem. O da yaşlandı çünkü. Onun için de endişeleniyorum.
Baekhyun'u arasam mı bilemedim. Açıkçası şu anda ödüm kopuyordu. Taemin yanımda olduğu için ona çaktırmak istemiyordum ama Suho'ya bir şey mi olacak korkusu aklımı başımdan alıyordu. Ama onlar toplantıdayken telefonlarını kapatır ya da kökten sessize alırdı. Arasam da ulaşamam.
Taemin'in gözleri iyice kapanınca kucağımdan indirip başını dizlerime koyarak ayaklarını bitişik sandalyeye uzattım.
Ne kadar süre geçtiğini bilmiyorum ama annemden sonra Suho'yu da kaybedecek olma fikri beynimi işgal ettikçe gözyaşımı tutamadım. Taemin'in duymayacağı şiddette kesik kesik ağladım.
Biraz daha geçtikten sonra doktorlar çıktı ve Taemin'in kafasını yavaşça sandalyeye indirip kalktım.
"Kim Junmyeon'un yakını mısınız?"
"Eşiyim. Kocam nasıl? Lütfen iyi bir şey söyleyin."
"Beyfendi iyi. Kalp krizi geçirmenin eşiğindeymiş. Neyseki bypass yapmamıza gerek kalmadan müdahale edildi. Yorgunluk ve stresten olduğunu düşünüyoruz. Birazdan normal odaya alınacak. İki gün müşahede altında tutmamız gerekiyor. Geçmiş olsun."
Doktorlar bir bir önümden geçip giderken hepsine tek tek teşekkür ettim. Sanırım yeniden nefes aldığımı hissettim.
**
Suho'yu odaya çıkardıklarında Taemin'i odadaki koltuğa yatırdım ve hemen Suho'nun yatağının yanındaki sandalyeye çöküp elini tuttum.
Telefon çalıp da Baekhyun arayınca saate bakmak aklıma gelmişti. Gece yarısını çoktan geçiyordu. Muhtemelen işi bitmişti ve Suho'ya nerde olacağını soracaktı. Haber verirsem anında buraya gelirdi. Halbuki o da çok yorgundu. En azından sabah gelebilir diye düşünüp telefonu açmadım. Suho'nun ağzından mesaj yazdım;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ailem Sensin / Suho ✔
Hayran Kurgu"Bana bir daha Suho demezsen sevinirim. Sen de herkes gibi adımla seslen. Senin koruyucun değilim artık. Suho demene gerek yok. Adım Junmyeon." "Sana böyle seslenmemi sen istemiştin. Ailemizin koruyucusu olduğunu bu yüzden-" "Aile nedir biliyor mu...