Oğuz' un ne yapacağını kestiremiyordum. Ama aklında dönen sinsi plan çarklarının sesini buradan bile duyabiliyordum. Ben burda ecel terleri dökerken nihayet konuştu.
"Yamaç ile öpüş." dedi çok normal bir şeyden bahsedermiş gibi.
"Ne?!" diye ufak çaplı bir çığlık attığımda annemlerin evde olduğunu ve uyuduğunu hatırladım. Sessizce "Böyle bir şey olmayacak." dedim.
"Mızıkçılık mı yapacaksın cidden?" dedi sırıtarak.
"İstemiyorum." diye kestirip attım. Yan gözle Yamaç'a bakmak istesem de şuan sırası değildi.
"Hadi ama Asya."dedi Oğuz.
"Çok istiyorsan sen öp Yamaç'ı." dedim.
"Ha, sorun kişiyse değiştirebiliriz. Beni de öpebilirsin." dediğinde kan beynime fırlamıştı.
"Ay tansiyonum çıktı, yap ve kurtul bebek." dedi Miray.
Sende mi der gibi baktım.
"Çok utanıyorsan dolapta da yapabilirsiniz." dedi Oğuz.
"Ya, töbe! Sanki bir şey yapacağız." dedim kollarımı göğsümde birleştirip. Yamaç'a diktim gözlerimi. Halinden memnun gibi sırıtıyordu.
"İstersen dolaba girelim."dedi. Çoktan ayağa kalkmıştı ve elini uzatmıştı bana. "Tamam." diye mırıldandım ve elinden destek alarak ayağa kalktım.
Dolaba girdiğimizde iyice kasılmıştım. Zaten çok büyük olmadığı için iyice dibime sokuldu ve kapağı kapadı. Hemen öpemesin diye kafamı aşağı eğdim. On saniye öyle ya durdum ya durmadım dolabın kapağını tıklattı Oğuz. "Hala bir haraketlilik yok. Hemen öpmezsen bizim önümüzde öpüceksin." dedi.
Yamaç hiçbir şey yapmıyordu. Benden bekliyordu sanırım. Oğuz'un bunu demesinin üzerine onu yakasından kendime çektim ve dudağımı onun dudaklarına bastırdım. Bir kere öpüp çekilecektim ama ellerini bel boşluğuma koyup beni kendine yapıştırdığında bunun minik masum bir öpücük olmadığını kavradım. Geri çekilmeyi deneyemeyeceğim kadar dar bir alandı. Elimi boynuna koydum ve öpüşmeyi daha büyük hale getirdim. Diğer elimi karın kaslarına götürdüm. Bu adam ciddi miydi? Şuan ellediklerim insan vücudundan bir parça olamazdı. Alt dudağımı çekiştirdiğinde minik bir inleme kaçtı ağzımdan. Dudakları kıvrıldığında gülümsediğini anladım. Tam o sırada dolabın kapağı açılmıştı fakat 'ooo' seslerini duymadan anlayamamıştım. Utançla Yamaç'ı geri ittim ,alanın elverdiğince, ve hışımla dolaptan çıktım. Yerime oturup dizlerimi kendime çektim ve kollarımı göğsümde birleştirip onun da oturmasını bekledim. Hayatımda bu kadar utandığımı hatırlamıyorum. Bakışlarım yerdeydi. Tüm geceyi böyle geçirmeyi planlıyordum.
***
Sabah kalktığımda ilk iş lavaboya gidip yüzüme soğuk bir su çarpmaktı. Klozetin kapağını kaldırdım ve oturdum. Malum..
Dün geceye dair hatırladığım şeyler vardı elbet ama Yamaç'ın umursamaz tavırlarından sonrası çok sinir bozucuydu ve bizim negatif enerjimiz ortamdaki herkese yayılmış gibi bir süre sonra onlar da huysuzlaştı. Sonra da dağıldılar zaten. Ben de ortalığı bir toparlayıp direk yatağa atmıştım kendimi.
Üzerimdeki pijamayı kokladım. Yamaç'ın kokusu sinmişti. Yoğun değildi ama yinede sinmişti işte. Yakından nasıl koktuğunu hatırladım, kokusu sarhoş edecek gibiydi. Yada belki içkinin etkisindeydim o zaman.
Birinden hoşlandığımda bunu kendime çok rahat söyleyebilirdim. Peki Yamaç'dan hoşlanıyor muydum? Bunu söylemek için erkendi bana kalırsa ama etkilendiğimi açıkca söyleyebilirdim. Adam karizmanın kelime anlamı gibiydi.
Banyodaki günlük işlerimi hallettikten sonra odama geçmiştim. Üzerime bir şeyler geçirip aşağı indim.
Zeynep televizyonun karşısına yatmış çizgi film izliyordu. Hep o mu beni rahatsız edecek diye düşündüm ve aklıma sinsi bir plan koydum. Arkasından yavaşça yaklaştım ve gıdıklamak için üstüne atıldım.
"Ablaa! Ya bırak lütfen!" diye bağırdı kahkahalarının arasında.
Annemin sesini duydum "Uyandın demek, benim başım ağrıyor ama kahvaltılıklar tezgahın üstünde sen-"
"Tamam tamam Meltem sultan." dedim lafını keserek "Bende o." diyerek gülümsedim.
"Laflara bak laflara." dedi gülerek. "Uzanayım bari bende."
"Uzan uzan."
Mutfağa girdim. Tezgahın üzerindeki tepsiyi aldım ve salona geri döndüm. Ben kahvaltılıkları masaya dizerken Zeynep de mutfaktan çatal bıçak getirmişti. "Ya ben seni yerim." diyip yanağından makas aldım.
Önümdeki yumurtayı yerken aklıma dün yaşananlar geldi. Onun öncesinde Ceyhun'la Buse' nin okuldaki hali ve daha sonrasında Ceyhun'un yaptığı iğrençlik. Kafam efsane bir şekilde karışmıştı. O kadar uzun bir süre Ceyhun'u sevmiştimki şimdi Yamaç'la tanışmak üstüne üstlük öpüşmek beyin fonksiyonlarımı etkisiz hale getirmiş gibiydi. Mantık beni terk etmişti kısaca.
Yerimden kalktım "Hazırlanmaya gidiyorum ben." dediğimde kafasını salladı annem.
Üstüme dolaptan rastgele elime gelen beyaz bir tişört giydim ve altıma da kot pantalonumu geçirdim. Çantamı alıp aşağı indim. Bugün hiç okula gidesim yoktu ama evde daha çok düşünceğim ve aklımın allak bullak olacağından okula gitmeye karar vermiştim.
Evden çıkarken telefonumu almayı unuttuğumu fark ettim. Tekrar odama çıktım oflaya puflaya. Yatağın üzerindeki telefonun sanki benim onu fark edip gelmemi bekliyormuş gibi ekranı yandı. Elime alıp baktığımda Ceyhun'dan mesaj geldiğini gördüm.
"Asya konuşmamız gerek. Yanlış anladın beni."
Gözlerimi devirip telefonu cebime soktum. Neyi yanlış anlamış olabilirdim acaba? Ayrıca bu çocuk benim telefon numaramı nerden bulmuştu? Bunları düşünürken aşağı inmiştim bile. Çantamı alıp çıktım.
Ev okula yürüme mesafesindeydi. On beş dakikada filan okulda oluyordum genelde. Yürürken telefonum tekrar titredi. Ela arıyordu.
"Alo?"
"Asya nerdesin sen? Çabuk gel anlatacaklarım var ve duyunca baya şaşıracaksın!" yüksek sesle ve hızlı bir şekilde konuştuğunda telefonu kulağımdan biraz uzağa götürdüm.
"Ela on dakikaya ordayım kuzum. Geldiğimde konuşalım bence."
"İyi tamam o zaman." dediğinde suratını astığına o kadar emindimki.
Telefonu kapatıp tekrar cebime koydum. Sahil üzerinde bir yolda ilerliyordum. Bir çift gördüm. El ele tutuşmuş çıplak ayakla koşuyorlardı kumlarda. Birbirlerine o kadar sevgi dolu bakıyorlardı ki imrenmiştim. Yüzlerindeki geniş gülümseme, umut dolu bakışları.. Sanki bu aşk sonsuza kadar sürücekmiş gibi bir halleri vardı. İçimde bir şeylere iğneler batıyormuş gibi hissettim. Sanırım hiçbir zaman böyle bir an yaşayamayacaktım.
Gözlerimi kaçırıp yavaşça yürümeye devam ettim. Arkamdan bir korna sesi geldiğinde irkildim ve dönüp baktığımda...
SELAAM! BU BÖLÜM BİRAZ KISAYDI AMA BİR TANE DAHA HİKAYE YAZIYORUM. OKUYUCU SAYISI AZ HELE YILDIZ SAYISI.. ONUNCU BÖLÜMDEN SONRA BİR OKUYUCU KİTLESİ YAVAŞTAN OLUŞUR DİYE UMUYORUM. GÖRÜŞMEK ÜZERE! :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sex On The Bitch
Novela JuvenilSıradan bir yaşam, arkadaşlarınızla geçirdiğiniz sıradan günler... Şehir değişimi nedeniyle ayrı kaldığı arkadaşı ile karşılaşıp tüm hayatını alt üst eden masum bir kızın sürtüklüğe attığı ilk adımlarda ona eşlik eden bir serserinin hikayesi... Masu...