Not : " Hikayemiz bitmiştir. Destek veren herkese ve özellikle İnci ailesine çok teşekkür ederim. Kısa tutmamın tek sebebi uzun süren şeyin cıvığı çıkmasıdır. Profilimden beni takip edebilirsiniz böylelikle yakında yazacağım yeni hikayelerimi okuyab...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İrfan'ın dedesinden kalma baya para eden topraklarıda vardı fakat aile mirası olduğu için ona verilmiş olmasına rağmen satmamıştı.
Sabah olmuştu İrfan kovulduklarını bile hatırlamıyordu , peşlerinde katillerin olduğunu unutmuştu. Başı patlayacak gibiydi ve etrafı süzüyordu. Etrafta Hakan diye sesleniyordu , çıt çıkmıyordu. Hakan'ın odasına girdi ve elbiseleri yoktu dolapta .. " Noluyor lan " dedi kendince Aklına türlü türlü şey geliyordu ama ve yine kendince " yok ulan insanlar kahpede o kadarda değildir. " diyordu.
Artık anlamıştı o geceden faydalanıp öz kardeşi dedikleri adamlar , çocukluk dostları , ekmeğini bölüştüğü , onlar için leş serdiği çocuklar tarafından kahpece satılmıştı. Çıldırcak gibi oldu ve etraftaki her şeye istemsizce vuruyordu. Başı dönmeye başladı aklına can kardeşi dediği kişilerle tanışması aklına geldikçe mırıldandı " beni vuraydılar daha iyiydi , vuraydılar .. Vuraydılar ! "
Üsküdar sahiline gitti büfeciden bir bira aldı. Sonra baktı manzaraya karşı hafiften yudumlamaya başladı ..
Hafif sızmıştı ve kalktığında mercedes model bir arabanın yaklaştığını gördü. Sonun geldiğini düşünerek son kez baktı abisinin atladığı manzaraya doğru. Tam atladığı yere bakınıyordu. Ve fısıldadı " bu şehir bendende , herkestende büyük lan ! Bu şehir hepimizden büyük .. " dedi. Attı şişeyi , gelen adamlar otur yerine dediler. O sırada arabadan bir adam indi paltosu sırtında , elinde tesbih , belinde silah , yılların kırıştırdığı bir yüz .. Yürüyüşümü ? Ölüm görse korkardı .. Tam ayağa kalkarken İrfan, omzundan tuttu " otur çocuk , otur " dedi.
- Bak amca , dayı , abi neyse artık. Dün gece için özür dilerim ama hiç uzatmayın bitirin gitsin. Vur bitsin hemen .
Gülümsedi yaşlı adam ve başladı söze ; + Ben çocuk , ben .. Birini bitirmek istesem silahımı arkadan yaslarım kafasına ve usulca sıkarım. - Anlamadım + Geçiyordum ve yıllar önce burada oturan bir çocuğu aklıma getirdin - Kimmiş o ? + Ben , bende sen gibiydim burada kimsesiz , harcanmış .. Bir durup bakmak istedim. - Sen kimsin + Akşam 23.00'da *** gazinosunda ol konuşuruz. Başındaki bela neysede def ederim ben çocuk - Ama niye çağırıyorsun , niye yardım edesin ve nasıl edeceksin bunlar büyük kişiler + Yardım iki hoş sohbete olur , davetim ise sende burada oturan çocuğu gördüğümdendir. Davete icabet etmeyenleri sevmem ve icabet etmeyenlerde fazla yaşamaz. El elden üstündür sen gel hele
Dedi ve arabasına atladı. Arkasındaki konvoy gibi arabalarla gitti. Sanki İstanbul'un sahibi dolaşıyordu . İrfan yalnızlığın dibindeydi , ürkmüş ve kimsesizce tekrar manzaraya daldı ve fısıldadı bu şehr-i istanbul'a " Ulan beş dakika önce yendin , şimdi kapı açıyorsun .. Sen nasıl birşeysin be istanbul " ..
Gece olunca gazinoya varmıştı. iki üç yere soruşturmuştu bu mekanı ve tandıklarından tekinin dediğine göre ; " İrfan ! senin orada ne işin olur ? Orası istanbul'un en büyük kabadayısının mekanıdır. Husumet için gidiyorsan canlı çıkmazsın. Ben gitme derim. " diye uyarıları bol bol almıştı.
Girdi içeri en ön masaya oturdu - Ben geldim + Ooo .. Hoşgeldin çocuk , hoşgeldin , otur hele karşıma - Hoşbulduk , tabi + Bak bu şarkıyı çok severim. Hüsrev doldur yeğenime kadeh , güzelce tokuşturalım - Evet dayı nedir olayın dinliyorum ? + Ne görüyorsun burada - Gazino işte + Gazino değil burası - Ne o vakit ? + istanbul'da iki farklı yer vardır. Bilirmisin bu hikayeyi ? - Yok dayı nereden bilecem .. Bol kitap okurumda bu dediğin hikayeyi duymamışımdır. + Zenginler ve fakirler ayrıdır bu şehirde. Ama burası her ikisindende , istanbul'danda ayrıdır. Bir masada en kral adam oturur , yan masasında fukara esnaf. Burası dert deryasıdır çocuk derdi olan gelir buraya her yaştan , her zenginlikten , her sokaktan insan gelir. Ve oturduğun bu masanın ne masasıdır bilirmisin ? - Bilmemde biş... + Dur anlatayım. Bu şehir büyük ama yönetilen masa küçüktür. Bu masa şehirin sahibinin masasıdır . - Sen kimsin ? + Şehrin sahibiyim. - Mafyasın yani " gülerek " + Bak bakalım etrafta orospu varmı , ezilen varmı , haraç kesen varmı ? - Yokt.. + Dur konuşayım.. Mafya fuhuş yaptırır , haraç keser , uyuşturucu satar , mazluma sıkar. Bizde mazluma altın , zengine öğüt verilir. Biz fakir babasıyız çocuk - Tamamda beni niye çağırdınız ? + Yalnızım senin gibi , dost lazım belki ? - Anlamadım. + Benim gibi adamlar evlenmez çocuk , ve çocuklarını kendisi seçerler. Kendileri gibi olan bir çocuk. - Ee + Seni öyle gördüm konuştum , sonrada araştırttım. Bende sen gibi orada bir adamın eliyle buralara geldim. Şimdi emeklilik vaktim geliyor. Bana bir oğul lazım .. Kader yoldaşına oğul olurmusun ? - Ama tanımıyorum sizi + Ben seni tanıyorum - Ama napcağımıda bilmiyorum + Öğreneceksin ! Her insan gibi öğreneceksin .
" İstanbul'da bir umut giderken bir umut gelir. Çünkü umutsuz insanlar , en büyük umutları yeşertir "