Not : " Hikayemiz bitmiştir. Destek veren herkese ve özellikle İnci ailesine çok teşekkür ederim. Kısa tutmamın tek sebebi uzun süren şeyin cıvığı çıkmasıdır. Profilimden beni takip edebilirsiniz böylelikle yakında yazacağım yeni hikayelerimi okuyab...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yarım saat geçmişti hala rehineleriydiler. Zengin ahalisi hiç bu denli göt olmamıştı. İrfan teras katta bir sandalyeyi çekti ve eline rakıyı aldı. Rüzgar ona sert sert çarpıyordu , boğazların bütün gümbürtüsü kulağındaydı ve bağırdı delirmişcesine " bak ulaan baak ! Senmi daha büyükmüşsün benmi ! Ben kazandım been ! Been ! Benim ulaan bu şehir ben-- " derken yukarıdan ateş açılmaya başlandı. Ve aşağı kattan silah sesleri gelmeye başladı. Amerikan istihbaratçıları Türk topraklarında resmen operasyon yapıyordu. Türkiye'nin dostluğunu kaybetmekten korkmuyorlardı çünkü içerideki rehinler Türkiye'nin yıllık gelirinden fazla gelire sahip müttefikleriydi. Aşağıda ise Rus özel birlikleri içeriye girmeye çalışıyordu.
Hasan abi : İrfan napıcaz - Abi ölümüz çıksada teslim olmicaz.
Ruslar içeri girdiğini sandığında giriş katta kimse yoktu merdivenlerden yukarı yavaş yavaş çıkarlarken İrfan'in adamları talimatlara uyarak planlandığı gibi el bombasını attılar. Helikopterdeki askerler yavaş yavaş terasa inmişlerdi İrfanlar ise orta kattaydı. Bütün herkes rehinelerin olduğu odadaydı. Amerikan askerleri çıkmamız için kapı arkasından bağırıyorlardı. İrfan ise karşılık olarak girerlerse hepsinin öleceğini söylüyordu.
Bir süre geçince artık teklifler gelmeye başlamıştı Amerika ve Rus hükümetleri adamlarını almak için teklifler yapıyordu. İrfan hepsini reddediyordu. inanılmaz miktarlar söyleniyordu bir gece boyunca böyle geçti. Ankara'daki hükümet yoğun mesai harcıyordu fakat onlar rehineleri almak istediği kadar , devlette Türk kabadayıları bırakmak istemiyordu çünkü onların karşısına dikeceği bir kişi vardı oda ölürse olacaklar belliydi. İrfan açlıkla boğuşan adamları ve Şule'nin ağlayışınca dayanamımıştı ve adamlarının gitmesi karşılığında içeriden çıkıp ellerini havaya kaldırdı. Herkes buna şaşırdı kimse tahmin etmiyordu. En büyük raconu kesen adam ellerini kaldırıp çıkmıştı. Ve yine o sözünü tekrarladı " dostlarım için dostlarım için çıktım. " İrfan elleri bağlandı ve yanında Hasan abi'yi almışlardı. ikisi arabaya bindirildi ve gidiyorlardı arabanın içindeyken arkada beş asker vardı. Yanındaki asker bir anda İrfan'in kulağına " üç diyince eğil " dedi. " Bir , iki , üç " dedi ve karşısındaki asker ile birlikte yanlarındaki askerleri silahları ile vurdular. Ama tekine hızları yetmedi oda kurşunu İrfane doğru atarken Hasan abi atladı ve 2 kurşun yedi. Devlet iki tane ajanı Amerikalıların içine sokup İrfan'i çıkarmaları için görevlendirmişti. Arabayı sağa çektiler ve şöförüde vurdular. İrfan bağırarak ve gözleri yaşlı olarak " abi sürün , sürün hastaneye götürelim ." , İrfan, Hasan Abi'nin kafasını tuttu ve avuçlarına aldı birşeyler söylüyordu Hasan Abi alçak ve can çekişir sesle + Ben , ben İrfan - Söyle abim , abim gidicez hastaneye , yorma kendini + Ben senin gibi deliyi ne duydum ne gördüm , mazlumlar kazanacak oğlum , mazlumlar - Abi sus , birlikte kazanacağız + Boşa kürek sallama olan oldu. Dayıma selam söy..
Ve nefesi kesildi gözlerini yumdu. Ellerinde can verdi abisi gibi olan adam ellerinde can vermişti. Ağlıyordu , hüngür hüngür , çocuk gibi ağlıyordu. Çıkardı silahını ve kafasına dayadı yanındaki adamlar hemen silahı aldılar elinden İrfan , cansız bedene vurup " kalkkk ! kaalk ! uyan abiiim , uyaan ! " diye ağlıyordu . Sol elindeki tespihi eline aldı ve göz yaşlarını sildi. Onu arabaya soktular ve kafasını bacaklarına yasladı. Yüzüne baka baka Hasan abisinin , cesedine baka baka tespihi çekiyordu. Ve dedi cansız bedene " zengin leşinin ölüsü bile iyiyi harcıyormuş abim. Paranın kirlisi , insanın iyisini harcıyormuş abiim .."
Ardından " Bir Bahar Akşamı " şarkısı çalmaya başladı teyipten .. Dayı aradı Hasan abinin telefonunu , İrfan açtı + Hasan'ıım , aldımı istihbaratçılar sizi , renkleri attımı bari şerefsizlerin - Dayıı + Evet Hasan'ım , bak eski günlerdeki gibi oldu değilmi , ah hani Gültepe'de o bahar akşamı çatıştığımız gibi hissediyorum kardeşim benim ! - Dayıı .. Hasan abim sizlere ömür !
Dayı telefonu yere fırlattı ve telefondan sesi duyuluyordu bağırarak " Kızııım ! Bana buz gibi bir su getir , buz gibii " dedi.
Hasan Abi'yi eversi gün son yolculuğuna uğurladılar. İrfan tespihi çıkardı ve toprağın üzerine atıverdi. Akşam olduğunda herkes Gültepe'de toplanıcaktı. Semt'in ortasına iki kişilik bir sofra kurdular rakılar vardı masanın üstünde. Takım elbiseli bir sürü kişi hazır olda Dayı ile İrfan'in oturduğu masayı izliyorlardı. ikiside konuşmadan içiyorlardı ve sadece susuyorlardı. İrfan suskunluğu bozdu ; - Benim yüzümdenmi dayı sence ? + Sen yapman gerekeni yaptın. Kendinide feda etmek uğuruna herkesi kurtarmayı seçtin çocuk - Ama benim yüzümdenmi dayı ?
Dayı sinirlendi ve masaya sertçe vurdu + Çocuk gibi mızmızlanma İrfan ! Sen yapman gerekeni yaptın , gerekirse bin defa yapacaksın .. Çünkü biz çocuk , biz gibiler mutsuzluğa kendimizi mesken eden kişileriz. Biz üzülecez , şarkı çalacak , rakı içilecek ve hergün , her gece mermiler sıkılacak. Ben seni bunun için yetiştirdim - Hergün başka bir sevdiğimi kaybedip , şu masada rakı içmek içinmi dayı ? Bunun içinmi + Hayır çocuk , hayır ! Şehirin sahibi yaptım seni daha ne istiyorsun , senin heryer , senin - Benim olanda mutsuzsam , benim olmasa neler olur be dayım .. Bak şu gençlere şiir yazıcakları dönemlerde şiir siliyorlar. + Kavgamızdan dönmeyeceğiz söz ver bana - Dönüşü olmadığını başta biliyordum dayı. Sitemim kavgamıza değil , sitemim bu şehirin diğer yakasınadır..