Gözlerime inanamıyordum.Yüzümde hafif bir gülümseme belirdi.Görmek istediğim manzara tam da buydu.Oğulcan elinde çiçekle bana gülumsüyordu.Siyah saçları gözlerinin hemen üstüne kadar uzanmış, rüzgarda hafif hafif dalgalanıyordu.Masmavi gözleriyle gözlerimi etkisi altına almıştı. Ben bunları düşünürken ağzından dökülen kelimeler bana hayal gibi geliyordu.
" Özür dilerim biliyorum ki kırılmadım desende kırıldın ve seni böyle görmek beni mahfediyor. Sanırım beni çok tanımıyorsun ama duygularımı çok fazla ifade edebilen birisi değilim. Umarım mesajımı almışsındır ." dedi ve o tatlı bakışlarından birini attı. Resmen eriyordum karşısında. Sonra çiçekleri uzattı. İstem dışı aldım. Zaten kendimde değildim. Sonra yanağıma küçük bir buse kondurdu ve " Ben seni her halinle kabul ederim Osuruklu ." dedi.
Güldüm. Hala bir tepki verememiştim. Bu arada sanırım Oğulcan Merve'ye gözüyle gitmesini işaret etmişti. Merve çoktan ortadan kaybolmuştu. bu sırada gözlerim kapının ordaki karartıya takılmıştı. Dikkatlice baktığımda ordakinin Pınar olduğunu anladım. Bir şeyler yapmalıydım. Bu okuldan gitmeden önce Pınar'ın aklından hiç çıkmayacak bir anı bırakmak istedim ve istemsizce Oğulcan'ı öptüm. Oğulcan'ın yanağıyla dudağı arasındaki boşluğu öperken bir yandan da Pınar'ı izliyordum. Çok tutkulu bir öpücük olmamasına karşın Pınar'ın gözünde dudaktan öpüşür gibi duruyorduk sanırım. Hoşlandığım çocukla öpüşüyor olduğuma inanamamakla birlikte Pınar'a çektirdiğim acı öpmekten daha çok zevk veriyordu. Geri çekildiğimde Oğulcan'ın neden böyle bir şey yaptığımı fakat bir o kadar da bu durumdan mutlu olduğunu ifade eden gözleriyle karşılaşır karşılaşmaz hızlıca oradan uzaklaştım. Koşarak merdivenlerden çıkarken buna benzer bir anı çok yakınlarda yaşadığımı anımsadım. Pınar'a bunu yaptığım için bir o kadar mutlu, Oğulcan'a gider ayak umut verdiğim içinse bir o kadar mutsuzdum. Evet ondan hoşlanıyorum. Fakat sadece hoşlanıyordum...
Odaya geldiğimde kimseyle konuşmadan aç da olsam uyumaya çalıştım ve kısa sürede uykuya daldım.
Ertesi gün sınıfta olanları Merve'ye anlattığımda ağzı açık kalmıştı. Ama kesinlikle doğru yaptığımı, beni desteklediğini söyledi. Merak ettiği tek şey bu olaydan sonra okulda nasıl rahat davranacağımdı. Çünkü bizim okulda dedikodu çok çabuk yayılırdı. Ayrıca Oğulcan bir daha peşimi bırakmazdı. Tabi ki okuldan ayrılma kararımdan haberi yoktu. Eğer şimdi söylersem yıkılırdı.
Ne yapacağımı bilemez haldeyken sınıfa hoca girdi ve ders Einstein kafalı hocanın dersiydi. Hiçbir zaman anlamadığım kimya...Sınıfa göz attığımda Pınar'ın sınıfta olmadığını fark ettim. Neredeydi acaba ? Sabah yurttan çıkarken görmemiştim. Kahvaltıya da inmemişti.Nerede olduğuna göz atmak için hocadan tuvalete gitmek için izin istedim ve adam sanki ona küfretmişim gibi ters bakışlarla gitmem için izin verdi.Hemen yurda geçtim. Pınar 'ın odasına sessiz adımlarla ilerliyordum. Beni görmesi işten bile değildi.Sessizce kapının önünde beklerken içeriden gelen seslerle keyfim yerine gelmişti.
"Seni sefil pislik fare..Oğulcan'ı öpersin ha ? Ben bunun altında kalmam gerizekalı şey sen görürsün Oğulcan benim senin değil tamam mı yakında kafana sokarsın bunu osuruklu cadı !!!!"
Pınar'ı kızdırmayı başarmıştım. Sessizce kıkırdayarak hızlıca sınıfa geçtim.Pınar büyük ihtimalle şu anda resmimi falan parçalıyordur.Sınıfa girdiğimde hocanın "Deliğe mi düştün kızım." lafına sınıftan homurdanmalar gelirken "Hocam buradayım gördüğünüz gibi deliğe falan düşmedim." cevabını verip sırıtarak yerime oturdum.Alara da tuvalete gitmediğimi anlamıştı.Ona olanları anlattıktan sonra sırama düşen kağıt parçasını açıp okudum.Merve cadısı da ne olduğunu merak ediyordu tabi.Tatlı cadım benim. Bir kağıda yazıp ona fırlatırken hocanın yine o sikimsonik bakışlarıyla karşılaşmaktan son anda kurtuldum.Teneffüste herkes Berkay'ın etrafına toplanmıştı.Bende merak ederek yanlarına gittim."Neler oluyor gençler ?" diye sorduktan sonra cevabımı Berkay verdi :
"Nazlı bu akşam Papyon Kafe 'de buluşuyoruz sen de gelsene ?"
"Hmm..Kimler geliyor bakalım ?"
"Merve, Alara, Emir, Selim,ben bir de gelirsen sen"
"Gelirim tabi neden olmasın hem kanbersiz düğün olmaz ."
"Okey.Saat 7 de buluşuyoruz o zaman."
Herkes onayladıktan sonra yerime geçtim.Ve okulun hemen bitmesini diledim.Daha üçüncü dersteydik ve zaman geçmek bilmiyordu.Kafamı sıraya koymuş uyuklarken sınıfa gelen nöbetçinin adımı söylemesiyle kendime geldim.
"Hocam müdür Nazlı Kaya'yı odasında bekliyor. "
Arkadaşlar çok uğraştım vote ve yorumlarınızı bekliyorum lütfen küçücük bir yorumu benden esirgemeyin :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Ergenin Dramı
Ficção AdolescenteKulaklığı takıp çok özlediğim Mersin sahiline gitcektim ki abimle kapıda karşılaştık. " Nereye böyle, gelir gelmez kendini sokaklara mı atacaksın ? " Abimi çok seviyorum ama bu huylarından nefret ediyorum. Sanki ben erkek delisiyim. Aslında bir...