Nefessizlikten boğulacak dereceye geldiğimde açtım gözlerimi. Kollarını kaldırıp üzerimden yorganı ittip derin nefesler aldım. Işığı engelleyeceğim diye az daha kendimin katili olacaktım. Yatakta doğrulup saate baktığımda uzun süredir uyuduğumu fark ettim. En son uyuduğumda saat onbir idi şimdi ise on yediye geliyordu. Yani toplamda altı saat uyumuştum.
"Tebrik ederim seni kendim kendi rekorunu kırdın."
Diye sesli bir şekilde söylendim kendi kendime. Yorganı tamamen üzerimden atıp yataktan kalktım. Gardrobun önündeki boy aynasından kendime baktığımda oldukça berbat bir görüntüyle karşılaştım. Çok uyumaktan şişen gözlerim kendinden geçmiş karmaşık saçlarım ve ruh gibi bayazlamış suratımla tam bir ucubeyi andırıyordum. Saçlarımı kaşıyarak odamdan çıktım ve direk banyoya girdim. Küvetin içini sıcak su ile doldururken halsiz yürüyüşümle odama dönüp telefonumu aldım. Tekrar banyoya geldiğimde slow bir müzik açarak küvetin kenarına oturdum ve elimi suda müziğin ritmine göre gezdirerek suyun dolmasını bekledim. Küvet tamamen dolduğunda musluğu kapatıp üzerimdeki kıyafetleri çıkardım. Müzik değiştiği anda kulağıma gelen melodi eski bir anı canlandı gözlerimin önünde. Usulca gözlerimi kapayıp küvetin kenarlarına tutundum güçlü durabilmek için. Gözümden akan bir damla yaşın suya karışmasıyla gözlerimi açıp küvetin kenarından ellerimi çektim ve derin bir nefes alarak küvete girdim. İlk uç dakika dizlerimi karnıma kadar çekip kollarımla bacaklarımı sararak öylece oturup müziği dinledim. Uzun süredir dinlemiyordum bu müziği çünkü bana onu ve ona ait anıları hatırlatıyordu. Tam bir yıl önce tanışmıştım onunla. Hani insan kırıldığı anda önüne çıkan ilk dala tutunmak ister ya, işte bende ona tutundum. Benden 9 yaş büyük biri ile ilerisini düşünmeden yaralarımı onunla sarmaya çalıştım. Küçük kırık kalbim onunla kırık parçaların birleşeceğini sanırken o ise kırık parçalarımın üstüne basarak tekrar tekrar kırdı. Yaşadıklarım gözlerimin önünden hızlı bir şekilde geçerken sımsıkı kapadım gözlerimi. O günleri tekrar yaşamak istemiyordum. Tekrar hayata küsmek istemiyordum, tekrar o acıları çekmek istemiyordum. Yumulu gözlerimi açmadan kafamı dizlerime gömdüm. Kötü anılarımı unutmaya çalışarak derin derin nefesler aldım. Göz kapaklarımın oluşturduğu karanlık maviye dönüştüğünde hızla kafamı kaldırıp gözlerimi açtım. Eski acılarımın üstüne yenilerini ekleyip kendimi mahfedemem. O depresyon ilaçlarını yeniden kullanmak yada krizlere girmek istemiyorum. O mavişin de dediği gibi kendi iyiliğim için ondan uzak durmalıyım.
Kırk dakikalık bir banyodan sonra karnım acıkmaya başladı. Saçlarımı fön makinesiyle kurulayıp taradıktan sonra mutfağa geçtim. Yemek yapmak gibi bir uğraş işine girmek gözüme oldukça yorucu geldiği için sandviç yapmakla yetindim. Sandviçi bir tabağa koyarak salondaki televizyonun karşısına geçtim ve rastgele bir kanal açtım. Şansıma kanalda korku filmi vardı. Korku filmindeki kafa kopmalarının eşliğinde sandviçimden bir ısırık aldım. Ağzımdaki sandviç parçasını oldukça yavaş çiğnerken televizyonu donuk bakışlarımla izliyordum. Sanki bomboş bir duvarı izliyormuş gibi... Kafamın içinin boş olmasına rağmen bir şey düşünüyormuşum gibi etrafa dalgın gibi bakmak oldukça sinir bozucu oluyordu. Sandviçimi bitirdiğimde ayağa kalkıp elimdeki tabağı mutfağa bıraktım. Kulağıma gelen tıkırtı sesleriyle pencerenin yanına gidip dışarı baktım. Yağmur damlaları sanki beni dışarıya davet edercesine pencerenin camına vuruyordu. Bu kibar daveti hiçbir zaman reddedemeyeceğim için saçımın hafif ıslak olmasına aldırış etmeden hızla kapişonlu ceketimi giydim ve evden çıktım. Kapı komşumuz olan Aysel teyzenin hiç sesi çıkmıyordu bu aralar. Galiba kızının durumu gittikçe kötüleşiyordu. Bu yaştan sonra kadıncağıza kızının acısı ağır gelmişti belliki. Aysel teyzenin bu durumuna hiç alışık olmadığımdan bu durumu beni oldukça üzüyordu. Binadan çıktığımda yağmur hızını oldukça arttırmıştı. Annem hastalanırım diye yağmurda dolaşmama izin vermiyor. Bu yüzden ona içecek bir şeyler almak için ilerdeki markete gittiğimi söyleyeceğim. Yağmuru seviyor olsam da banyodan çıkalı uzun bir süre olmadığı için üşüdüm. Şapkamı kafama geçirip ellerimi de cebime koyarak yürüdüm. Yağmurun yere her düşüşünde parçalanma sesleriyle doldu kulaklarım. Bu gün yağmur bir farklı görünüyordu gözüme. Yağmur damlaları yere değdiğinde sıçrayışını bir şeyin yere düşüp kırılıp parçalara ayrılmasına benzetiyordum. Şu anda ruh halimin kırgın olmasından daloyı mı böyle görüyordum? Durdum. Etrafıma dikkatlice göz gezdirerek insanların tavırlarından nasıl bir ruh halleri olduğunu anlamaya çalıştım. Genç bir bayan hızlı adımlarla yürüyerek şemsiyesi ile yağmurdan korunmaya çalışıyordu. Görünüşe göre yağmurdan hoşlanmıyordu. Muhtemelen saatlerce güneşlenerek uyumayı seven insanlardandı. Biraz ileride otuzlarında bir beyefendi ile hanımefendi aynı şemsiyenin altında hallerinden pek hoşnut bir şekilde gülümseyerek yürüyorlardı. Yağmurdan hoşlanmasalardı bile şu anki yakınlıklarını avantaja çevirmek için taksiye binmek yerine yürümeyi tercih etmiş gibi görünüyorlardı. Birkaç çocuk, şapkalarını kafalarına geçirmiş evlerinin bulunduğu binaya giriyorlardı. Yağmurun altında bir süre dans edip üşüyerek eve gidip ısınmak istedikleri kızarmış burunlarından anlaşılıyordu. Peki ya ben... ben bu halimle nasıl görünüyordum? Gözlerimle kendimi taradığım kadarı ile soğuktan üşüdüğü için ellerini cebine koymuş ve şapkasını kafasına geçirmiş. Yağmuru sevdiği için halinden oldukça memnun olduğunu belli eden yavaş yürüyüşü ve gözlerinin şişkinliğinden oldukça belli olan yorgun suratlı genç kız. Evet görünüşüm tamda bunu anlatıyordu. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes alarak yürümeye devam ettim. İnsanlar azaldıkça yağmurun yere düşmesiyle çıkardığı sesler yoğunlaşıyordu. Yağmurun yağması beni hep hüzünlendirir nedense ama bir yandanda içim huzur bulurdu. Yağmur yağdığı zamanlar annem dışarı çıkmama izin vermediği için bende pencereye oturup saatlerce yağmuru seyredip hayaller kurardım. Bazen kırgın anlarım gelirdi aklıma, hüzünlenirdim. Yağmurlu günler beni hüzünlendirsede onu sevmekten vazgeçemiyorum. Marketin önüne geldiğimde düşüncelerimden uzaklaşarak içeri girdim. Buraya gelmeden önce yiyecek bir almayı düşünmüyordum ama önümde duran raflardaki çikolataları görünce dayanamayıp bir kaç tane aldım. İçecek reonuna geldiğimde enerji içeceklerinin bulunduğu rafın önünde durakladım. Bana geçenki kötü günü hatırlatsada bir kaç tanede ondan alarak kasaya doğru yürüdüm. Elimdekileri kasadan geçirip poşetledikten sonra çıkışa doğru yürürken poşetten enerji içeceğinin bir tanesini aldım. Bir yudum aldığımda çıkış kapısından çıkmak üzereydim ki tam önümde birisi belirdi. Kafamı kaldırdığım anda can alıcı mavilikteki gözlerle karşılaştım. Bu gözleri görmeyeli dört gün olmuştu sadece ama yinede içimde oluşan his tepki vermemiştir engelliyordu. Hüzünlü gözlerimle beni biğan mavi gözlerine bakakaldım. Gözlerini gözlerimden çekmeden yavaşça elimdeki enerji içeceğini alarak kafasına dikip içmeye başladı. Her yutkunuşunda inip kalkan boğazı bile o an o kadar güzel görünüyordu ki onun gerçek olduğundan şüphe ettim. Teneke kutuyu ağzından çekip gözlerime bakarak tekrar elime tutuşturdu ve gözlerini yavaşça kırparak markete girdi. Yaş dolu gözlerimle elimdeki teneke kutunun yere düşmesine izin vererek bir adım attım. Kolumdan birinin tutmasıyla duraksadım. Arkama döndüğüm anda mavi gözlü çocuk yeni bir enerji içeceğini elime tutuşturdu. Bu içeceğinde elimden kayıp düşmesiyle duygudan mahrum olan gözleri bu defa şaşkınlıkla bakıyordu. Gözümden bir damla yaş düşmesiyle arkamı dönüp eve doğru yürümeye başladım. Bunu ona kızgın olduğum için yapmadım. Neden yaptı bilmiyorum ama o benim ona yaptığım şeyin aynısını yapmaya çalıştı. Bu yüzden onu engelledim. Neden bilmiyorum ama onu yeniden görmek daha fazla üzdü beni. Onun yanındayken hissettiğim duygular ise bana oldukça yabancıydı.
![](https://img.wattpad.com/cover/85412081-288-k722550.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Kanatlarında
Fiksi RemajaVe her şey hiç başlamadan bitmesi gerekiyordu. Acılarla dolu bir çocuk, acılarıyla yüzleşmeye korkan o çocuk, sadece maddelerle yaşayan o çocuk, tekrar aşık olmaktan korkan o çocuk, hiç beklemediği bir zamanda titremişti acı dolu kalbi. ilk defa gör...