Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gözlerimi açtığımda bir hastahane odasındaydım. Karşımda tanımadığım birisi oturuyordu. Uyandığımı görünce ayağa kalktı ve ''Uyandığına göre gidebilirim. '' dedi. Ayağa kalkıp kolunu tuttuğumda bana baktı.
''Neden geldim buraya ? Sen kimsin ? Ben kimim ?'' dediğimde şaşkınca baktı ve ''Hatırlamıyor musun ?'' dediğinde başımı kaşıdım ve ''Hayır. Kesik kesik sesler geliyor. '' dedim şaşkınca bana baktı ve ''Bu beni ilgilendirmiyor. Ben seni tanımıyorum sen de beni tanımıyorsun zaten. Uçurumdan atladığını görünce yardım ettim o kadar. '' dedi. ''Benim adımı biliyor musun ?'' dediğimde bana baktı ve ''Bilmiyorum dedim ya. '' Dedi ben ne yapacaktım peki ? Tanıdığım kimse yoktu. Bir isim , bir anı hiçbirşeyi hatırlamıyordum. Bana tamamen baktı ve gözlerini kısıp ''Numara yapmıyorsun değil mi ?'' dediğinde ona baktım ''Hayır dedik ya ! Adım ne kaç yaşındayım hiçbirşey bilmiyorum !'' dedim o da sabır dilercesine gözlerini kapattı ve ''Bu beni ilgilendirmiyor. Ben seni sadece kurtardım. Şimdi de gidiyorum. Kendi başının çaresine bak. '' dedi ve odadan çıktı. Koltuğa oturdum. Önce ismimi hatırlamalıyım.. Kesik sesler çoğalırken net bir ses geldi. Kyung...
Kyung ?
HAH buldum ! Kim Min Kyung !
O sırada içeri doktor girdi. Elindeki kağıda bakıp
''Kafaya alınan darbe yüzünden kısa süreli hafıza kaybı.. '' dedi ve bana baktı. ''Adını hatırlıyor musun ?'' dediğinde başımı öne eğip ''Kyung.. Sadece bunu hatırlıyorum. '' dediğimde doktor gülümsedi ve ''Kendini zorlama.. Zamanla taşlar yerine oturur. '' dedi gülümsedim. ''Bir kaç gün burada kalmalısın. Erkek arkadaşın nereye gitti ?'' dediğinde şaşkınca ona baktı ''Erkek arkadaş mı ?'' dediğimde doktor ''Evet. Seni buraya getiren genç. Arkadaşın değil mi ?'' dediğinde çok kısa bir şekilde durumu açıkladım... Kafasını salladı ve ilaçlarımı verip odadan çıktı.. Saate baktım.
22.00
Sıkılmıştım. Biraz dolaşmak için dışarı çıktım. Koridorlarda yürürken birisi ''Ha Kyung !'' diye bağırdı. Benim adımda Kyung vardı... Arkamı dönmeden yürümeye devam ettim. Kolumdan çekip ona bakmamı sağladı. Kaşlarımı çatıp kolumu çektim ve ''Ne yaptığınızı sanıyorsunuz ?!'' dediğimde şaşkınca bana baktı. Sarı saçlı , uzun boylu , gamzeli tatlı bir çocuktu. Arkadan başka bir çocuk daha geldi. O da siyah saçlı , uzun boylu ve dudağının altında ben vardı. (evet kook :D) ''Kyung nereye gittin bir anda ?!'' dediğinde kaşlarımı çatıp ''Neyden bahsediyorsunuz ? Ha Kyung mu ? Benim adım... Min Kyung !'' dedim ikisi de şaşkınca birbirlerine bakıp aynı anda ''NE ?!'' Dediler yüzümü buruşturduğumda Siyah saçlı ''Yah ! Şaka yapmayı kes Kyung ! Jimin hyung seni soruyor. '' dedi. ''J- Jimin mi ?'' dedim
