WGM 2.2

1.5K 124 47
                                    

*

Sen ve ben...

*

- "Baekhyun, hadi kalk."

Chanyeol onu uyandırmak için gerçekten doğaüstü (önce doaüstü yazıp düzelttiğim yalandır inanmayın bb) bir çaba gösteriyordu. Kısa olan senelerce böyle rahat uyuduğunu hatırlamıyordu.

Gözlerini hafifçe araladığında uzun bacaklar ve yanında duran kısa bacaklar ilgisini çekti. SeHyun mu gelmişti?

Aniden kalkınca başına şiddetli bir ağrı girmiş ve gözleri kararmıştı. Geri yatağa oturup başını tuttu ve inledi.

Hayır, gördüğü kısa bir bacak falan değildi, Chanyeol'ü çift görmüştü sadece.

Gerçekten çok fazla ağrımıştı.

Son zamanlarda bir doktora mı gitseydi? Haewon'dan sonra her sabah böyle nöbetler geçirmeye başlamıştı. Her şeyi çift görüyor ve gözleri saniyelik bir şekilde kararıyordu.

Bir şey olduğunu belli etmemek için kollarını geriye doğru iyice gerdi.

+ "Mmh! Havada ne güzelmiş! Yürüyüş mü yapsak?"

Chanyeol yüzünü düz bir ifadeye sokup ellerini beline koydu. Havada... Yağmur yağıyordu. Kış yaklaşıyordu ve bunlar fırtına öncesi sessizlik gibiydi.

- "Dışarıda yağmur yağıyor Baekhyun."

+ "Zaten biliyordum, seni denemek için yaptım."

Elini değerlisine atıp sıktı ve kalkıp tuvalete doğru ilerledi. Bir şişkinlik mi vardı sanki? Yoksa sabah ereksiyonu muydu? Karar veremedi.

Başı hala dönüyordu ve kendisini hiç olmadığı kadar halsiz hissediyordu. Tuvaletini yaptıktan sonra ayna karşısında kendisine şöyle bir baktı ve ardından öksürmeye başladı. Hastalanıyor olmalıydı. Oradandı değil mi bu halsizlik? Öksürmesi birkaç saniye daha devam etti ve sonunda balgamını ağzında toparlayıp lavaboya tükürdü.

Kanlı, olması normal miydi?

Chanyeol aşağı inmişti. Ona çaktırmadan telefonunu aldı ve arama motoruna yaşadığı şeyleri yazdı. Safari yavaş bir şekilde sonuçlarken Chanyeol aşağıdan yemeğin hazır olduğunu bağırıyordu.

Kanser belirtileri,

Önce dudakları yavaşça aralandı ve ardından gergince sol elini saçlarından geçirdi. Öyle hemen şeapmamak lazımdı değil mi? Doktora gitmeden, bilemezdi sonuçta.

- "Baek! Kaç kez sesleneceğim be adam?!"

Başını onun görmediğini hatırlamadan hızlıca salladı ve telefonun ekranını kilitleyip yatağa doğru fırlattı. Merdivenleri hızlıca inip mutfağa girdiğinde Chanyeol elindeki tavadan yemeği tabağa aktarıyordu.

Tahta kaşığı havada salladıktan sonra gülümseyip tavayı bıraktı ve Baek'i kendine çekip dudaklarını öptü.

Bunu neden yaptığı hakkında bir fikri yoktu fakat az önce telefonunda okuduğu şey yüzünden sağlıklı düşünemiyordu. Ya kanser olursa ne olacaktı?

Yüzündeki asıklığı farkeden Chanyeol ellerini yanaklarına bastırıp gözlerinin içine baktı.

- "Baekhyun, iyi misin?"

+ "Hıhım, iyiyim..."

- "Neden yalan söylüyorsun ki?"

Baekhyun eliyle başını tutup uzun olanın dokunuşlarından kurtuldu ve masaya oturdu.

+ "Biraz başım ağrıyor. Doktora gideceğim. Sadece yemek yesek olur mu?"

Chanyeol anlayışla karşılayıp kaşlarını çattı. Baş ağrısından doktora gitmek mi? Pekala. O da iyiymiş.

Masaya oturdu ve şüpheci bakışlar eşliğinde yemeğini yedi. Baek gerçekten kötü gözüküyordu.

- "Hastahaneye seninle gelmemi ister misin?"

+ "Sehun ve Luhan birazdan SeHyun'u getirirler. ChanHyun'u da al ve birlikte vakit geçirin. Bende hemen gidip gelirim zaten. Boşuna bir de sen yorulma."

Chanyeol onaylayan mırıltılar çıkarıp yemeğine geri döndü. Birkaç dakika içerisinde kapı çalmış ve gerçekten SeHyun gelmişti.

~ "Appa! Çingu bu-gu pip yu?"

Baekhyun uzun olanın kucağında giren küçük bedene gülümseyerek bakıp ayaklandı ve burnunu tutup hafifçe sağa sola salladı. SeHyun hemen iki dişini göstererek gülmüş ve ellerini havaya kaldırarak Baek'i tutmaya çalışmıştı.

~ "Appa pökyün, çemyön."

Chanyeol gerçekten gülüp çocuğu kucağından indirdi. Telaffuzu o kadar şirindi ki mıncırmadan duramıyordunuz. Baekhyun telefonunu sehpadan alıp cebine tıktıktan sonra cüzdanını da diğer cebine sıkıştırdı.

+ "Ben şimdi çıkayım. Araşırız."

Chan başıyla onaylayıp onu kapıya kadar geçirdi.

- "Bana haber et tamam mı?"

+ "ChanHyun'u çağır."

İkiside söylediklerine cevap alamadılar ve ayrıldılar.

Baekhyun gerçekten endişeliydi. Eğer gerçekten kanserse ve başına bir şey gelirse... Oh, yıllar sonra bile olsa Chanyeol ile karşılaşmak iyi olmuştu çünkü gerçekten çaresiz hissediyordu. Hiçbir şeyin garantisi yoktu.

SeHyun'a kim bakacak derdi tamamen yok olmuştu. Artık Chanyeol vardı değil mi? O bakardı.

Peki ya ChanHyun? Onun için çok gecikmişti zaten. Artık yaşasa ne fayda, ölse ne fayda.

Doktorun odasına girerken bile aynı düşünceler içerisinde olmak gerçekten modunu düşürmüştü.

Öbür tarafta Chanyeol SeHyun ve ChanHyun'u kendi halinde oynamaya bırakmış yatak odasına çıkıyordu. Yatağın üstündeki telefonunu alıp kilidi açmadan önce "Uslu durun! Appanızı arayacağım!" diye bağırmıştı. Baekhyun Chan'in telefonunu kendi telefonu sanmış ve internete oradan girmişti.

Chanyeol ekran kilidini açar açmaz gördüğü şey ile donup kalmıştı. Kanser belirtilerinin teker teker yazdığı bu sayfaya kendisi girmemişti. Baekhyun... Yoksa, doktora gitme bahanesi?

Gözleri sınırlarına kadar açıldı ve saniyelik bir şok ile koşarak merdivenlerden indi.

Baekhyun gözlerini sıkıca yummuş ve doktorun ağzından çıkacak hayat meselesi cümleleri bekliyordu.

+ "Bilemiyorum, bu belirtiler çok fazla-" Çalan telefonu susmasına sebep olmuştu. "Bir saniye lütfen."

Titreyen elleriyle zarzor açıp kulağına koydu. Chanyeol'ün kükreyen sesi yerinden sıçramasına sebep olmuştu.

- "BAEKHYUN?!"

+ "Chanyeol?"

- "BANA NE ZAMAN SÖYLEMEYİ DÜŞÜNÜYORDUN?!"

WE GOT MARRIED | chanbaek | 2017 [tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin