*Aşk,
Kapılıpta içinden kurtulamadığın bir kasırga gibidir.
İnsanı içine çeker,
Ve öldürür.
*
Baekhyun.
Babamın ölümü üzerine planlarımı hayata geçirmek için çalışmalarıma başlamıştım. Önce şirkete dava açıp şirketin üzerinde hak iddia etmiş ve iyi bir avukat tutmuştum. Abim zaten bu konuda dünden razı olduğu için davanın pekte uzun süreceğini sanmıyordum.
Kai ile görüşmüş ve şirketin payını ortak bölüşmeyi kabul etmiştik. Anlaşma tamamlandığı için pazar günü adliyeye uğrayıp davadan vaz geçecektim.
Kyungsoo ile evlenmişti. Onların düğünlerinde isteyerek alkış tutmuştum. Tanrım, üvey babam gibi büyük bir adamın iki oğlununda gay olması... Ne gurur kırıcı.
Şimdi ne mi yapıyordum? Büyük vedam için hazırlanıyordum tabiki. Bunun için hazır olup olmadığıma henüz karar vermemiştim evet. Ama temelli gitmiyordum ya, geri gelecektim. Değil mi?
Elimi göğsüme bastırıp derin bir nefes aldım. Chanyeol güven verircesine elimi kavradı ve gülümsedi. Ah uzun boylum. Bütün bunlardan sonra beni affedebilecek misin ki?
Doktor Yifan'ın odasına girdiğim zaman kuşkucu bakışlarını üzerimde gezdirmiş ve aniden ayağa kalkarak selam vermişti. Chanyeol onun elini sıktıktan sonra deri koltuklara oturduk.
"Hoşgeldin Baekhyun. Chanyeol."
Başımı yavaşça salladım. Ona çok şey borçluydum sanırım. Beremi daha da aşağı indirip kel kafamı sakladım. Saçlarımın dökülmesine öylece göz yumamazdım. Direk gidip kendim kazıtmıştım.
"Ben... Gerçekten nasıl söylenir bilmiyorum. Raporların geldi Baek."
Sanki umutsuz bir vakaymış gibi salladım başımı. Chanyeol öyle gergindi ki, terlemiş ellerinin avuç içini tırmalıyordu. Biraz daha sert bastırsa kanayacağından emindim.
"Lafı dolandırmayacağım. Baekhyun, bir karar vermen gerekiyor. Önünde iki seçenek var," dedi Yifan. "Ya kalan zamanını hastahanede geçireceksin, tekrar kemoterapi. Ama artık faydası olacağına inanmıyorum. Ya da keseceğiz tedaviyi. Ailenin yanına, evine gideceksin ve onların yanında hayata gözlerini yumacaksın."
Chanyeol elini ağzına kapatıp gözyaşlarını serbest bıraktı. Ben... Gerçekten üzgünüm Yoda'm. Tekrar karşılaştığımızda bunları benden fitil fitil getirmene izin vereceğim.
- "Ş-şaka y-yapıyor o-olmalı-lısınız."
Kris müthiş oyunculuğunu konuşturarak dudaklarını dişledi ve başını aşağı yukarı salladı.
"Üzgünüm Bay Park. Fakat Baekhyun'un vücudu kemoterapiye olumlu sonuç vermiyor. Kanserli vücut hücreleri yayılmaya devam ediyor ve biz bunu durduramıyoruz."
Chanyeol ayağa kalkıp ellerini sertçe masaya geçirdi ve üstündeki bütün kağıtları yerlere fırlatmaya başladı. Kendinden geçmiş gibiydi. Onun bu tepkisi bende ağlama etkisi bırakıyordu.
Güçsüz kolumu kaldırıp onun elini tuttum ve durdurdum.
+ "Yapma, dur."
- "B-ben.. B-ben..."
+ "Evet, ben öleceğim ve... bununla yüzleşmem ve kabul etmem gerekiyor. Bu, bir gerçek Chanyeol. Nasıl yok sayabilirim ki?"
- "DAHA DİKKATLİ OLMALIYDIK! BEN SENİ KORUMALIYDIM! LANET OLSUN! LANET LANET LANET OLSUN!"
Gözyaşlarımı bırakıp ona sarıldım ve kafamı omzuna gömdüm. Her şeye rağmen bu adam beni sevmeye devam edebilecek miydi?
- "Ne kadar kaldı Yifan?"
"Huh?"
- "Yıldızımın sönmesine, ne kadar kaldı?"
"Tahminlerime göre, 1 hafta kadar."
-----
Bir sonraki bölümde final yapacağım sanırım. Şuanda yazmaya başlıyorum. En geç 1 saate hazır. Yalnız, uyarayım! Peçetelerinizi hazırlasanız iyi olur. Bugüne kadar yazdığım en iyi bölüm geliyor çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WE GOT MARRIED | chanbaek | 2017 [tamamlandı]
Fanfiction"Yaşayan her şey ölmeye mahkumken hayatı anlamlı kılan nedir? ben size söyleyeyim; aşktır." Park Chanyeol *angst.