Az uyku be çok sigara ile geçmeye başladı günlerim. Bir gün sonra bir çocuk fotoğrafı paylaştım. 3'üncü dakikasında "very cute" yani sevimli diye yazdı. Bende teşekkür edip ona sayısını tam olarak hatırlamıyorum ama bolcana kırmızı gül gönderdim. Nasıl olsa bedava anasını satayım. Bu emojiler süper ya. Kim bulduysa Allah razı olsun. Çiçekçiden alsam batmıştım.
Çocuklar hakkknda biraz mesajlaştık. Sonra gitti. Ama ben bekledim.
Ondan sonra paylaştığım 3 fotoğrafa yorum yapmadı.
Aramızda ki tek iletişim yolu bu sosyal ağ. Kafayı yiyeceğim. Ne beğeniyor ne de kendi sayfasında resim paylaşıyor. Ne oluyor bana diye düşünmeye başladım.
Aradan koskoca 4 gün geçti. Tam 4 tane 24 saat. Ve nihayet! Sayfama düşen fotoğraflara bakarken gözlerim fal taşı gibi açıldı. Şükürler olsun..
Kızıl saçlarının rüzgarda dalgalandığı ve yüzünü kapattığı arka planda deniz olan bir fotoğraf paylaştı. Bu fotoğraf, benim favorimdir.
Hemen altına "very nice pic" yazdım. İçimden Sayfalarca yazmak geliyor ama İngilizce bu kadar. Yapacak bir şey yok. Daha dün bir bugün iki.
Şimdi bir şey yazacak mı diye beklemeye başladım. 5 dakika sonra teşekkür ederim yazdı. İşte şimdi sıçtık. Olmayan İngilizcemizle buraya kadar. Kapadı kapıları. Ahh ulan sen Türkçe bilecektin ki, bak ben sana neler yazardım.
Düşünürken başka insanların paylaştıkları fotoğraflara yapılan yorumları okumaya başladım. Ben okumaya başladım diyorum ya, siz bunu şöyle anlayın: Mesajı kopyala, çevirme programına yapıştır. Tercüme. Ve oku.
Ben bu işlemleri yaparken birden aklıma fotoğraf paylaşmak geldi. Böylelikle nabzını da ölçmüş olacaktım. Hemen içinde bulunduğumuz Sonbahar mevsimini anlatan ve daha önce çektiğim, ağaçlar altında bankta oturan bir kişinin fotoğrafını ışık hızıyla paylaştım.
Dikkatini çekmiştim. Fotoğraftaki kişi uzak planda kaldığı için onu ben sanmış olacakta ki hemen sordu. O zaman aklıma geldi, ben hiç kendi fotoğrafımı paylaşmamışım.
Nasıl biri olduğumu merak ediyordu. Önce profilime kendi fotoğrafımı koydum. Sonra da iyi çıktığım (ki bu çok azdır) fotoğraflardan bir tanesini yayımladım.
Kısa süre sonra altına;
"Uff e Divino. Senza Misura" (Uff ve İlahi. Ölçüm olmadan)
Yazarak öpücük gönderdi. Tek kelime İngilizce bilmeyen ben, bide şimdi İtalyanca ile uğraşmaya başladım.
Anlamını öğrenince de İngilizce,
"Bu benim için çok fazla" diye cevap verdim.
Bana öpücüklerle cevap verdi ve kayboldu.
İşte adım her ne kadar benzemesem de burdan geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZAK AŞK
FanfictionBelinden tutup genç kadını çalıştığı masanın üzerine oturttu. Genç kadının bacaklarının arasında yerini alırken, beyaz tangasını da kenara kaydırdı. Ve genç kadın iniltiler arasında fısıldadı: "Now Daddy" Hikaye mi? Tamamen gerçek ve devam ediyor.