(Merhaba! Evet yeniyim. İlk kitabım. Tam tamına 3 senedir uğraştığım ilk kitabım. Her satırında ayrı ayrı emeğimin olduğu ilk kitabım. Aslında bir kurgudan çok yaşanmışlık üzerine yazılan ilk kitabım. Şimdi diyorsunuz 17 yaşındaki bir genç kız ne yaşamış olabilir, ne yaşar ki? Bi yaşanmışlıktan çok, kurulan hayaller üzerine yazılan bir kitap, hayal kırıklıkları üzerine yazılan bir kitap. Başlıyoruz. bakalım neler göreceğiz. Bu arada Okuduğuz bölümleri voteleyip, fikirlerinizi yorumlarda belirtirseniz sevinirim. İyi okumalar!)
''Ada haydi.''
''Yahu geldim.'' Spor ayakkabılarımı ve montumu giyip aşağı indim. Bu arada merhaba. Ada ben. 19 yaşında bir lise öğrencisiyim. Müzik dinlemeye bayılan, kitaplarla fazla haşır neşir, bir erkek kız sahibiyim. İkizim olan Deniz yine beni beklemeden gitmiş, Yaren kapıda beni bekliyor. ''Nerdesin ya, ağaç oldum.'' ''Geldim kızım işte.'' dedim ve bizi bekleyen arabaya doğru ilerledim. Yaren'in sevgilisi, Artun'un arabasına bindik. ''Günaydın.'' diyen Artun'a dönüp ''Günaydın.'' dedim gülümseyerek. Artun arabayı çalıştırdı ve okula doğru yol aldık. Yol boyunca hiç konuşmamış kulaklıklarımı takıp müzik dinlemiştim, zaten konuşmayı pek sevmezdim ama bazen de konuşunca susmazdım. Okulun önünde durunca Yarenle ben indik, Artun arabayı park ettikten sonra yanımıza geldi ve kantine, Deniz'in yanına gittik. Kantinde tek başına oturan İkizimin aklı bir şeye takılmış olacak ki bir noktaya odaklanmıştı. Çantamı masaya koyduktan sonra elimi Deniz'in gözünün önüne getirerek şıklattım. ''Hey.'' gözlerini bize çevirdi. ''Deniz yine beni beklemeden gitmişsin.'' dedim yapay sinirle. ''Kızım on saate kalkamıyorsun, kalksan hazırlanamıyorsun. Bende kalktım baktım uyuyorsun uyandırmadım.'' ''Bir dahakine beklemeden gitme. Her gün bunların sululuklarını çekiyorum.'' dedim Yaren'i göstererek. Deniz güldü. Yaren tam ağzını açmış Bir şey söyleyecekken kızın biri yanıma geldi. ''Ada sen misin?'' ''Evet, ne vardı?'' ''Gamze hoca yarınki şenlik için seni çağırıyor. Son bir prova dedi.'' '' Tamam geliyorum.'' dedim ve Yarene şirince gülümseyip kantinden çıktım, ucuz kurtulmuştum. Yarın okulda bir şenlik vardı. Mart ayının başlarındaydık. Yaz tatile girmemize 3 ay kalmıştı ve bizde 'Geleneksel bahar şenlikleri' yapıyorduk.
Ve bende orda şarkı söyleyecektim, başka liseden bir kızla. Şarkı söylemeyi severdim, çoğu acıdan, hatıradan birkaç dakikalığına da olsa sıyrılmak iyi geliyordu. Merdivenlerin basamağında dikkatimi çeken şeyle düşüncelerim dağıldı ve olduğum yerde durdum. Eğilip yerdekini aldım. Bir bileklikti. Siyah, gümüş detayları olan kelepçe tarzı bir bileklikti. Normalde pek bu tarz şeyleri sevmezdim ama bu hoşuma gitmişti. Sahibi varmı diye biraz etrafa baktındıktan, birkaç kişiye de sorduktan sonra sahibini bulamadığım için bilekliği bileğime taktım. Bir süre bilekliğe baktım, bence gayet hoş duruyordu. Gülümseyerek gözlerimi bileklikten aldım ve kafamı kaldırdım. Gülümsemem erkekler tuvaletinden çıkan bir çocuğu görmemle silinmişti. Bu çocuğu bizim okulda olmadığına emindim. Yakışıklı birine benziyordu. Ayrıca bana birini anımsatıyordu. Çocuğa odaklandığımı hissedince kendimden rahatsız olup hemen kafamı salladım ve düşünceleriden sıyrılıp müzik sınıfına girdim. Gamze hoca beni görünce gülümsedi. ''Evet Ada'cığım, biliyorsun yarın şenlik var. Partnerinle beraber ilk defa prova yapacaksınız. Müziğe çok hakimsin ama bakalım partnerinle birbirinize uyum sağlayacak mısınız.'' ''Hocam ben tanıyor muyum bu kızı?'' ''Kız mı? Partnerin bir erkek Ada. Yoksa sana haber gelmedi mi?'' al işte insan bir haber verir. ''Hayır hoc..'' ben daha cümlemi bitiremeden kapı açıldı. Arkamı dönmemle koridorda gördüğüm çocuğu gördüm. Yakından bakınca daha bi yakışıklıydı. Gerek boyu, gerek saçları, gerek vücut yapısı ile gayet... iyi duruyordu. Acaba benim şarkı söyleyeceğim erkek nasıldı? Ben düşüncelerime dalmış giderken çocuğun yaklaşıp kulağıma eğilmesiyle kendime geldim. ''İnceleme işlemin bittiyse provaya geçelim.'' deyip göz kırptı. Ukalaydı. İncele işlemin bittiyse provaya geçelimmiş. Ne! Bir dakika prova mı dedi o? ''Bir dakika, prova mı dedin sen?'' dedim düşüncelerimi dile dökerek. O tam cevap verecekken hoca bize dönüp ''Siz tanıştınız mı?'' diye sordu. ''Partnerimin erkek olduğunu daha 1 dakika önce öğrendim. Sizce tanışıyor muyuz?'' dedim tersleyerek. Hoca biraz bozulmuştu. ''Siz tanışın, ben dosyamı alıp geliyorum.'' dedi ve çıktı. Arkamı dönüp çocuğa baktım. O da bana kaş göz yapınca göz devirdim. ''Ada ben.'' diye tanıttım kendini. ''Ee?'' diye bi soru sorunca ağzım açık kalmıştı. ''Cidden ukala'nın tekisin.'' dedim ve arkamı dönüp tabletten şarkıyı açtım. ''Tamam, tamam Poyraz bende.'' deyip güldü. ''Sanki adını öğrenmeye meraklıymışım gibi konuşma.'' ''İncelerken öyle demiyordun.'' dedi gülerek. Göz devirip konuyu değiştirdim. ''Nereden bu ukalalık, bu bitmeyen ego?'' ''Valla güzelim, bi Poyraz Soylu olmak kolay değil.'' Soylu. bu soy isim nedensizce bana çok tanıdık gelmişti. Ben tam cevap verecekken hoca içeri girdi. ''Haydi başlayalım.'' ''Hocam gitarı kim çalaca..'' ''Ben çalacağım röntgenci.'' diye fısıldayıp güldü. İçimden ya sabır çekip Poyraz'ın gitarı çalmasını bekledim ve provaya başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POYRAZ ESİNTİLERİ
Teen Fiction''Ölüm, ayrılıkların en şuursuzu, en acımasızıdır. Aslında esas ölüm gidende değil, kalandadır. Giden bir kere ölür, kalan bin kere. Gidenin bir kere canı yanar, kalanın bin kere. Ölüme alışırsınız, dayanabilirsiniz hatta katlanabilirsiniz ama unut...