Bir gün daha bitti.
Çantasına defterini koyup fermuarı kapatırken düşündüğü tek şey bu.
Bir okul günü daha bitti.
Askılıktan hırkasını alıp da çantasını toparlaması saniyeler sürüyor sadece. Okuldan kurtulmak için bu kadar aceleci davranmasının ise yorgunluktan kaynaklandığını düşünmek istiyor. Oysa durum daha farklı.
Kafasının içinde renklerle bir savaş vermiyormuş gibi sahip olduğu yeni düşüncelere, yeni yüzlere ve alışık olmadığı yeni hislere yer açmak Ten'i zihinsel açıdan oldukça zorluyor. Üstüne okul dersleri de eklenince iş içinden çıkılmaz bir hale geliyor üstelik, bu kadarına henüz hazır değil.
Ten düşünceleriyle cebelleşirken tüm sınıf çıktı, siyah saçlı genç de çantasını sırtlanıp tahtaya yazılan yazılarda göz gezdirirken sınıftan çıkıyor.
Kapüşonlusunun cebine özensizce koyduğu kulaklığının düğümünü çözmeye çalışıp aynı zamanda oflamakla meşgulken boş olduğunu bildiği koridorlara bakmıyor. Oysa okul düşündüğü kadar boş değil.
Dirseğinde bir baskı hissediyor, böyle bir şey beklemediği için de ürküyor. Sonra o ses doluyor yine kulaklarına, zihni boyanıyor, göremese bile kim olduğunu anlıyor.
"Merhaba Ten." diyor beyaz saçlı genç, Ten'in karşısında topukları üzerinde sallanıyor. Dudaklarında yine güçsüz bir gülümseme var, her zaman bu kadar yorgun mu diye düşünmekten kendini alamıyor siyah saçlı olan. Ancak bu ifadesi sabahki ifadesinden daha iyi çünkü Ten bahçede olanlar hakkında hiçbir şey anlamadı.
"Merhaba." diyor o da, ardından yürümeye devam ediyor. Beyaz saçlı genç de yanında, onunla birlikte okulun çıkış kapısına yürüyor.
Konuşmuyorlar bir süre, ikisinden de çıt çıkmıyor. Garip bir ortam bu, Ten içinse her zaman rahatsızlık verici çünkü çok fazla gerilir. İnsan ilişkilerinde de iyi olduğu söylenemez. Bu yüzden ne yapacağını şaşırır genelde.
Yine öyle oluyor ve hıncını düğüm olmuş kulaklıklarından çıkarmaya başlıyor. Düğüm hiçbir şekilde açılmıyor, tam söylenmeye başlayacakken yanındaki genç, parmaklarının arasındaki kulaklığı alıp düğümü çözmeye başlıyor. Bahçeye daha yeni çıkmışlar, güneş beyaz saçlı gencin yüzüne vuruyor, Ten tam o sırada ona bakıyor.
Bir film sahnesi gibi diye geçiriyor içinden. Zaman yavaşlıyor sanki, güneş ışınlarının her bir zerresi renksiz saçların üzerinde dans ediyor, tüm yüz hatları aydınlanıyor.
Ve sonra her şey normale dönüyor.
"Sabahki çocuklar senden hoşlanmamışlar sanırım."
Ten gözlerini birkaç kez kırpıştırıyor çünkü buna ihtiyacı var. Ne cevap vereceğini düşünürken beyaz saçlı yeniden konuşuyor.
"Ben de onlardan hoşlanmıyorum."
Yürümeye devam ederlerken Ten gülümsüyor. Neden yanında olduğunu sormak istiyor, neden okuldan birlikte çıktıklarını ama cevabı biliyor gibi.
Korumaya çalışıyorlar?
Sebebi belirsiz ancak yüksek ihtimalle öyle.
"Tam anlamıyla tanışmadık hala," diyor Ten, okul bahçesinin kapısında duruyor. Beyaz saçlı olan da onun yanındaki yerini koruyor.
"Ben Ten," diyor elini önüne uzatarak. Çünkü annesi olsa böyle yapmasını söylerdi.
Beyaz saçlı olan bir süre bekliyor ve bu süreler anormal bir şekilde uzamaya başlıyor. Ten'in eli hala havada, karşısındakinin iyi olup olmadığına bakmaya çalışıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poupée de Cire •Taeten•
FanfictionBurada uzanıyorum, yığılmış şekilde, gel ve benim yanıma uzan Gerçek hissettiren bir hatıra olmalı benim yanımda