"Ten, bir sorun mu var? Hasta mısın?"
Genç adam, gözlerini daldığı yerden çekiyor ve annesinin endişeli yüzüne çeviriyor. Göz kapaklarının şişliğini hissediyor, bunu Evangeline'in görebildiğinin de pekala farkında.
"Hayır." diyor, sesi hırıltılı. Richard'ın gözlerini de üzerinde hissediyor o an, birlikte geçirebildikleri tek öğünde Ten'in memnuniyetsiz olmasının babasını kızdırdığını biliyor.
Fakat yapabileceği bir şey yok, rol kesmek için fazla yorgun.
"Yemek yemiyorsun, konuşmuyorsun," diye sıralamaya başlıyor Evangeline. "Çok bitkin görünüyorsun ve şimdi de gözlerin..."
Elindeki çatalı bırakıyor, gözlerini kapatıp derin bir nefes alıyor Ten.
"Bir şey yok." Düşük perdeden mırıldanıyor. Parmakları şakaklarını bulduğunda "Kafam karışık sadece." diye devam ediyor.
Bu kez ebeveynlerinin kendisine daha dikkatli baktıklarının farkında.
Richard keskin bakan ela gözlerini genç adama çevirirken "Okulla mı ilgili?" diyor.
Ten başıyla onayladığında Richard ve Evangeline arasında geçen bakışmayı kaçırıyor. Eğer bunu yakalamış olsa bazı şeyler daha farklı bir yönden gidebilir.
Sözü Evangeline devralıyor bu kez. "Bize anlatmak ister misin Ten?"
O an Ten'in aklında beliren tek şey Evangeline'in ses rengi değil, önceki gün beyaz saçlı gencin arabada kendisine söyledikleri oluyor.
"Onlara bizden bahsetme."
"Anlayamadığım bazı şeyler var."
Gözlerini kapatıp visteryayı içine gömerken "Sınıftakilerle anlaşamıyorum." diye geveliyor ağzında. Aslında içinde her şeyi sormak için debelenen bir taraf var. Ancak hiçbir zaman sorularına cevap alamadığını yıllar boyunca çok iyi bir şekilde öğrendi.
Yemek masasından kalkıyor biraz bitkin, sorulacak her şeyden kaçıp. "Hazırlanacağım. Size afiyet olsun."
Yalnızca birkaç adım atmışken Richard "Bir yere mi gideceksin?" diye soruyor. Ten olduğu yerde kalıyor, kaşları çatık.
"Evet. Okula."
Söylediğinin üstüne arkasından bakan ebeveynlerinin endişeli bakışlarını göremiyor, yalnızca Evangeline'in sesini duyuyor.
"Bugün cumartesi Ten."
Basamaklara ulaşmış olan genç adam duydukları karşısında bir süre gözlerini kapatıp derince soluyor.
Bravo Ten. Yaptın yapacağını.
Odasına çıkıp kapısını yavaş denemeyecek sertlikte kapatırken ise içinden söylenmeye devam ediyor.
Cumartesi günü neden sabahın köründe kahvaltı yapıyoruz o zaman?
Sonra kafasındaki boş tabelalarda yanıp sönen kırmızı ışıklı yazıyı görüyor.
Kurallar. Kurallar. Kurallar.
Saatin oldukça erken olduğunu anlayınca yatağına duyduğu çekime karşı koymadan sıcaklığını kaybetmemiş yorganının içine giriyor. Midesinin dolu olması uyumasına engel değil.
Gözlerini kapattıktan yalnızca birkaç dakika sonra zihninde oluşan görüntülerde kayboluyor.
.
Yüzüne vuran öğlen güneşi kendisini rahatsız ettiğinde gözlerini açarken yanıbaşında duran saate bakıp yerinde doğruluyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poupée de Cire •Taeten•
FanficBurada uzanıyorum, yığılmış şekilde, gel ve benim yanıma uzan Gerçek hissettiren bir hatıra olmalı benim yanımda