•XI•

1.2K 158 86
                                    

Bang Gang ft. Esther Talia - Dive Into The Deep Blue Sea

Masadan tüm kafeye yayılan kahve kokusu kapalı olduğu halde kafenin açık olduğunu düşündürtmeye yetiyor. İnsanların olmayan uğultusu, bedenlerinden yayılan enerjilerinin bunaltıcı sıcaklığı, ciddiyetsiz gülüşmeler, dönen niteliksiz muhabbetler.

Ten tüm hepsini hissediyor ve bunun nedeni yalnızca kahve içiyor olmaları. Kafeinin, yeteneği ve düşünceleri üzerinde hiçbir zaman iyi etkilere neden olmadığını biliyor fakat içinde bulunduğu durumda kafasındakilerin ona işkence etmesinin tek nedeni kafein değil.

Son konuşmalarının ardından herkes yine düşüncelerine gömülüp ışıklı bir yol ararken Hansol kahve yapacağını söyleyip ayrılmıştı. O süre zarfında yalnız kalan Taeyong ve Ten ise asırlar gibi gelen bir sessizliğe gömüldü sadece. Hansol'un gelmesine yakın ise tek bir cümle dökülmüştü beyaz saçlının dudaklarından.

"Nasıl bırakabildim ki seni?"

Salt bir cümleden çok can acıtan bir soru bu fakat cevabının seslice gelmeyeceğini buradaki herkes biliyor. Beyaz saçlı oğlan ateşli bir hastalığa düşmüş gibi bu soruyu defalarca kez sayıklıyor, her sayıklayışında da başını arkasındaki duvara vuruyor ve bu Hansol elinde kahvelerle gelene değin sürüyor. O ana dek Ten hiçbir şey yapamıyor çünkü eğer yaparsa olması gereken bir süreci engelleyeceğini ve bunun dönütünün de hoş olmayacağını biliyor. Eğer Taeyong kendisini Ten'i bıraktığı için suçlu hissetmesi gerekiyorsa hissetmeli. Zamanla elbet bir suçunun olmadığını, yapması gereken en doğru şeyi yaptığını Ten ona kanıtlayacak. Fakat şimdilik süreç böyle ilerlemeli.

Kafasındaki boşlukta yayılan kahve kokusu yerini mora bırakırken konuşmaya başlayan ve nihayet sessizliği bozan Hansol'a dönüyor Ten.

"Eğer sahiden unuttuysan geçmişimizi tüm olanları sana hatırlatmamız gerekiyor fakat Taeyong'un bunu yapmayacağını biliyorum."

Söylediklerini haklı çıkaracak keskin bir bakış kazanıyor Hansol Taeyong'dan. Bunun hakkında uzun süredir düşünen beyaz saçlı oğlan geçmişlerini sahiden hatırlatmak istemiyor. Her sabah uyandığında unutmayı düşlediği o yetimhaneyi, yaşadıklarını, çocukluğunu yeniden hatırlatmak istemiyor. Ten her şeyi unutmuşken öyle kalmalı. Çünkü o yeni bir başlangıç yapabilir. Güzel bir hayat sürebilir. Ayaklarına dolanan çocukluğu olmadan yürüyebilir fakat tüm bunlar yerine geri gelmişti Ten. Tüm yeni hikayeleri reddedip yeniden yanına gelmişti fakat nasıl ve neden?

O an Ten'le yeniden buluşmamış olmayı diliyor beyaz saçlı oğlan. İçinde sonsuza dek büyüyecek olan özleminin siyahlarını Ten'in lekesiz zihnini eski anılarıyla kirletmeye yeğliyor. Unutmuşken her şeyi yeniden bu batağa düşmemiş olmasını diliyor. Ama çok geç kaldığının bilincinde. İkinci defa farkında olmadan siyah saçlı küçüğünü kendi çukuruna çektiğini biliyor. Artık geri dönüşü yok yine de son kez çırpınıyor.

"Hayır." diye fısıldıyor Taeyong. "Öğrenmesi gerekmiyor. Bu kadarı yeterli."

Söylediklerinin Ten'in zihninde şekillenmesi uzun sürmüyor ve rengi soluk visteryaların hissettirdiği saf hüznün aksine sinirlenmesine engel olamıyor Ten. Çünkü her şeyi öğrenmek için içi içini yiyor.

"Geçmişimi benden saklayamazsın." diye fısıldıyor Ten. Sesi keskin ve net.

Onu onaylıyor Hansol.

Poupée de Cire •Taeten•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin