AVRUPA'DAN GLADIO DERSLERİ

17 0 0
                                    

  Bu dizi, Gladio'nun farklı yüzlerini gözler önüne sermeye çalıştı. Aile babası gizli savaşçılardan devletin en tepesindeki siyasetçilere, egzantrik para babalarından sevilen televizyon yıldızlarına, vatansever askerlerden fanatik katillere varıncaya kadar, farklı ve normal şartlar altında birbiriyle bağlantısız olacak çok sayıda üyenin oluşturduğu bir şebeke 'Gladio'. Avrupa'nın her noktasında yayılmış şubeleri olan bu şebekenin izini tam anlamıyla sürmek imkânsız. Esasen bugün, kuruluşundan yaklaşık altmış yıl sonra, hâlâ Gladio ile ilgili aydınlanmamış çok fazla şey var. Avrupa'nın en demokratik ülkeleri bile Gladio konusundaki sırların tam anlamıyla derinlemesine araştırılmasına izin vermedi. O nedenle, Avrupa'da 1990'da başlayan resmî soruşturmalar, savcılar, araştırmacılar, gazeteciler ve siyasetçilerin arasından sadece çok az sayıdaki cesur ismin 20 yıla yakın zaman zarfında iğneyle kuyu kazarak gün ışığına çıkarttıkları bilgiler, gerçeklerin sadece ufak bir bölümü. Avrupa'nın en güçlü Gladio'sunun bulunduğu Türkiye'deki hukuki çabaları küçümsemek, bunları beğenmemek ve bu çabalarla alay etmek, bunlardan sonuç alınamayacağını ima etmek, gerçekten sorgulanması gereken bir tavırdır.Türkiye bugün, tam 18 yıl gecikmeyle, İtalya'nın 1990'da başlattığı bir soruşturmaya yeni başlıyor. Hatta bu konuda, İtalya'da, en kanlı günlerindeki bazı terör olayları ve darbe girişimleri ardından adaletin yerine gelmesi için çeşitli hukuki süreçler başlatılmış olduğu göz önüne alınırsa, Türkiye'nin şu an bulunduğu noktada birçok dezavantajı olduğu çok açıktır. Ergenekon iddianamesi okununca gözlenen, Türkiye'nin şu an içinden geçtiği sürecin, daha ziyade 1980'ler İtalya'sında, Gladio'nun sivil ayağının (Gladio olduğu bilinmeden) deşifre olduğu, Propaganda Due adlı yasadışı örgütlenmenin açığa çıkarıldığı süreç ile örtüşür nitelikte olduğudur. Piduisti adı verilen bu örgütün üyeleri, yazı dizisinde belirtildiği gibi, İtalya'da, siyaset, medya, yargı, akademi, iş dünyası ve sair alanlar üzerinden elit tabakanın her kesimine yayılıyordu. Sonuçta, P2'cilerin pek az bir kısmı yargılanabildi. Ancak, bu gibi soruşturmalar sayesinde, Gladio'nun ve ondan da önemlisi Gladio'dan kopan ve iyice raydan çıkan fraksiyonların dokunulmazlık zırhı aşama aşama kaldırıldı.Ergenekon soruşturması veya Avrupa'daki Gladio'ya ilişkin herhangi bir soruşturma adaleti tam olarak yerine getirebilir mi? Buna cevap, kuşkusuz 'hayır' olacaktır; zira devletler, asla kendi kendilerini 'derin' bir şekilde mahkûm etmezler. Dahası, Batı Avrupa'nın, Türkiye'nin kendisinden çok daha bağımsız bir akademi, medya, hukuk, sivil toplum ve siyaset yapılanmasına sahip olduğu düşünülürse, 1990'larda orada olmayanın bugün burada olmasını da pek bekleyemeyiz.Ancak bu durum, karamsarlığa, duyarsızlığa neden olmamalı. Zira günümüz Türkiye'sinde ezkaza bir darbe gerçekleşmesi, bazen dile getirildiği gibi imkânsız değildir. Bu olasılık, değişen sosyolojik ve jeopolitik nedenlerden ötürü daha 'teferruatlı' bir hal almıştır sadece. Türkiye'nin son beş yıllık süreçte içine girdiği siyasi cendereden kurtulamaması ve 27 Nisan Muhtırası ertesinde Ankara'ya NATO'nun en üst kademesinden ziyaretler yapılmasına rağmen, sıkıntılı havanın bir türlü dağılamaması ve bitmeyen bir satranç oyununun sürekli gerilimi gibi gerçekler, bir 'ikircikli darbe' tablosu ortaya çıkarıyor.Şu an için, Türkiye'yi 1990'lardan beri bazen artan bazen azalan şekilde saran sis bulutuna sebep olan derin devletin (hatta muhtemelen 'derin devletlerin') siyasete mütemadiyen müdahalesi gerçeğinin kırılması bile büyük bir aşama olacaktır.Türkiye'deki soruşturma, Avrupa'daki "hâlâ tamamlanmamış" araştırmalara da ışık tutacak, bugün değilse bile onyıllar sonra, 1945'ten bu yana Avrupa tarihinde neler yaşandığı konusuna biraz daha ışık tutacaktır.

GLADIOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin