2."SOKAK LAMBASI"

12.4K 424 109
                                    


"Sen eve gelmiyor mu?"

"Hayır, sen git. Ben biraz dolaşacağım."

"Dikkatli ol." Ashley yolunu değiştirip gittiğinde Hande kendisiyle baş başa kalmıştı.

Hande bu gece, aklındaki soruların cevabını bulmak için uğraşacaktı. Bunu yapabileceğini biliyordu. İçine kapanıp kendini sorgulamaya ihtiyacı vardı.

Sokaklar oldukça sessizdi. Kafasını toparlamasına izin veriyordu.

Hande nereye gittiğini bilmeyerek ara sokaklara dönüp duruyordu. Gözünden bir damla yaş düşünce kendi kendine sinirlenerek saçını koparırcasına çekti. Şuan da ağlamak yoktu!

Yine de kendine engel olamayarak gözleri dolmuştu. Etrafı flu görüyordu. Burnunun ucu da soğuktan sızlıyordu.

Bir anda ürperdi, arkasında ayak sesi duyunca önüne bakmadan yan sokağa girdi. Başına bir şey gelse, bu saatte orda ne işi var olacaktı. Ama sadece kafa dinlemek, şehrin sokaklarında kaybolmak istiyordu.

Gözyaşları yanaklarını gıdıklayınca, silme ihtiyacı duyarak elinin tersiyle sertçe sildi.

Geçmişi düşünerek yaşayan insanlar depresyona, geleceği düşünerek yaşayan insanlar da strese çok yatkındı. Hande geçmişte yaşıyordu, oradan kurtulamıyordu. An yaşamak nedir, bilmiyordu. Tüm sorunu buydu aslında, hayatına yeni sayfayı açamıyordu bir türlü.

Şu an önünü görmesini sağlayan tek şey bir sokak lambasıydı. Diğerleri yanmıyordu.

Tek yanan sokak lambasının altında bir siluet duruyordu. Erkek olduğu kesindi. Belki tehlikeli biriydi, ama Hande kötü biri olduğunu hissetmedi.

Hande aklına gelen korkulu düşünceleri kafasından atarak, sokak lambasının altında oturan yabancıya doğru yaklaştı. Hiçbir tepki yoktu. Belki de bir cesetti. Korku içine işledi. Ama yine de gidip yanına oturdu. Ne yaptığını şuan kendisi de bilmiyordu. Ayakları onu oraya götürmüştü.

Yanında duran adam yaşam belirtisi vererek kafasını Hande'ye çevirdi. Upuzun kirpikleriyle şaşkınca ona bakan bir adam vardı.

İki yabancı sokak lambasının altında birbirlerinin gözlerine baktılar. İkisinin de gözleri ıslaktı. Hande hiçbir şey konuşmadan garip bir şekilde karşısında ağlayan adama baktı. Adam da ona baktı. Ve anlamış olacak ki,

"Sen de mi mutsuzsun?" Diye soruverdi Hande'ye.

Adam kafasını karşıya çevirip elindeki sigarasından bir nefes çekti. Sorulabilecek en mantıklı soruydu şu anda.

Hande cevap vermemişti. Niye buraya oturduğunu da bilmiyordu zaten. Derin bir sessizlikten sonra adam tekrar genizden gelen sesiyle konuştu.

"Konuşmadığına göre, durum benden de vahim."

Genç adam Hande'ye tekrardan dönüp baktı. İkisi de gecenin bir saatinde bir ara sokakta oturmuş sessizce ağlıyorlardı. Hande'nin gözlerinden düşen birkaç damlayı silmek isteyince Hande dehşete kapılmış bir şekilde geri çekildi.

"Benden korkmana gerek yok. Sana zarar vermem. Hem unuttun mu sen yanıma oturdun?"

Hande hala daha ağzını açamamıştı. Korkuyordu. Ama gidip adamın yanına oturmuştu. Belki de içten içe tanımadığı birine dertlerini anlatıp sonra bir daha o kişiyi görmeyeceğinden emin olarak hayatına devam etmek istiyordu.

"Benden korkarak beni incitiyorsun. Seni tanımasam bile üzülüyorum."

Adamın sesi gittikçe çatallaşmıştı. Hande'ye göre hiçbir erkek kadınlara saldırmadan duramazdı. Ama bu adam sevgiye muhtaç kedi yavrusuna benziyordu. Sanki güçlü olmaktan yorulmuş gibi bakıyordu...

GECENİN GÖLGESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin